Fotoğraf: csgorselarsiv/İzel Sezer
Haberin İngilizcesi için tıklayın
“Bu ülkede kadınlar istismar öznesi olduğunun farkında olmadan yaşıyor, bu dava yargılama sürecinde müvekkilimin kendine inancını yitirip yeniden doğduğu bir sonuca götürdü bizi.. erkek egemen bir klişe söylem olan, çok içmiştik, zaten benden hoşlanıyordu, bana karşı koymadı ..” klişelerini dava boyunca dinleyip, kadını yok sayan tüm bu savunma söylemlerini çürütmeye çalıştık..."
Avukat Seda Rozerin Kip, bu sözleri müvekkili Gökçe ile birlikte adalet aradıkları cinsel saldırı davası için söylüyor.
Kınalıada'da 2018’in yılbaşı gecesi babasının arkadaşı M.A.’nın kendisine cinsel saldırıda bulunduğunu açıklayan ve hukuki mücadele başlatan Gökçe’nin davasında üst mahkeme kararını açıkladı.
Saldırının ardından sanık M.A. hakkında “cinsel saldırı” suçlamasıyla Anadolu Adliyesi 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açılmıştı. Davanın 20 Kasım 2019’da görülen karar duruşmasında mahkeme, savcının “tutuklansın” talebine ragmen, sanık M.A. hakkında beraat kararı vermişti. Karar, kamuoyunda tepkiye neden olmuştu. Gökçe’nin avukatı Seda Rozerin Kip, beraat kararını üst mahkemeye taşımıştı.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi’nde (üst mahkeme) dün (5 Temmuz 20221, Pazartesi) görülen duruşmada, mahkeme, yerel mahkemenin verdiği beraat kararını bozdu. Sanık erkek M.A.’ya 12 yıl hapis cezası verdi. Ayrıca yurtdışına çıkış yasağı koydu.
“Somut delillere rağmen beraat vermişti”
Avukat Kip dava sürecini bianet’e şöyle anlattı:
“Dosya somut delillerle dolu olmasına rağmen verdiğimiz mücadele paha biçilemez ancak İstanbul Sözleşmesinden çıkmamız sonucu kadınların kendini nasıl savunacağını düşünmek çok korkutucu.
“Delillerle dolu bir davada biz bı kadar mücadele ettik, ederiz de ancak İstanbul Sözleşmesinin olmaması failleri koruyor.
‘Sanık tutuklansın’
“Yerel mahkeme patriyarka güdümünde bir yargılama yaparken biz istinaf mahkemesinde delillerin tamamına tarafsız, objektif ve oybirliği ile hüküm kuran yargıçlara sonsuz saygı duyarız.
“Buna güven duymaya ihtiyacımız var, adalete güven duymaya ve kadın olmaktan utanmayacak bir hayat sürmeye ihtiyacımız var. 3.5 yılın sonuna doğru müvekkilim yeniden doğdu.. Sanığın tutuklanması yönünden bu davadan vazgeçmiyoruz.”
(EMK)