Fotoğraf: Gökhan Balcı / AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), bugün yayınlanan “Siyasi Bir Oyunun Ortasında Kalanlar: Türkiye/Yunanistan sınırındaki mülteciler, Avrupa’nın başarısızlıklarının bedelini ödüyor” başlıklı raporunda geçtiğimiz haftalarda Türkiye-Yunanistan sınırında yaşananlarla ilgili araştırmanın sonuçlarını açıkladı.
Türkiye yetkililerinin yönlendirmesiyle insanların sınırına gittiği ifade edilen raporda Yunanistan sınır güçlerinin mültecilere karşı mühimmat ve göz yaşartıcı gaz kullandığı, yaşanan şiddet olaylarında en az iki erkeğin öldürüldüğü ve bir kadının ise hala kayıp olduğu aktarıldı.
27 Şubat'tan itibaren binlerce insanın sınıra doğru yola çıktığı ifade edilen raporda, Türkiye'de yaşayan bazı sığınmacılar ve ailelerinin, evlerini kapattığı ve tüm paralarını sınıra gelebilmek için harcadığı ifade edildi.
Pazarkule Sınır Kapısı'nda iki kişi öldü
Uluslararası Af Örgütü, Yunanistan-Türkiye kara sınırında 2 ve 4 Mart'ta iki kişinin öldürüldüğünü doğruladı.
43 yaşındaki Pakistanlı Muhammad Gulzari ise Pazarkule Sınır Kapısı’ndan Yunanistan’a geçmeye çalışırken göğsünden vuruldu. Gulzari’nin 4 Mart’ta hastanede öldüğü açıklandı.
22 yaşındaki Suriyeli Muhammad Al-Arab da aynı yerde öldürüldü. Forensic Architecture (Adli Mimarlık) adlı araştırma grubu, Muhammad Al-Arab’ın öldürüldüğünü belgeledi.
Suriyeli bir çift ise Yunanistan’a girmek için Edirne'de Meriç nehrini geçmeye çalışırken altı çocuğundan ayrılmak zorunda kaldı. Ahmed, eşiyle birlikte nehirden geçerken Yunanistan askerleri üzerlerine ateş açtı. Fatma’nın bu sırada kaybolduğu ve öldüğü tahmin ediliyor.
Yunanistan tarafından Türkiye’ye geri gönderilen Ahmet, her iki ülkede de avukatlardan yardım alarak eşine ne olduğunu öğrenmeye çalışsa da eşinin nerede olduğunu veya başına ne geldiğini öğrenemedi.
Diğer şiddet olayları
Mülteciler, Uluslararası Af Örgütü’ne, Yunanistan tarafına geçtikten sonra, Yunanistan sınır güçlerinin sığınma başvurularını almak yerine hükümetin geri itme politikasını uyguladığını anlattı. Raporda bu durumun, uluslararası insan hakları hukukunun ihlali olduğu ifade edildi.
Uluslararası Af Örgütü ve diğer sivil toplum örgütlerinin görüştüğü mülteciler, sınır koruma görevlileri tarafından copla dövüldüklerini, sınır bölgesindeki yerlerde birkaç saat ila birkaç gün arasında değişen sürelerle gözaltında tutulduklarını, sonrasında ise gruplar halinde Evros/Meriç nehri üzerinden botlarla Türkiye’ye geri gönderildiklerini söyledi.
Ayrıca, sınır koruma görevlilerinin, üzerlerindeki paralarını da aldığını, bazı durumlarda alınan meblağın binlerce doları bulduğunu ve bu paraların Avrupa’da yeni bir hayat kurma umuduyla yanlarında götürdükleri tüm birikimleri olduğunu aktardı.
Keyfi gözaltı ve sığınma başvurularının askıya alınması
Raporda ayrıca Yunanistan’ın, mültecilerin adalara ulaşmasını engellemek için ilave 52 gemi ile AB’nin sınır ve sahil güvenlik ajansı olan Frontex’in sağladığı ilave ekipman ve birlikleri konuşlandırarak, denizdeki devriye birliklerini güçlendirdiği aktarılarak şöyle denildi:
“Buna paralel olarak Yunanistan çıkardığı ‘acil önlem paketi’ ile uluslararası hukuku ve AB hukukunu açıkça ihlal ederek, bir ay boyunca ülkenin her yerinde tüm sığınma başvurularını askıya aldı. Acil önlem paketinin süresi 2 Nisan’da sona erdi, ancak Yunanistan Sığınma Hizmetleri Birimi’nin faaliyetleri 13 Mart 2020’den bu yana askıya alındığı için insanlar halen sığınma başvurusunda bulunamıyor.
“1 Mart 2020’den sonra Ege adalarına ulaşan herkes limanlardaki tesislerde ve diğer yerlerde keyfi olarak alıkonuldu, sığınma başvurusunda bulunamadı ve Türkiye’ye ya da ‘menşe veyahut transit geldikleri’ diğer ülkelere geri gönderilme riskiyle karşı karşıya kaldılar. Yalnızca Midilli’de, denizden adaya ulaşan 200’ün üzerinde çocuğun da aralarında bulunduğu 500 civarında kişi, normalde tank ve diğer askeri araçların sevkinde kullanılan donanma gemisinde 10 günden fazla alıkonuldu. Yüzlerce sığınmacı ve göçmen ise diğer Ege adalarındaki liman tesislerinde alıkonuldu.
“Adalarda gözaltında tutulan tüm sığınmacı ve göçmenler 20 Mart’ta Yunanistan anakarasındaki daha büyük gözaltı merkezlerine sevk edildi. Bu kişiler mevcut durumda haklarında alınacak geri gönderme kararlarını bekliyor ve sığınma başvurusunda bulunamıyor.”
Raporun tamamına ulaşmak için TIKLAYIN
(HA)