İmamoğlu, İBB'de yönetici kadın sayısının önceki döneme göre 3 kat arttığını belirterek, bu konuda örnek bir kamu kurumu olmayı hedeflediklerini açıkladı. LGBTİ+ haklarına dair de konuşan İmamoğlu, "Kurum olarak her vatandaşın yanında olduğumuz gibi LGBTİ+’ların da yanındayız" dedi.
“İstanbul Sözleşmesi’ne bağlı kalacağımızı, Sözleşme’nin hükümlerinin takipçisi olacağımızı bütün İstanbul halkına ve Türkiye’ye duyuyorum. Sözleşme’nin en üst seviyede destekçisi olacağımızı anbean ne yapacağımız konusunda birlikte çalışma konusunda cesaretli olacağımızı taahhüt ediyorum."
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 80’den fazla kadın örgütü temsilcisi ve kadın gazeteci ile bir araya geldiği toplantıda bu sözü verdi.
Ses Eşitlik ve Dayanışma Derneği’nin düzenlediği toplantıda İmamoğlu, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesi konusunda görüşlerini paylaştı. “İstanbul Sözleşmesi’ni savunacağız” cümlesi ile konuşmasına başlayan İmamoğlu, Kanal İstanbul’a karşı mücadele edecekleri yönündeki kararlılık cümleleriyle söyleşisine sonlandırdı.
"Toplumsal cinsiyet eşitliğini hep birlikte vermeliyiz"
İmamoğlu’nun kadın örgütlerinin sorularıyla gelişen söyleşisinden yansıyanlar şöyle:
Kadınların her alanda mücadeleci olduğunu görüyoruz. Toplumsal cinsiyet alanında kadınlar liderlik ediyor. Ne yazık ki ülkemizde kadınlar toplumsal cinsiyet eşitliği adına yoğun bir mücadele vermek zorunda.
Bu mücadeleyi hep birlikte vermek zorundayız. Bunu başaramasak çağdaş bir toplum olamayız. Eşit bir toplumda yaşamak hepimizin arzusu. Cumhuriyetle birlikte bu anlamda önemli başlangıç yaptık ancak sonradan atılamayan adımlar toplumun yeterince eğitim alamaması kadına bakış açısında bir takım sorunları derinleştirdi. İnanıyorum ki günün sonunda hep birlikte kazanacağız.
İstanbul Sözleşmesi
Türkiye şu anlamda kritik bir sorun yaşıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek gibi son yılların en kötü en itibar düşürücü kararlarından birini aldı. Sözleşme’den geri tutulan her hükmü toplumun mutlak sağlama konusunda sözleşmenin içeriğini hayata geçirme konusunda adım atacağımızdan hiçbir vatandaşımızın şüphesi olması.
Cinsiyet eşitliği konusunda eylem planımız var
Özellikle sosyal hayata kadınların katılması bu kentte Sözleşme’nin maddelerini hayata geçireceğiz. Cinsiyet eşitliği konusunda hangi adımları atmalıyız konusunda sıkı bir eylem bir planımız olduğunu belirtmek isteriz.
Örneğin kadın istihdamı konusu bizim için çok kıymetli. Gerçekten ekonomide bir gelişmeyi konuşacaksak en önemli halletmemiz gereken sorun kadının üretime katılmasıdır. Bu konuda çok geride olduğumuzu kabul etmeliyiz.
Kadın istihdamı konusunda örnek olmak istiyoruz. İBB’de kadın yönetici sayısını 3 katına çıkardık. Henüz arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamadık ama bizden önceki dönemim üç katına çıkardık.
Anne kart uygulaması
Kadın istihdamı konusunda ilan yaparak eşitsizliği girmekle ilgili örnek adımlar atıyoruz. Hiç kadın çalışanın olmadığı bazı birimlerde kadın çalışan teşviki yapıyoruz. İtfaiyeden otobüs şoförlüğüne kadar kadın kotası uyguluyoruz ve bu konuda örnek bir kamu yönetimi olmak istiyoruz.
Süreci zedeliyor eleştirisini kabul etmiyorum. Şu anda maalesef bir eşitlik yok kadın ve erkek arasında. Bu kartla evden çıkamayan kadınlar sosyalleşti sokaklara çıktı.
Bu kart sayesinde cebinde beş kuruşu olmayan kadınlar ulaşım haklarından yararlandı. Bu projenin ben bizzat önericisiyim.
İstanbul Sözleşmesi'nin iptali: Çözüm hükümetin gitmesi
Uluslararası bir sözleşme İstanbul Sözleşmesi. Devletleri bağlayan bir sözleşme yerel yönetimleri taraf olabilir gibi bakışlar olabilir fakat hukuken çok bir karşılığı olmaz.
Biz zaten İstanbul Sözleşmesi’ni desteklediğimizi harfiyen uyacağımızı defalarca dile getirdik. Benim yerel yönetim olarak tamam dememin bir anlamı yok. Çünkü yetkimiz yok. Eğitimde güvenlikte biz değil merkezi yönetim etkili.
