16 ŞUBAT 1969
44 Yıl Önce Gazetelerde Kanlı Pazar
İstanbul'a demirleyen Amerikan 6. Filosu'nu protesto için 16 Şubat 1969'da Taksim'de yapılan emperyalizm ve sömürü karşıtı mitinge katılanlar burada toplanan sağcıların saldırısına uğradı. Polisin teşvik ettiği saldırganlar, Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan'ı öldürdü, yaklaşık 200 kişi yaralandı. 16 Şubat, 44 yıldır "Kanlı Pazar" olarak anılıyor.
Kanlı Pazar, 17 Şubat 1969 günü dönemin gazetelerinin birinci sayfalarındaydı. 6. Filo'yu protesto için yapılan "emperyalizme ve sömürüye karşı" yürüyüşe sabah namazından sonra Taksim'de toplanan grubun saldırdığını Akşam, Cumhuriyet, Milliyet ve Günaydın gazeteleri söylüyordu.
Hürriyet, Yeni Gazete, Ekspres ve Dünya'nın da aralarında bulunduğu gazeteler Kanlı Pazar'ı "sağ-sol çatışması" olarak veriyordu.
Son Havadis, Babıalide Sabah ve Tercüman gazetelerinin haberleri "cihad" çağrısı yapan Bugün gazetesinin "Solcular halka hücum etti" başlığındaki tarzıla uyuşuyordu.
Taksim'de 30 bin kişi dövüştü, 2 ölü var
Haberde "Taksimde bekleyen grup, protesto mitingine katılanlara taş, bıçak ve sopalarla saldırdı. İşçi ve öğrencilerin Amerikan 6. Filosu'nu protesto etmek için düzenledikleri mitinge katılan 15 bin kişi, Taksim'de Miliyetçi ve Mukaddesatçı olduklarını ileri süren 15 bin kişinin saldırısına uğradı" ifadesi kullanılıyordu.
Çetin Altan, 20 Şubat tarihli "Hala suçlu mu arıyorsunuz?" başlıklı yazısında şöyle diyordu:
"... olaylara tanık olan kişilerle konuştuk. Toplum polisi taşlı, sopalı, bıçaklı saldırganlara karşı sadece kayıtsız kalmamış, saldırıya onlarla birlikte katılmıştır."
"... Taksim olaylarının suçluları yakalanmayacaktır. Bu suçluların yakalanması tertibin bütün cephelerini ortaya dökecek mahiyettedir."
Cumhuriyet: Kanlı Pazar
"İşte 'Cihad' çağrılarının sonu"üstbaşlığını kullanan Cumhuriyet'in baş sayfadasında "Kara Leke" başlıklı yazı yer alıyordu:
"İstanbul'un göbeğinde gözü döndürülmüş ve teşkilatlandırılmış bir takım adamlar önlerine gelene hücum ettiler... Polis bütün bunlara seyirci kaldı...6-7 Eylülde bile böylesine organizasyon görülmemişti. ...6-7 Eylül'de idare, otorite başlattığı harekette ipin ucunu kaçırmıştı. Dün ise ipler sağlam tutulmuştu."
"Toplu namazlar ve yürüyüş için hazırlıklar erken başlamıştı" başlıklı haberde, "Bir gazete tarafından Beyazıt camiinde toplu namaza çağrıldı. Namazdan sonra gazetedeki 'Cihada hazır olun' çağrısı okundu" deniyordu.
Selahattin Güler "Yetkililer 'olay çıkarsa önlenir' demişlerdi" başlıklı yazısında saldırı olacağına dair ihbar almaları üzerine telefonla konuştukları Vali Vefa Poyraz'ın sözlerini aktarıyordu:
"Bir kuruluşun yürüyüş yapacağına izin verildi. İkinci bir yürüyüş kanunsuz olur ve gereğini yaparız. Dağıtırız, engel oluruz. Hiçbir şekilde olay çıkmasına müsaade etmeyeceğiz"
18 Şubat tarihinde "Sorumlu olan hükümettir" manşetiyle çıkan gazetede Nadir Nadi'nin "Güç Taşınır Bir Yük" başlıklı yazısı yer alıyordu. Nadi, "Olaylar beklenmedik bir anda kendiliğinden patlak vermemiştir" cümlesini kullandığı yazısında Kanlı Pazar'ın en ağır sorumluluğunun hükümette olduğunu söylüyordu.
