Cumartesi anneleri/insanları Galatasaray Meydanı'nda 352. kez kayıplarının bulunması, kaybedenlerinse yargılanması talebiyle biraraya geldi.
1995'te gözaltında kaybedilen oğlunu arayan Hanife Yıldız, tutuklanan gazetecileri hatırlatarak şöyle dedi:
"Biz adaletin yürümesini, kayıpların akıbetinin açıklanmasını, suçluların cezalandırılmasını istedik. Onlarsa, bizim yanımızda yer alan, sesimizi duyurmaya çalışan basın mensuplarını gözaltına alıyorlar."
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili Sezgin Tanrıkulu, eline tesadüfen 1994'te kaybedilen Ahmet Demiray'ın fotoğrafının geçtiğini, kendisinin o dönem Demiray'ın ailesinin avukatlığını yaptığını belirtti. Diyarbakır'da gözaltına alındıktan sonra parçalanmış cesedi Lice'de kimsesizler mezarlığında bulunan Demiray'ın evli ve dört çocuk babası olduğunu söyleyen Tanrıkulu, Demiray'ı gözaltına alanların tutanakta belli olduğu söyledi.
"Eğer devlet, gerçekten toplumsal barışı arzuluyorsa ilk önce katilleri ortaya çıkarmalı. İnsanlara adalet duygusunu tattırmalı. Adalet olmadan barış olmaz. Birinci bu cinayetler insanlığa karşı suçtur, yasalardaki zaman aşımı süreleri kaldırılmalı. İkincisi, meclis çatısı altında uluslararası standartlarda bir komisyon kurulmalı."
Kardeşi Hüsamettin Yaman'ı 20 yıldır arayan Feyyaz Yaman "12 Eylül darbesi ve Maraş Katliamı ile yüzleşmeyen, Ermeni ayıbını hala Hrantlarla devam ettiren bir toplum, benzer suçların tekrar tekrar yüzeye çıktığı bir toplumdur" dedi.
İşkencede öldürüldüğü eski özel harekatçı Ayhan Çarkın tarafından açıklanan Ayhan Efeoğlu ile kardeşi Ali Efeoğlu'nun babası Osman Efeoğlu'nun gönderdiği mektup okundu:
"Tükendim. Oğullarımın mezarları bulunsa da annelerine söylemeyeceğim. Ona bu acıyı yaşatamam. O yine oğullarını yurtdışında yaşıyor bilsin, hep umutla yaşasın istiyorum."
1994'te kaybedilen İsmail Bahçeci'nin kardeşi Umut Bahçeci ise yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Tam 17 sene oldu, abimi arıyorum. İsmail abim en büyüğümüzdü. Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu'na devam ediyordu. Karikatür yapıyordu, yazıyordu, çiziyordu. Ağabeyim 24 Aralık 1994'te, İstanbul Levent'te dört sivil tarafından zorla götürüldü. Gayrettepe'ye gittik, 'yok' dediler. Aradık, eylem yaptık, Avrupa'dan bir sürü konsey geldi. Meclise gidildi. Annem orada açlık grevi yaptı.
"Devlet Bakanı Azimet Köylüoğlu anneme, 'Öldürmüş, bir çukura atmışlardır' deyince, annem 'çukurunu gösterin' diye yalvardı. Devletin o dönemdeki tüm birimleri suçludur. Tetiği çektiren Mehmet Ağar'ın yargılanmasını istiyorum. Sesimize ses olan basına teşekkür ederim. İsmail abim mezun olabilseydi sizin gibi gazeteci olacaktı."
Toplumsal Bellek Platformu'ndan Canan Kaftancıoğlu'nun okuduğu basın açıklamasında "Yurttaşları için ölüm listeleri düzenleyen, evlatlarımızı kaybeden, bizleri mezarsızlığa mahkum eden bu devlet bize hesap vermek zorunda. Ayhan Efeoğlu'nu, Soner Gül'ü, Hüsamettin Yaman'ı, İsmail Bahçeci'yi ve tüm kayıplarımız istiyoruz" dedi. (ET/NV)