Biz tarafız desek de önemli olan merkezi yönetimin tavrıdır. Bunun da çözümü seçimle gitmesidir.
LGBTİ+ hakları
Birimlerimize başvurduklarında tüm yurttaşlarımız gibi hizmet alacaklar, alıyorlar. Özel olarak ben de takip ediyorum. Temelde olaya şöyle bakıyoruz. Bir bizim tespit edebildiklerimiz, ikinci olarak da vatandaşın başvuruları ile ortaya çıkan sorunlar. Üçüncü olarak sivil toplum örgütlerinin önerisi ile yapacağımız çalışmalarımız. Kurum olarak her vatandaşın yanında olduğumuz gibi LGBTİ+’ların da yanındayız.
Kanal İstanbul
Tarihin görebileceği en ağır ihanet projesidir. Daha ağırı yoktur. Telafisi yok. Bu süreci engelleyeceğimizi düşünüyoruz. Umut ediyoruz ki iktidarın buna ne zamanı ne de nefesi yetmeyecek.
Umarım halk hak ettiği cevabı verecektir. Ne yazık ki bu kadar doğala, yeşile, insan yaşamına duyarsız bir yönetim son yıllarda herhalde dünya çok az görmüştür. Umarım bu kanal meselesinde sizi sürekli bilgi sahibi yapacağımız, demokratik bir şekilde süreci işleterek Kanal İstanbul’a engelleyeceğimizi düşünüyorum.
Oraya harcanan bir liranın dahi haram olduğunu biliyorum. Bu konuda kadın günün de yanımızda olmasının çok önemli olduğunu biliyorum. Kol kola olalım omuz omuza olalım.
SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği hakkında
Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'na ulaşmak üzere aktif vatandaşlığı destekleme misyonuyla eşitlik ve dayanışma değerlerini savunan, bu doğrultuda projeler geliştiren bir sivil toplum kuruluşu.
SES, kadının eşitlik mücadelesini dijital medyada sürdürmek üzere SES Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu adlı dijital kadın haber sitesini yayınlıyor.
Dernek halen SES Kadın Mentorluk Yürüyüşü, Şehrin Kadınları ve Kadın SES'i projelerini sürdürüyor.
Operation 1325 hakkında
Operation 1325, Birleşmiş Milletler'in 1325 numaralı kararını uygulamak hedefiyle, kamuoyunu, karar alan liderleri ve sivil toplumu etkileyecek tartışma ve diyalog kanallarını genişletmek amacıyla platformlar oluşturan ve eğitimler veren İsveç merkezli bir sivil toplum kuruluş.
Operation 1325, bu kararla ilgili farkındalık yaratmak ve bu kararın kapasitesini inşa etmek için Türkiye'de aktif olarak çalışmaktadır. Aynı zamanda, barış ve güvenlik ile alakalı her çalışmada, kadınları seslerini duyurmak amacıyla destekleyen Operation 1325, uzun zamandır Türkiye'de çalışması sonucu, Türkiye'de sivil toplum alanında oldukça geniş bir ilişki ağına sahip.
bianet kadın ve LGBTİ+ haberleri editörü (Ekim 2018- Şubat 2025). bianet stajyerlerinden (2000-2001). Cumhuriyet, BirGün, DİHA, Jinha, Jin News, İMC TV için muhabirlik yaptı. Rize'de...
bianet kadın ve LGBTİ+ haberleri editörü (Ekim 2018- Şubat 2025). bianet stajyerlerinden (2000-2001). Cumhuriyet, BirGün, DİHA, Jinha, Jin News, İMC TV için muhabirlik yaptı. Rize'de yerel gazetelerde çalıştı. Sivil Sayfalar, Yeşil Gazete, Journo ve sektör dergileri için yazılar yazdı, haberleri yayınlandı. Hemşin kültür dergisi GOR’un kurucu yazarlarından. Yeşilden Maviye Karadenizden Kadın Portreleri, Sırtında Sepeti, Medya ve Yalanlar isimli kitaplara katkı sundu. Musa Anter Gazetecilik (2011) ve Türkiye Psikiyatri Derneği (2024) en iyi haber ödülü sahibi. Türkiye Gazeteciler Sendikası Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu kurucularından. Sendikanın İstanbul Şubesi yöneticilerinden (2023-2027). İstanbul Üniversitesi Avrupa Birliği ve Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümlerinden mezun. Toplumsal cinsiyet odaklı habercilik ve cinsiyet temelli şiddet haberciliği alanında atölyeler düzenliyor. Şubat 2025'den bu yana kadın haberleri editörü olarak çalışıyor.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, hapishane komisyonu üyelerinden Hatice Onaran’ın hasta mahpuslara destek olmak için cezaevi hesabına para yatırmasının ardından tutuklanmasını kınadı ve serbest bırakılması için çağrıda bulundu.
Hatice Onaran, mahpusların yaşam haklarının korunması ve tedavi ihtiyaçlarının karşılanması için yıllarca yoğun çaba harcamış ve hasta mahpusların yanında insani dayanışma gösterdi.
