Cumartesi Anneleri/İnsanları, Galatasaray Meydanı'ndaki 340. buluşmalarında bundan 17 yıl önce, 1994'te gözaltında kaybedilen İsmail Tunç'un akıbetini sordular.
Oturma eyleminin başlangıcında ısa bir konuşma yapan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi yöneticisi Leman Yurtsever, İsmail Tunç ile birlikte gözaltına alınan ve işkence gören eşi Rabia Tunç'un da Galatasaray Meydanı'nda olmayı planladığını ancak gözaltında yaşadığı ağır travma nedeniyle konuşma yapmasının güç olacağı gerekçesiyle meydana oturma eylemine katılmadığını ifade etti.
"Katiller yargılanana kadar buradayım"
340. buluşmada ilk olarak 1994'te gözaltında kaybedilen Nihat Aydoğan'ın eşi Halime Aydoğan konuşma yaptı.
17 yıldır eşini aradığını, 17 yıldır Galatasaray Lisesi önünde eylemlerini sürdürdüklerini ve bundan asla vazgeçmeyeceklerini söyleyen Rabia Tunç, 17 yıldır devlete gittiğini, en azından eşinin kemiklerini istediğini ama hiçbir sonuç alamadığını ifade etti.
"Eşim kaybedildiği zaman kızımız altı aylıktı. Şimdi kızım da büyüdü ve babasını soruyor ve en azından mezarını görmek istiyor" diyen Tunç, eşinin akıbetini öğrenene kadar, katilleri yargılanana kadar Galatasaray Meydanı'nda olmaya ve hesap sormaya devam edeceğini söyledi.
"12 Eylül karanlığını açığa çıkaracağız"
Rabia Tunç'un ardından 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası, 8 Ekim'de gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır'ın abisi Mikail Kırbayır söz aldı.
Kardeşinin bundan tam 31 yıl önce kaybedildiğini söyleyen Kırbayır, "Görünmeyen adalet, bitmek tükenmek bilmeyen belirsizlik biz kayıp yakınlarının yaşam işkencesi olmuştur" dedi.
Bu duruma seyirci kalan sistem ve düzeni tarihin asla affetmeyeceğini söyleyen Kırbayır, 12 faşizminin Türkiye'nin üstüne saldığı zifiri karanlığı aydınlatmaya belki ömürlerinin yetmeyeceğini ama Cumartesi İnsanları olarak bu karanlığı açığa çıkarmak için mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi.
"İsmail 'hak ettiği yeri' buldu!"
Yapılan konuşmaların ardından bu haftaki basın açıklamasını 21 Mart 1995'de Aksaray'da gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Hasan Ocak'ın kızkardeşi Maside Ocak okudu.
1994'ün Ekim ayında Tunç Ailesi'nin evinin, Bismil Komando Taburu'na bağlı askerlerce sarıldığını ve Rabia ve İsmail Tunç 'un kafasına torba geçirilerek çocuklarının gözü önünde öldüresiye dövüldükten sonra gözaltına alınarak Bismil Komando Taburu'na götürüldüklerinin aktarıldığı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
* İsmail ve Rabia Tunç'u bodrum kata indirip, İsmail'i hücreye aldılar, Rabia'yı salonda beklettiler. Bir süre sonra işkence başladı; İsmail'in saatler süren çığlığı bütün bodrum katını sardı.
* Sonra sesi aniden kesildi. Askerlerden biri "İsmail Tunç öldü" dedi. Bunun üzerine feryat eden Rabia çırılçıplak soyulup, başına torba geçirilerek saatlerce dövüldü. 9 gün aç susuz bırakıldıktan sonra ifade vermek için hücreden çıkarıldı, ifadesini alanlara eşini sordu. "Bir daha onu sorma. O aradığı yeri buldu" dediler. Ardından, tehdit ederek, yarı baygın şekilde, gece yarısı evine yakın bir yere attılar...
Giysileriyle gömülen insanlar
* Görgü tanıkları, aynı tarihlerde Bismil Komanda Taburu tarafından Bismil Sanayi Mezarlığı'nda kepçelerin açtığı çukura ikisi sivil, yedisi gerilla dokuz kişinin, giysileri ile birlikte gömüldüğünü söyledi. Sivil kişilerden birinin İsmail Tunç, diğerinin ise yine aynı tarihlerde Bismil Komanda Taburu tarafından gözaltında kaybedilen Arap Güven olduğunu söyledi.
* Tunç ve Güven ailelerinin başvurusu üzerine İHD Diyarbakır Şubesi, dönemin tanıklarından bilgi alarak Bismil Sanayi Mezarlığı'nda inceleme yaptı. Savcılığa toplu mezarın açılarak DNA testi ile kimlik tespiti yapılması için başvuruda bulundu. Ancak hukuk işletilmedi.
* Bizler İsmail Tunç'un kaybedilmesinden, Bismil Komando Tabur Komutanı'nı sorumlu tutuyor, sorumluğu bulunan diğer askerlerin, olayı soruşturmayan savcıların birlikte yargılanmasını istiyoruz. (EKN)