Bu hafta başı itibariyle dünyada yeni tip koronavirüs (Covid-19) sebebiyle hayatını kaybedenlerin sayısı 1 milyonu geçti.
Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi araştırmacılarından halk sağlığı uzmanı Doç. Dr. Özge Karadağ Çaman, sorularımızı yanıtladı.
"Denklemde çok fazla bilinmeyen var"
Öncelikle dünyada Covid-19'a bağlı ölüm sayısı 1 milyon eşiğini geçti. Bu kadar büyük bir tablo öngörülebiliyor muydu? En kötü senaryo mu gerçekleşiyor şu an?
Pandemilerde enfeksiyon etkeni ile ilgili bilgilerimiz ilk başta sınırlı olduğu için sağlıklı bir projeksiyon yapabilmek oldukça zor.
Çünkü özellikle pandemi etkeninin, bulaş yollarının, hızının, ne kadar ölümcül olduğunun daha iyi bilinmesi gerekiyor.
Aynı zamanda alınan önlemlerin ne kadar işe yaradığını ve ülkelerin bu önlemleri ne kadar aldığını, toplumların da bu önlemlere ne kadar uyduğunu bilmek gerekiyor.
Diğer bir deyişle, çok fazla faktör var bu denklemde.
"İyi bir noktada değiliz"
Pandemini güncel durumunu değerlendirdiğimizde şu anda iyi bir yerde olmadığımızı söyleyebiliriz.
Önceki pandemilerde bilgimizin, teknolojimizin, iletişim olanaklarımızın daha az olduğunu düşünürsek, bu pandemide daha iyi bir sınav verilebilirdi dünya.
Peki, ABD tek başına 200 bin ölümü aştı, siz yakından takip ediyorsunuz. Sürekli eleştirilen bir yönetim var...
Ne yazık ki, aslında kimsenin de beklemediği şekilde, Amerika Birleşik Devletleri'nde sayıların çok yüksek seyrettiğini görüyoruz. ABD'de aslında kimsenin çok fazla öngöremediği ciddi sıkıntılar yaşandı. Bu elbette birden fazla faktöre bağlı.
Öncelikle politik kararlılık çok önemli. Karar vericilerin merkezi anlamda politikaları önemli. ABD'de kültürel özellikler, sağlık sistemi, toplumda şişmanlığın, kronik hastalıkların yüksek olması, sağlık hizmetlerine erişimdeki eşitsizlikler de önemli.
Merkezi yönetim anlamında sıkıntılar var ama bu yaşanan tablo çok fazla faktöre bağlı. Tamamen eyaletlere bırakılmayan merkezi bir afet yönetimi olsa çok daha iyi olabilirdi.
Hem ABD için hem de diğer ülkeler için önemli olan bir diğer nokta da dezavantajlı gruplar.
Bazı nüfus grupları için, özellikle daha dezavantajlı, daha yoksul, belli koşullarda yaşamak, çalışmak zorunda kalan insanlar için önlemler alınmadığı takdirde, ölümlerin ve vakaların arttığını görüyoruz.
"Türkiye'deki sayılar kafa karışıklığı yaratıyor"
Türkiye'deki durumu gözlemleme şansınız oluyor mu? Buradaki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Evet Türkiye'de aslında başından itibaren baktığımızda, son derece iyi adımlarla başlandığını görüyoruz.
En baştan itibaren bir takım kısıtlamaların getirilmesi, halk sağlığı sisteminin kurulu, işleyen bir sistem olması önemli.
Dolayısıyla iyi bir başlangıç yaptı aslında Türkiye ve bunu birkaç ay da sürdürdü, ancak Haziran ayından itibaren baktığımızda geri açılımın hızlı olduğunu görüyoruz. Geri açılımın hızlı olmasından dolayı bir takım sıkıntılar yaşandı.
Pandemi gibi afet durumlarımda toplumla risk iletişiminde, insanlar var olan tablonun kendi davranışlarıyla da değişebileceğini görebilirlerse, o zaman bireysel önlemlerini çok daha iyi sürdürebilirler.
Ama vakaların ve ölümlerin bildiriminde zaman içinde bir takım değişiklikler yapıldığını görüyoruz.
Bu değişiklikler bize tabloyu başından itibaren tek bir çizgide değerlendirme fırsatı sunmuyor maalesef. Uygulanan test stratejisi de değişti zaman içinde, sunulan kavramlar, sayı ve yüzde tabloları da değişti.
İnsanların bilgilenmesinde bazı kafa karışıklıkları oluştuğunu düşünüyorum.
Bu kafa karışıklıkları da ülkedeki tablonun net olarak görülememesine, riskin çok iyi algılanamamasına sebep oluyor, bu da otomatik olarak insanların bireysel korunma davranışlarını etkiliyor diye düşünüyorum.
Riskin yüksek olduğunu, pandeminin devam ettiğini ve önlemlerin devam etmesi gerektiğini, bireysel davranışlara önem verilmesi gerektiğini sık sık vurgulamak gerekiyor. Bu anlamda da bazen çelişkili mesajlar olabiliyor, çelişkinin olmaması önemli.
Salgınlar öncelikle sahada kontrol edilir. Toplumun tümünü ilgilendiren bir takım kısıtlamaların çok önemli olduğunu, birinci basamağın yani aile hekimliği sisteminin son derece önemli olduğunu görmek gerekiyor.
