1969'un Şubat ayı. ABD'nin Akdeniz'deki gezici jandarma karakolu 6. Filo İstanbul'a yeniden gelecektir. Daha önce 1967'nin haziran ve ekim aylarında, 1968 Temmuz'unda gelmiş ve her seferinde de öğrenci gençliğin protestolarıyla karşılanmıştır.
Temmuz 1968'daki protestolar nedeniyle İTÜ yurdu polis tarafından basılmış ve onlarca öğrenci yaralanırken Vedat Demircioğlu ikinci kat penceresinden aşağı atılarak öldürülmüştür. Yani 6. Filo protestoları sırasında yitirilmiş bir de can vardır.
Bu nedenle 6. Filo'nun yeniden geleceği duyulduğunda "solcu" üniversite öğrencileri daha organize, bir günle sınırlı olmayan bir dizi eylemlilik tasarlarlar.
Bu amaçla aralarında Fikir Kulüpleri Federasyonu (daha sonra Dev-Genç adını alacaktır), Devrimci Öğrenciler Birliği (DÖB/ Deniz Gezmiş'in de kurucuları arasında bulunduğu sosyalist öğrenci örgütlülüğü) ve İstanbul Teknik Üniversitesi Öğrenci Birliği'nin (İTÜÖB) yer aldığı 22 gençlik örgütü 28 Ocak günü bir araya gelir.
Bu örgütlerin sayısı kısa sürede 76'ya çıkar. Eylemlerin 6 Şubat günü Cumhurbaşkanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı'na telgraf çekilmesiyle başlatılması ve büyük bir mitingle sona erdirilmesi kararlaştırılır.
7 Şubat günü, Vedat Demircioğlu'nun pencereden atıldığı yer olan İTÜ - Gümüşsuyu binasının girişinde bir basın toplantısı düzenlenerek, konuyla ilgili ilk basın bildirisi yayınlanır.
Bildiri, "Halktan yana gençlik örgütleri olarak Amerikan 6. Filosu'nun gelişine karşı direneceğimizi açıklıyoruz. Halktan yana bütün gençleri de filonun gelişini protesto etmeye çağırıyoruz" cümlesiyle başlamaktadır.[1]
Solcu öğrencilerin bu hazırlıkları, 8 Şubat günü, dönemin en "popüler" İslamcı yayını olan Bugün gazetesinde "Komünistler, karışıklık çıkarmağa hazırlanıyor" manşetiyle duyurulur.
Mehmet Şevket Eygi'nin[2] başyazarlığını yaptığı Bugün gazetesi, bir yayın organı olmanın ötesinde işleve sahiptir İslamcı camia içerisinde. 1966'da, "Müslümanların neden bir günlük gazetesi yok" düşüncesiye [3] çıkarılmaya başlanan ve 12 Mart darbesinin ardından başka birçok gazete gibi yayını durdurulan Bugün, yaptığı çağrılar sonucu düzenlediği toplu namazlarla, bir güç odağı durumundadır.[4]
Bugün gazetesi bu yayınlarına, solcu gençlerin eylemlilikleri süresince devam edecek, işi, bu eylemlilikleri karalamanın ötesine vardırarak, linç çağrıları yapacak, sonunda da cihad ilan edecektir.
10 Şubat tarihinde, "Amerikan 6. Filo'sunun Türkiye'de bulunması Türkiye'nin zararına değildir" diye yazılır.
11 Şubat tarihinde ise, 6. Filo'nun gelişi, "Şimdilik asayiş berkemal. Solcular, karşılarında Ordu'yu görünce sinip oturdular. Anarşistlerin planı açıklandı" başlıklarıyla haber yapılır.
12 Şubat tarihinden itibaren gazetenin manşetleri gün gün şöyledir: "Tarihimizin en kara günü - Beyazıt Kulesine Kızıl Bayrak Asıldı", "Milletin Sabrı Tükenmek Üzeredir", "Kızıl Bayrak Asanlara Son İhtar", "Kızılları Boğmanın Vakti Geldi - Kızıl emperyalizmin para ile tutulmuş uşaklarını en ufak kıpırdanışta gebertmek için and içildi."
