Üniversite öğrencileri Beyazıt ve Halepçe Katliamları’nın yıldönümü için bugün Beyazıt Meydanı’nda toplandı.
Yürüyüş, Türkçe ve Kürtçe “16 Mart’lar AKP’yle sürüyor. Beyazıt’ın Halepçe’nin Hesabını Soracağız” pankartlarıyla Edebiyat Fakültesi önünden başladı.
“16 Mart unutma, unutturma”, “AKP’den hesabı gençlik soracak”, “Katil devlet hesap verecek”, “Beyazıt’ı, Halepçe’yi, Roboski’yi, Sivas’ı, Maraş’ı, Çorum’u unutmadık”, “Berkin Elvan onurumuzdur” gibi sloganlarla Edebiyat Fakültesi’nden çıkan öğrenciler Beyazıt Meydanı’nda diğer öğrencilerle buluştu.
16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde gerçekleştirilen bombalı saldırıda öldürülen Hatice Özen, Baki Ekiz, Ahmet Turan Ören, Abdullah Şimşek, Hamit Akıl, Cemil Sönmez ve Murat Kurt ile Gezi direnişinden bu yana öldürülen Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Hasan Ferit Gedik, Medeni Yıldırım ve Berkin Elvan “Yaşıyor” sloganlarıyla anıldı.
“Sorumlular cezalandırılsın”
Beyazıt Meydanı’nda Türkçe ve Kürtçe okunan açıklamada Beyazıt Katliamı'ndan Hrant Dink'in öldürülmesine ve Gezi direnişine dek ölümlerin sorumlularının cezasız kalıp terfi ettirildiği belirtildi.
Beyazıt Katliamı dosyasının kapatılıp, polis şeflerinden Reşit Altay'ın terfi ettirildiğini söyleyen öğrencilerin açıklaması şöyle devam etti.
"Daha dün Gezi direnişinde gençleri katleden polisler, Başbakan tarafından 'kahraman' ilan edildi. Yolsuzlukları, hırsızlıkları, pislikleri ortaya saçılmış hükümet, katillerle ve katliamlarla yüzleşmek yerine Erhan Tuncel gibi katilleri serbest bırakmaya devam ediyor.”
“16 Mart 1988'de Saddam yönetimi Halepçe'de kimyasal ve biyolojik silahlar kullanarak 5 bin Kürt’ü katletti. Bu topraklarda devlet geleneği haline gelen katliamlar Türkiye'de de AKP eliyle sürmeye devam ediyor. Dün Halepçe'de katledilen Kürt halkı, bugün Roboski'de, Gewer'de, Paris'te bir kez daha katledildi. Devletin yıllardır görmezden geldiği, baskı ve inkar politikaları ile sindirmeye çalıştığı, Halepçe katliamında sınırlarını kapattığı Kürt halkı, AKP iktidarı döneminde bir kez daha devletin kirli yüzüyle karşılaşmış oldu.”
“Üniversite öğrencileri olarak 16 Martların ve faşist saldırıların son bulmasını, sorumluların cezalandırılmasını istiyoruz. Eşitlik, özgürlük ve halkların kardeşliği için mücadelemizi sürdürüyoruz.”
Fakülte önüne ekmekler
Açıklamanın ardında Beyazıt Marşı ve Ey Raqip Marşı’nı okuyan öğrenciler Eczacılık Fakültesi önüne yürüdü.
1978’deki saldırıda öğrenci olan Devrimci 78’liler Federasyonu’nan Kamil Tekin Süreç devrimci öğrencilere yönelik saldırıların 16 Mart öncesinde de olduğunu, okula toplu halde girip çıktıklarını anlattı.
“16 Mart’ta ders bitince çıktığımızda birinin ‘bomba’ diye bağırdığını duydum. Kaçmaya çalışırken bombanın etkisiyle düştüm. Ardından makineli tüfekle ateş edildi.”
Öğrencilere “16 Mart’ta burada olduğumuzdan daha kalabalıksınız” diye seslenen Süreç, mücadelenin süreceğini söyledi.
Öğrenciler Beyazıt Katliamı’nda ve Gezi direnişinde öldürülenler adına saygı duruşunda bulunduktan sonra her sene karanfil bıraktıkları Eczacılık Fakültesi kapısına bu kez Berkin Elvan için ekmekler bıraktı.
ÇHD: Sorumlusu devlettir
16 Mart için bugün Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) de “16 Mart’tan Reyhanlı’ya, Halepçe’den Roboski’ye Sorumlusu Devlettir” yazılı pankartla Beyazıt Meydanı’ndaydı.
ÇHD açıklamasında Beyazıt Katliamı yargılamasının cezasızlık ile sonlandığını ve bunun diğer katliamlara yol açtığı vurgulandı.
"1982'de açılan göstermelik dava beraatle sonuçlandırılmış, yıllar sonra dosya yeniden açıldığında ise bu kez cezasızlığın adı ve gerekçesi, zamanaşımı olmuştur. Ancak bu olayda rol oynamış kişiler, bu olayda kullanılmış silahlar, bu olayın tezgahçısı devlet geleneği ve cezasızlık üzerine kurulu yargı pratiği bu coğrafyada yıllar boyunca yeniden ve yeniden karşımıza çıkmaya devam etmiştir."
"Cezasızlık üzerine kurulu devlet geleneğinin tüm örneklerini saymak ise bir basın açıklaması içerisinde elbette mümkün değildir. Ancak sadece halkımızın Haziran isyanı sırasında devlet eliyle katledilen gençlerin bugün süren soruşturma ve kovuşturmaları hatırlanacak olursa, cezasızlık üzerine kurulu ve aklamaya kilitlenmiş yargı pratiğinin bugün bütün hoyratlığı ile sürdüğü görülecektir." (BK)