Cumartesi Anneleri ve hak savunucuları oturma eylemlerinin 309. haftasında tam 17 yıl önce askerlerce Kulp'un Yolçatı Köyüne gözaltına alınan Abdülkadir Kurt ve Mehmet Meşe için kamuoyunu duyarlı olmaya ve savcıları da harekete geçmeye çağırdı.
21 Şubat 1994 tarihinde askerlerce köye yapılan bir baskında gözaltına alınan Abdülkadir Kurt'un ağır işkenceler sonucu öldürüldüğü, Mehmet Meşe'den ise bir daha haber alınamadığı ifade edildi.
Meşe'nin ailesinin hem Galatasaray Meydanı'ndaki oturma eylemlerinde eylem yaptıklarını hem de 106. haftasına giren Diyarbakır Koşuyolu Parkı'ndaki eylemlere katıldıklarını hatırlatan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara karşı komisyon üyeleri, dönemin Başbakanı Tansu Çiller'in, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe'nin, Olağanüstü Hal (OHAL) Bölge Valisi Ünal Erkan'ın ve Genel Kurmay Başkanı Doğan Güneş'in yargılanmasını istedi.
"Erdoğan bizim de Başbakanımız, unutmasın"
Zübeyde Tepe ise oğlu gazeteci Ferhat Tepe'nin 1993'te evlerinin önünden götürüldüğünü ve sonrasında cansız bedenini Hazar Gölü'nün kıyısından bulduklarını söylüyor ve ekliyor "Bu çocukların katilleri aslında belli ve artik yargı önüne çıkarılmalılar."
Başbakan Erdoğan'ın kendileri ile buluşması ile ilgili adımını nasıl değerlendirdiği yönünde bianet'in sorduğu soruyaysa Tepe, "Tek isteğimiz bizlerin de Başbakanı olduğunu unutmaması ve bu davaların, kayıpların izini sonuna kadar sürmesi" yanıtını verdi.
"Siz kaç yıldır yakınlarınızı arıyorsunuz?" sorusuna Aliye Oktar'ın yanıtı, "Ben çocuğumu ya da yakınımı kaybetmedim. Ben anneleri destek amacı ile insanlık görevimi yerine getirmek için buradayım" oldu.
"Güçlü olursak sesimiz çıkmaya devam edecek"
Eylemlerinin sonunda ise gelecek haftalarda da burada olacaklarını bildiren hak savunucuları ve kayıp yakınları "Kamuoyunun vicdanına sesleniyoruz! Burada bizimle olun, ancak güçlü olursak sesimiz çıkmaya devam edecektir" dediler ve eklediler:
"Ayrımsız tüm kayıpların akıbeti açıklanmadan, ucu nereye giderse gitsin tüm failler yargılanmadan, demokrasiden söz ettiklerinde, hukukun üstünlüğünden söz ettiklerinde, insan haklarından söz ettiklerinde karşılarında bizi bulacaklar". (EK/EÖ)