Yürüyüşün izinli olduğunu vurgulayan Nadi, buna karşın yapılan cihad çağırıları ile ilgili hiçbir kovuşturma yapılmadığının altını çizerken saldırı sırasında toplum polisinin seyirci kaldığını da ekliyordu.
Son Saat: İki kişi öldürüldü
"Taksim dün harp meydanına döndü. Yüzlerce yaralı var" üstbaşlığıyla yayımlanan haberde "Tarihe 'Kanlı Pazar" olarak geçecek dünkü olaylarda sağcılarla solcular taş, sopa, bıçak ve şişelerle birbirlerine girmiş, sis bombası atan polis kanlı olayları önleyememiştir" deniyordu.
Yeni Gazete: Taksim kana bulandı
Yeni Gazete'nin manşetinin spotunda "Sağ-sol çatışması arbede halini aldı. Askeri birlikler duruma müdahale ettiler. 48 kişi nezarete altına alındı" deniyordu.
Haber şöyle başlıyordu: "Emperyalizme ve sömürüye karşı işçi ve gençlik yürüyüşüne katılanlar Taksim'e vardıkları sırada çıkan sağ-sol çatışmasında en az iki kişi ölmüş, yüzlerce kişi ağır yaralanmıştır."
Milliyet: Taksim'de arbede: 2 ölü, 114 yaralı
Milliyet haberi verirken spotunda "Sağcıların solculara saldırmasıyla başlayan çatışmada taş, sopa, tabanca ve demir çubuklar kullanıldı. Polis arbedeyi önleyemedi" ifadelerini kullandı.
Haberde "Emperyalizm ve sömürüye karşı işçi yürüyüşüne katılanlar ile Dolmabahçe ve Beşiktaş camilerinde namaz kılanlar Taksim'de karşı karşıya geldiler" deniyordu.
Abdi İpekçi "Facia" başlıklı yazısında şunları söylüyordu:
"Ne kadar hoşgörülü davranırsak davranalım görevlileri mazur bulmak asla mümkün değildir. Çünkü her şey, beklenen, bilinen hatta adeta istenen bir biçimde gelişmiş, olanları önlemek üzere gerekli tedbirlerden herhangi birinin alınmadığı görülmüştür."
İpekçi, izinli gösteri başlamadan önce Dolmabahçe ve Beşiktaş camilerinde toplu halde kılınan namazlardan çıkanların taksim alanına gittiğini vurguluyordu:
"Bunlara katılan binlerce kişiyle ellerinde sopalarıyla saldırıya hazırlanan büyük kitlenin toplanması herkesin gözü önünde oldu. Hürriyet meydanından geleceklere karşı saldırı hazırlandığı herkesin gözü önünde oldu. Ne yapılmıştır buna karşılık? Koca bir hiç."
"Sorumlular dün Taksim Meydanı'nda akıtılan kanlar, kıyılan canlardan sonra hala ayılmamışlarsa memleketin başına daha çok felaketler açacaklardır."
İpekçi 18 Şubat'taki yazısında saldırılar ile hükümet arasında bağlantı kuruyordu:
"Her fırsatta tekrarlanmaya başlanan bu oyunun sahneye koyucuları da artık kesinlikle belli olmaktadır. Başta içişleri bakanı olmak üzere hükümetin emrindeki resmi görevlilerin, demeç ve davranışları, ayrıca saldırıların düzenlenmesinde rol alanların iktidar çevrelerine yakınlığı, bu husustaki şüpheleri artık gidermiştir."
Talat Halman, "Taksim ve Ölüm" başlıklı yazısında saldırı ihtimaline rağmen yetkililerin tedbir almamasına tepki gösteriyordu:
"Taksim'de insan avı olması ihtimalini önceden bilen yetkililer, gerekli önleyici tedbirleri alamadılar ya da almak istemediler. ... Hem faşist hem komünist düzenlerdeki baskı kanunlarını andıran "Anayasa Nizamına Karşı İşlenen Fiillerin Önlenmesi" adlı tasarıyı kabul ettirmeye uğraşan hükümet, arbedelerin tasarı için yararlı bir ortam yaratacağını düşünerek müdahaleden kaçındı. Taksim'deki acıklı olaylarda hepimiz suçluyuz."
