16 Mart Beyazıt katliamlarında yaşamını yitirenler, üniversite öğrencileri, avukatlar ve 78'liler tarafından anıldı.
78'liler Girişimi, saldırının yıldönümünde yaptıkları açıklamada "Gerçekle yüzleşelim... Adalet, barış ve demokrasi için yapalım bunu" dedi.
Cuma (14 Mart) bir araya gelen yaklaşık 300 üniversite öğrencisi sloganlarla yürüyerek, Beyazıt Meydanında toplandı, sorumluların cezalandırılmasını talep edip yedi öğrencinin öldürüldüğü Eczacılık Fakültesine önüne karanfiller bıraktı.
Dün (16 Mart) Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi, avukatlar katliamın gerçekleştiği sokağın önüne karanfiller bıraktı.
Avukat Cem Alp Tekin 1988'de katillerin yargılanması için bir dava açtıklarını ancak bu davanın delil yetersizliğinden düştüğünü, 1992'de katiller hakkında suç duyurusunda bulunduklarını ve nihayet 1995'te topladıkları delillerle tekrar dava açtıklarını hatırlattı.
Tekin, Beyazıt katliamı davasının sayısız duruşmalarından birinin de 21 Mayıs'ta görüleceğini hatırlattı. Tekin, davayı zamanaşımına uğratmaya çalışanlara karşı 21 Mayıs'ta duruşma salonunda olacaklarını söyleyerek, "Beyazıt katliamı örgütlü bir saldırının ürünü. Basit bir cinayet davası değil" dedi.
ÇHD'den avukat Serhan Arıkanoğlu, katliamının üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen benzer saldırıların halen yaşandığını vurgulayarak, Uludağ Üniversitesi öğrencilerine yönelik saldırıları hatırlattı.
Arıkanoğlu, Beyazıt katliamının davasının zamanaşımına uğratılarak yine katillerin cezasız kalacağını ifade etti. Arıkanoğlu "İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı yoktur" dedi.
16 Mart Katliamı
30 yıl önce İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde, öğle saatlerinde, üniversiteden çıkan bir grup solcu öğrenci üzerine bomba atıldı. Saldırı sonucu, Hatice Özen, Baki Ekiz, A.Turan Ören, Abdullah Şimşek, Hamit Akıl olay yerinde, Cemil Sönmez kaldırıldığı hastanede ölmüş, 50 kişi de yaralanmıştı.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 20 Mart'ta "Faşizme İhtar" adıyla işi bırakma eylemi gerçekleştirdi. Polis Memurları Dayanışma Derneği (Pol-Der) İstanbul Şubesi Başkanı, bombalı saldırı istihbaratının olaydan 10 gün önce üniversitedeki polis amirliğine bildirildiğini açıkladı.
Bu uyarıyı dikkate alması gerekenlerden biri de üniversitedeki polis noktasında görevli Reşat Altay'dı . Fakat Altay, o gün öğrencileri genel uygulamanın aksine, ön kapıdan çıkmaları için yönlendirdi. Rütbe almayı sürdüren ve son olarak Trabzon Emniyet Müdürü olan Altay, Hrant Dink cinayetinde "ihbarı" değerlendirmediği gerekçesiyle görevden alındı.
Olayın sanıkları olduğu ileri sürülen geçtiğimiz günlerde ölen eski Milliyetçi Hareket Partisi milletvekili Mehmet Gül'ün de içinde bulunduğu beş ülkücü delil yetersizliğinden beraat ettiler. Zamanaşımına bırakılan dosya, bir grup avukat tarafından 16 Mart 1988'de yeniden açıldı, yargılama sürüyor. (EZÖ/GG)