Hastaneler tabii ki önemli ama en öncelikli önlemlerin toplum içinde alınması gerekiyor.
"Bilim insanları sıkı iletişim halinde olmalı"
Pandemi sürecinde elbette ki ekonomik bir takım kaygılar var, politik kaygılar var, eğitim sistemiyle, iş yaşamıyla ilgili kaygılar var, ama bunların çok dengeli bir şekilde çözülmesi ve karar vericilerle bilim insanlarının çok sıkı iletişimde olması gerekiyor.
Bu anlamda dünyada her ülkenin hem şeffaflık hem alınabilecek önlemler bakımından yapabileceği daha fazla şey var.
Risk yönetimine daha fazla ağırlık verilmesi gerekiyor. Kısıtlamalara uymayanlara yaptırımlar uygulanmalı. Ülkelerde tedbirler ya da bu tedbirlere uyum azaldığı zaman sayıların hızlı şekilde artabildiğini görüyoruz.
Bu uzun soluklu süreçte sağlık çalışanlarının desteklenmesi de çok önemli.
Tüm dünyada koruyucu kıyafetlerle, maskelerle uzun saatler çalışmak zorunda olan, sevdiklerine enfeksiyon bulaştırma endişesi ile aylardır durmaksızın çalışan sağlıkçıların yaşadıkları zorlukları dikkate almak, pandemi yanıtlarının gücünü koruması anlamında çok değerli olacaktır.
"Sadece gelişmiş ülkelerin aşılanması yetmez"
Dünya Sağlık Örgütü sık sık "yeni normalimiz bu" açıklaması yapıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Yeni normale alıştık mı?
Dünyadaki ülkelerin sağlık sistemleri, ekonomik güçleri, kaynakları, yaşam biçimleri, kültürleri ve salgına verdikleri yanıtlar birbirlerinden çok farklı.
Dünya Sağlık Örgütü de verdiği mesajlarda ortayı bulmak zorunda. Sadece gelişmiş ülkelere mesaj veremez, sadece az gelişmiş ülkelere mesaj veremez, herkese yönelik ortak mesajlar vermek zorunda.
Dolayısıyla da mesajlar her zaman her ülkenin ihtiyacına o anda cevap vermiyor olabilir. Bu anlamda Dünya Sağlık Örgütü'nün durması gereken eşit mesafeli noktayı görmek gerekiyor.
Aslında tanımlanan bu yeni normalle bir süredir beraber yaşıyoruz ve yaşamayı bir süre daha sürdüreceğiz.
Tedavilerdeki ilerlemelere ve aşı çalışmalarına rağmen hala bu maratonun ortalarında olduğumuzu söyleyebiliriz.
Hala elimizde mucize bir ilaç yok ama zaman içinde bazı ilaçların daha fazla işe yaradığını, bazı ilaçların ise yeterince işe yaramadığını anlamış bulunuyoruz.
Dolayısıyla tedavi protokolleri sık sık güncelleniyor. Elbette tıp dünyası tedavi anlamında pandeminin ilk zamanlarına göre çok daha ileride bugün.
Aşılar anlamında da farklı aşıların bağışıklık yanıtı oluşturduğu yönünde çok fazla araştırma verisi var ama tabii ki bu aşılar üretime geçtiğinde ne kadar hızlı bir şekilde herkese dağıtılabilecek, nasıl kısa sürede milyonlarca doz üretilecek ve dezavantajlı ülkelere ne kadar hızlı ulaşabilecek?
Bütün bunlar soru işareti. Bazı gelişmiş ülkelerde, örneğin var olan kaynakları anlamında Türkiye'yi da bu gruba dahil edebiliriz, aşılamanın başlaması, yaygınlaşması tek başına yetmeyecek.
Bu bir pandemi olduğu için ve uluslararası hareketlilik devam ettiği için aşıya ulaşamayan ülkelerdeki durum, diğer ülkeleri de etkileyecek.
O yüzden dünya genelini düşündüğümüzde hala bir maratonun ortasındayız diyebiliriz, daha önümüzde yol var ama aynı zamanda ümidimiz de var.
Çünkü tarihe baktığımızda geçmişteki pandemiler gibi bu pandemi de elbette sona erecek bir gün, bunu biliyoruz. Geçmişe göre çok daha güçlü mücadele araçlarımız var, daha fazla bilgimiz, teknolojik olanaklarımız var, uluslararası iletişim son derece kuvvetli.
"İyi mücadele eden ülkeler örnek alınmalı"
Güney Kore gibi Tayvan gibi çok iyi mücadele eden ülke örnekleri var. Avustralya, Yeni Zelanda, Küba, Finlandiya gibi örneklerden alınabilecek dersler var. Ülkelerin bundan sonrası için de yanıtlarını bu iyi ülke örneklerine göre revize etmesi gerekmekte.
Pandeminin başlangıcından bugüne baktığımızda hem bireyler, hem toplumlar düzeyinde önlemler çok daha sıkı olabilirdi ve dünyada ölümlerin bir kısmı önlenebilirdi.
Bu pandemiyi virüsten çok insanların davranışları etkiliyor. Bundan sonrası için de yine insan davranışlarının önemi, virüsün davranışından çok daha önemli olacak. Umuyoruz ki dünyada bütün bu yaşananlardan alınması gereken dersler alınır.
(PT)