Hasan Pulur ise "Valiyi dinliyorduk gözlerimiz kapalı" başlıklı yazısıyla valinin Kanlı Pazar üzerine yaptığı açıklamada gerekli sorumluluğu yerine getirdiklerini söylemesini eleştiriyordu:
"Cuma günü Beyazıt'ta yapılan mitingde açıkça söylemişlerdi. Belki de kabahat bizde. Pazar günü size bir telefon edip durumu bildirseydik herhalde işin vahametini anlar ve kanlı olayları önlerdiniz."
Hürriyet: Kanlı Pazar
Hürriyet'in "Bu miting değil kardeş kavgasıydı" başlıklı haberinin spotunda "Sağcılar ve solcular taksim meydanında taş, bıçak ve molotof bombaları ile çarpıştı" deniyordu.
Erdoğan Kıral "Vali emir verdi: 'dağıtın' ama artık çok geç idi" başlıklı yazısında saldırıdan sonra herkesin "Önceden belliydi, olmamalıydı" dediğini belirtiyordu.
Cüneyt Arcayürek, 18 Şubat'ta yayınlanan "İstifa etmelisiniz beyler" başlıklı yazısında şöyle diyordu:
"Basiretsiz, olayların derininde yatan anlamı kavramayan bir içişleri bakanının tutumu, İstanbul'da kanlı olayların meydana gelmesine sebep oldu. Aynı ölçüde, bütün iktidar, olayların bu yönü almasından suçludur."
Hergün: Bu gidişe kim dur diyecek?
Manşet üstünde "Polis seyirci kaldı ve kan gövdeyi götürdü" yazılan haber şöyle başlıyordu: "Sağ-sol, 6. Filo, bağımsız Türkiye derken dün taksim savaş meydanına dönmüş, binlerce kişi eline ne geçirdiyse birbirine saldırmış."
Günaydın: 2 Ölü 100'den Fazla Yaralı Var
Manşetin üstünde "Taksim'de binlerce kişi birbirine girdi" denilen haberde, "6. filoyu protesto için yapılan işçi ve öğrenci mitingine sağcı grup bıçak ve sopalarla saldırdı" ifadesi kullanılıyordu.
Ekspress: Taksim'de arbede oldu, 2 ölü 100lerce yaralı var
Ekspress gazetesi Kanlı Pazar'ı "Sağcılar ve solcular çarpıştı, bombalar patladı, polis 20 kişiyi tutukladı, saldırıcılarda tabanca ve bıçak bulundu" ifadeleriyle haberleştiriyordu.
Son Havadis: Aşırı solcular kan döktüler. 3 ölü var
Manşetin üstüne "Günlerce devam eden tahrik vahim sonuçlar verdi" yazan Son Havadis haberin spotunda şunları yazdı: "Komünizmi ezme toplantısı yapmak için Taksimde toplanan milliyetçilerle, 6. Filoya protesto yürüyüşü yapan solcuların karşılaşmaları kanlı olaylara yol açmış... emniyet kuvvetlerinin aldıkları bütün tedbirlere rağmen çatışma önlenememiş..."
Haberde yer alan bir fotoğrafaltında "TİP'lilerin mitingini dağıtan milliyetçi gençler yakaladıkları solcuları kıyasıya dövmüşlerdi. TİP'lileri halkın elinden polis kurtarmıştır" deniyordu. Diğer fotoğraflar ise "Solcuların istediği oldu. Taksim'de kardeş kardeşi vurdu" başlığıyla veriliyordu.
Orhan Seyfi Orhon "Mesele ciddidir" başlıklı yazısında şöyle diyordu:
"Şu sırada bizi seven bir yabancı dostumuz Türkiye'ye ilk defa gelseydi limanımızı ziyaret eden müttefik Amerikan 6'ncı filosuna defol deyişimize çok şaşıracaktı.
"Bu sapıklıkların karşısında hiçbir tepki göstermediğimizi, bütün muhalif seslerin onlardan tarafa olduğunu görerek hiçbirimizin bunun manasını anlamadığına hükmedecekti."
Gazetenin 18 Şubat tarihli sayısının manşeti ise "Tahriklerin sonu: Kardeş kanı döküldü" şeklindeydi.