Eygi ise 14 Şubat tarihli köşe yazısında, "bütün mü'min kardeşlerini" 16 Şubat günü toplu namaza davet ettikten sonra 16 Şubat tarihli başyazısında da, "Cihada hazır olunuz" diye yazar.
Bütün bu provokatif haber ve çağrılar meyvesini verecek, 16 Şubat günü 6. Filo'yu protesto için miting düzenleyen ve "boğulma vakti gelen", "kızıllar" (Sayıları 25-30 binle başlayıp yürüyüş sırasındaki katılımlarla 40 bine ulaşmıştır) saldırıya uğrayacak ve onlarca kişi yaralanırken Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan yaşamını yitirecektir.
Bu saldırının perde arkasındaki güçler önemsiz değildir elbet. Bu konuda yeterince bilgi de var. Bu yazıda dikkat çekilmek istenen bu güçler değil. Kendisini sola karşı sağda konumlandıran, açıktan Amerikancı bir tutum sergileyen[5], Hitler'e methiyeler düzmekten çekinmeyen, linç çağrıları yapan, hatta linçi örgütleyen bir yayın ve asıl önemlisi de bu etkiyle hareket eden bir kitle var. Bu kitle "İslamcı" olarak biliniyor.
İslamcı olarak bilinen yayın organlarında neredeyse kendileri dışında kalan tüm kesimlere yönelik bir günah çıkarma çağrıları yapılır ve sol sosyalist örgütleri darbeci olarak damgalama çabaları görülürken sormak gerek: Acaba Kanlı Pazar kimin kamburu? (ME/YY)
1. Harun Karadeniz, Olaylı Yıllar ve Gençlik, syf 128- 129, Belge Yayınları, 1995
2. Eygi, günümüzde Milli Gazete'de yazılarına devam etmektedir. Eygi'nin yanı sıra Bugün'ün bir başka ağır topu da, Necip Fazıl Kısakürek'tir. Eygi'nin 1960'larda çıkardığı bir başka gazete de Yeni İstiklal'dir. Yeni İstiklal, bugünkü bağlanış şekliyle türbanı ortaya çıkaran (o zamanlarda türban bugünkü şekliyle bağlanmamakta ve adına da "türban" denmemektedir zaten) Şule Yüksel Şenler'in ve 27 Mayıs darbesinin ardından Milli Birlik Komitesi'nden ihraç edilen Türkeş'in Yeni Delhi'den gönderdiği yazıları da yayınlayan "İslamcı, milliyetçi-muhafazakar " olarak nitelendirilebilecek çizgiye sahip bir yayındır. Eygi, 1969'un Ocak ayında, hakkında verilen bir mahkumiyet kararı nedeniyle hacca gitmek bahanesiyle yurt dışına çıkmış, ancak 6 sene sonra ülkeye dönmüştür. Eygi'nin yazıları, yurtdışındayken de yayınlanmaya devam etmiştir. Bugün gazetesi, 12 Mart darbesinin ardından kapatılmıştır.
3. Aksiyon, Sayı 559, 22.08.2005, Cemal A. Kalyoncu'nun "Mehmet Şevket Eygi: Hiçbir işe yarayamıyorum" başlıklı röportajından.
4. Ali Gevgilili, Yükseliş ve Düşüş, syf 402-404, Bağlam Yayınları, Ekim 1987
5. Necip Fazıl Kısakürek'in 10 Ocak 1969 tarihli yazısının "Amerika'yı tutmak zoru" başlığını taşımaktadır. Kısakürek bu yazısında "Moskof"a karşı Amerika'yı tutmak zorunda olduklarını açıklamaktadır. Eygi de, yıllar sonra bir köşe yazısında "1960'lı, 70'li yıllarda Müslümanlar 'Ehven-i Şerreyn' (iki kötüden daha hafif olanını) kerhen (istemeyerek) seçmek zorunda kalmışlardır." diye yazacaktı. (Milli Gazete, 22 Kasım 2007)