Hatice Onaran, eski eşi Menderes Leyla da dahil olmak üzere 8 hasta mahpus adına, cüzi bir para yatırarak "Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanuna Muhalefet" suçlamasıyla cezalandırıldı. Onaran, 10 Ekim 2024'ten bu yana Gebze Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutuluyor.
İnsan Hakları Derneği, Hatice Onaran’a verilen cezanın akla, vicdana ve hukuka aykırı olduğunu belirtiyor. Dernek, mahpuslara para yatırmanın suç olmadığı ve bu işlemin cezaevi yönetmelikleriyle düzenlendiği vurguladı. Cezaevlerinde mahpuslara elden para verilmediği, bunun yerine cezaevi idaresi hesabına yatırılan paraların, belirli kurallara göre kullanıldığına dikkat çekildi.
Sağlık durumu endişe veriyor
Hatice Onaran, 60 yaşında, yüzde 79 engelli raporu bulunan ve kolon kanseri tedavisi gören bir hasta mahpustur. Uzun yıllar hasta mahpusların tedavi hakları ve yaşam hakları için mücadele eden Onaran, şimdi kendisi de bu haklardan mahrum bırakılmış durumda.
İnsan Hakları Derneği, Hatice Onaran’ın yalnız olmadığını ve ona yapılan hukuksuz tutumu protesto ederek, her ay olduğu gibi PTT aracılığıyla Onaran’a para göndereceklerini duyurdu. Dernek, Hatice Onaran’ın özgürlüğüne kavuşana kadar dayanışma ve mücadeleye devam edeceklerini belirtti.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi ve hapishane komisyonu, Hatice Onaran’ın serbest bırakılmasını talep ederken, mahpuslarla dayanışmanın suç olmadığını bir kez daha vurguladı.
Fotoğraflar: 617. F Oturması/İstanbul/ Evrim Kepenek/bianet
Bugün, Türkiye'deki hapishanelerdeki politik mahpuslarla dayanışmak amacıyla 18 Mart Politik Mahpuslarla Dayanışma Günü, insan hakları savunucuları tarafından geniş bir katılımla anıldı. Bu özel gün vesilesiyle, hapishanelerde karşılaşılan ayrımcılıklara dikkat çekildi ve özellikle politik mahpusların maruz kaldığı ayrımcı mevzuat ve uygulamalara karşı çözüm çağrısı yapıldı.
"Ayrımcılık son bulmalı"
Söz konusu dayanışma gününde, mahpus haklarının eşitlik temelinde tüm mahpuslara uygulanması gerektiği vurgulandı.
Özellikle kadınlar, LGBTİ+'lar yaşlılar, engelliler ve çocuklar gibi grupların hapishanelerde daha fazla ayrımcılığa maruz kaldığı belirtildi. İnsan Hakları Derneği, hapishanelerdeki eşitsiz uygulamalara ve yaşam hakkı ihlallerine son verilmesi için yetkililere çağrı yaptı.
Politik mahpus sayısının artışı ve adaletin eksikliği
Son yıllarda Türkiye’de sosyal medya paylaşımları ve politik faaliyetlerden dolayı çok sayıda kişinin tutuklandığı ve mahkum olduğu biliniyor.
Yapılan açıklamalara göre, özellikle politik mahpus sayısının giderek arttığı belirtiliyor. 2024 yılı Marmara Bölgesi Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporu'nda yer alan verilere göre, politik mahpusların karşılaştığı ayrımcı uygulamaların hapishane yaşamını zorlaştırdığı vurgulandı.
Hukuki ilkeler ve temel haklar vurgulandı
İHD açıklamasında, "Ceza İnfaz Kanunu" ve "Anayasa" çerçevesinde, mahpusların haklarıyla ilgili yapılan düzenlemelerin evrensel insan hakları ilkelerine aykırı olduğu ifade edildi.
Politik mahpuslara yönelik ağırlaştırılmış tecrit koşullarının, yaşam hakkı ve insan onuruna zarar verdiği dile getirildi. Ayrıca, hükümetin ve ilgili kurumların, tüm mahpusların eşit haklara sahip olduğu bir ortam yaratmak için gerekli düzenlemeleri yapması gerektiği belirtildi.
Yetkililere Çağrı: Ayrımcılığa son verilsin
İnsan Hakları Derneği, politik mahpusların karşılaştığı ayrımcılığa ve eşitsizliğe derhal son verilmesi gerektiği çağrısını yineledi.
18 Mart Politik Mahpuslarla Dayanışma Günü, hak ihlallerine karşı seslerini duyurmak isteyen mahpusların ve destekçilerinin birleştiği bir gün olarak, adaletin ve eşitliğin sağlanması için hepimizin önemli.
*2024 yılı Marmara Bölgesi Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporu’muza yansıyan verilere göre, hapishanelerde hem mahpus sayısı hem de sorunlar artarak devam etti. 289 infazda eşitlik ilkesi ihlali tespit edilmiş olmakla birlikte, diğer başlıklarda yaşanan sorunlar, İnfazda eşitlik ilkesini politik mahpuslar aleyhine bozan düzenleme ve uygulamaların mahpusların yaşamının her alanında söz konusu olduğunu gösteriyor.