Baş sayfadaki "Sağduyuya çağrı" başlıklı yazıda tahriklerin kanlı olayların doğmasına sebep olduğu ve olayların arkasında TİP olduğu söyleniyordu.
"Kızıllar sokaklara dökülünce milliyetçi duyguların etkisiyle oluyormuş ta gerçek milliyetçi halk tepki gösterince emirle hareket ediliyormuş... Vatanseverlik, milliyetçilik bizi sağduyunun etrafında toplanmaya çağırıyor."
Tercüman: 200 den fazla yaralı 2 ölü var
Üstbaşlığında "Sağcılar ve solcular Taksimde birbirine girdi" yazan manşetin yanındaki kutuda "Beklenen üzücü olaylar nihayet patlak verdi" deniyordu. Haber şöyle başlıyordu:
"Amerikan 6. Filosunu protesto için yürüyüş yapan ve kendilerine 'DEVRİMCİ' adını veren solcu öğrenci ve işçiler ile halk dün taksim meydanında birbirine girdi.
"Solcu topluluk alana vardığında sabahın erken saatlerinden itibaren toplanmış olan milliyetçi gençler ve halk ile karşılaşmışlar, aleyhlerinde tezahürat yapılınca şaşırmışlardır. Ellerindeki kağıtlara sarılmış sopa, kasatura.. ile solcular halkın galeyanına hedef olmuştur."
Dünya: Kanlı gün: 2 kişi öldü
Manşetin üstünde "Taksim'de solcularla sağcılar çarpıştı" haberde ise "Polisin önleyemediği çatışma, askeri birliklerin süngü takıp tarafların arasına girmesi ile ancak yatıştırılabilmiştir" ifadelerine veriliyordu.
Bugün: Dört ölü yetmiş yaralı
Haberin spotunda "Kızılların bomba, taş ve değnekle yaptığı hücum Taksimi harp meydanına çevirdi. Müslüman halkı kızıl yuvalara tahrik ve anarşi merkezlerine dün ilk dersi verdi, nizam ve huzuru bizzat temin için and içti. Kızıllara unutulmaz bir ders veren halk, polisi ve askeri omuzlarda taşıdı" diye yazılmıştı. Manşet üstünde ise "Komünistler halka hücum etti."
Haber şöyle başlıyordu: " Komünistlerin aylardır devam eden tahrikleri dün vahim bir şekilde sonuçlandı."
Gazetenin 18 Şubat sayısı ise "Hadiselerin baş mes'ulü kızıl tahrikçilerdir" üst başlığı ve "Çatışmayı solcuların planladığı belli oldu" manşetiyle çıkıyordu.
20 Şubat'ın manşeti ise "Kızıl Pazarın İç Yüzü"ydü.
Spot ise şu şekildeydi: "Anarşist komünistlerin etkisi altında bulunan bir kısım basın, Pazar günü cereyan eden olayları milliyetçilere ve dolayısıyla da AP iktidarına yüklemek için gerçekleri öylesine tepetaklak göstermek çabası içine düşmüştür..."
Orhon Seyfi Orhon ise "Asıl Suçlular" başlıklı yazısında şöyle diyordu:
"Bütün solcu gazeteler, Taksim'de kan döküldüğü için bize saldırıyorlar. Kan dökülmesini hazırlayan onlardır."
21 Şubat'ta A. Rahim Balcıoğlu köşesinde "Kızıl ideoloji, kış ortasında bir bahar günü İslam-Türk İstanbul'un Taksim meydanını kızıl kana boyadı" yazıyordu.
Haber: Altıncı filo sabah gitti
Manşetin altında "Taksimdeki arbede silah kullanıldı" ifadesi yer alırken haberde şöyle deniyordu:
"Emperyalizme ve sömürmeye karşı işçi ve gençlik yürüyüşüne katılanlar Taksime vardıkları sıra çıkan sağ-sol çatışmasında en az iki kişi ölmüş, yüzlerce kişi ağır yaralanmıştır."
Baş sayfada yer alan "Beyazıt ve Dolmabahçede namaz kılındı" başlıklı haberde askeri bölge içinde yer alan Dolmabahçe Camisi'nde namaz kılmaya önce izin verilmediği belirtiliyordu.
Babıalide Sabah: Büyük Arbede: 3 Ölü Çok Yaralı Var
Gazete olayları şöyle gördü:
Manşet üstü: Günlerden beri, masum talebeyi ve işçiyi kışkırtan komünistler dün yine kan akıttı.
Fotoğrafların üstü: "Sabrı taşan halk, komünistleri ezdi" cümlesi yer alıyordu.
Spot: "Günlerden beri devam eden sol gösteri ve etrtipleri nihayet dün Taksim Meydanı'nda kan akmasına sebep olmuştur. İstanbul Limanı'na Akdeniz'de görevli, NATO'ya bağlı Amerikan 5. Filosu'na bağlı gemilerin gelmesini bahane ederek anarşist hareketlere başlayan satılmışlar, Pazar gününden istifade ederek masum işçiyi milli hislerini tahrik ederek yürütümüşler ve nihayet maksatları olan 'kardeşi kardeşe düşürme'ye erişmişlerdir."
Ara başlıklar: "Halkın sabrı taşmıştı"ve "10 Dakikada kazanılan zafer"
Haberde yer alan ifadeler: "Bu oyun oynanırken senelerden beri sabırla bekleyen... halk vardı. Ve onlar da meşru müdafaa hakkı için tertipleniyorlardı."
"Beyazıt'tan hareket eden kışkırtma, aldatılmışlar topluluğu, sosyalist şarkılarıyla sağa-sola sataşarak Taksim'e yamyam edasıyla yürürken mütevekkil isyanlar sükunetle bekliyordu" deniyordu. Bir diğer ara başlık şeklindeydi.
Başyazı: "Missuri de gelmişti, vaktile..."
Yazı şöyle başlıyordu: "İşte Aybar'ın istediği kan aktı. İsmet Paşa'nın teşviki semere verdi. Ecevit'in hasretini çektiği düzensizlik geldi üzerimize çöktü. Kışkırtılan öğretim üyeleri muvaffakiyetlerini kutlayıp, hapishanedeki komünizm meddahlarını ziyaret edebilirler."
Babıalide Sabah 18 Şubat'ta ise "Sol basın ve teşekküller suçlarını Müslümanlara yıktı" manşetiyle çıkıyordu. Manşetin üstünde "'Kanlı Gün'ü komünistlerin tertiplediği vesikalarla açıklandı" diye yazıyordu.
Kanlı Pazar'da hayatını kaybeden Duran Erdoğan ve Ali Turgut Aytaç'la ilgili haberin başlığı "İki genci solcular öldürdü" şeklindeydi.
19 Şubat tarihinde ise baş sayfada "Moskofçu solcular önce Paşa'ya saldırın", "Katil köpekler şimdi de sabotajlar peşinde koşuyor" başlıklı haberler görülüyordu.
Münevver Ayaşlı 19 Şubat'taki "Ne bekliyoruz?" başlıklı yazısında şöyle diyordu:
"Elleri kırılası hainlerin, alçakların yalnız elleri değil, kafalarını da kırmak lazım musbetlerin.
"'Hür Türkiye', 'Amerikalıları İstemiyoruz", 'Go Home'ler falan filan hep yalan dolan... Fakat hala bu hareketlerin, yürüyüşlerin dışarıdan idare edildiğine ve buradakilerin hepsinin idare edildiğine ve buradakilerin hepsinin kukla olup iplerinin Moskova'da olduğuna inanmak istemeyenler vardı...
"Bu heriflerle artık polisin işi yok, bunu gören her vatandaş, bu herifleri linç etmek hakkına maliktir zannederim."
Aynı gün İsmail Oğuz "İşimiz duaya kaldı" başlıklı yazısında "Türkiye'mizin geri bırakılmışlığı komünistler taradından bol bol istismar edilmektedir" diyordu.
Vecdi Bürün ise "Mesele filo değil" başlıklı yazısında, Kanlı Pazar'ı cihad çağrıları ve namaz sonrası Taksim'de toplanan kalabalıkla ilişkisini vurgulayan gazetelere tepki gösteriyordu:
"Halkın da devleti korumak vazifesidir ve tarihin de kanunların da ona tanıdığı itiraz kaldırmaz bir haktır." (BK/YY)