Haberin İngilizcesi için tıklayın
10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu, Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu kararına karşı bugün Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunduklarını açıkladı.
Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu, iki soruşturma savcısı Ramazan Dinç ve Tekin Küçük hakkındaki şikayet dosyasının işlemden kaldırılmasına karar vermişti.
Yargıtay iddiaları “soyut içerikli” buldu
Avukatlar, savcılarla ilgili şikayetlerine dair şu bilgilendirmeyi yaptı:
“10 Ekim Ankara Katliamı soruşturması savcılarının, katliamın aydınlatılmasına olanak sağlayacak delilleri gizlediği, 9 klasörden oluşan soruşturma evrakının 16 Ekim 2019 tarihinde, katliamın üzerinden 4 yıl, ilk davanın hükme bağlanması üzerinden ise 14 ay geçtikten sonra, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesine teslim edilmesiyle açığa çıkmıştı.
“Bu durumu devam eden yargılamada dile getirmiş, delilleri gizleyerek suç işleyen üç soruşturma savcısı Ramazan Dinç, Tekin Küçük ve Derda Gökmen hakkında 13 Mayıs 2020 tarihinde HSK’ya şikayette bulunmuştuk.
“Ramazan Dinç ve Tekin Küçük hakkındaki şikayet, görevlerine Yargıtay’da devam etmeleri nedeniyle HSK tarafından Yargıtay 1. Başkanlar Kuruluna gönderildi.
“Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu, 25 Ekim 2021 tarihli kararıyla, savcılar Ramazan Dinç ve Tekin Küçük hakkındaki şikayetin “yakınmanın konusu, yargı yetkisinin kullanılmasından kaynaklanan bir konuya ilişkin ve iddialar soyut içerikli olduğundan dosyanın işlemden kaldırılmasına” karar verdi. Savcı Derda Gökmen hakkındaki şikayet süreci hala Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) önünde.”
“Savcının dosya “gizlemek” gibi bir yargı yetkisi yok”
10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu, Yargıtay 1. Daire üyelerinin şikayetlerinin konusunu anlamamış olmalarının mümkün olmadığını ifade etti:
“Şikayet, dosyaya giren delillerin savcılık tarafından nasıl değerlendirildiğine ilişkin değildir. Şikayet, soruşturma tamamlanırken toplanan deliller arasında yer verilen soruşturma evrakının fiziken bulunamamasına ilişkin de değildir. Şikayet, 9 klasörden oluşan soruşturma evrakına, toplanan deliller arasında hiç yer verilmemesine ilişkindir. Hiçbir savcının dosya “gizlemek” gibi bir yargı yetkisi bulunmamaktadır.
“Üç soruşturma savcısının, 100 kişinin öldürüldüğü bir katliama ilişkin soruşturma evrakından, en hafif değerlendirme ile 4 yıl süreyle haberdar olmaması, yine en hafif değerlendirme ile görevi kötüye kullanma suçu kapsamındadır. Şikayetimiz yoruma veya değerlendirmeye dayanmamaktadır. 9 klasör evrakın 4 yıl süreyle gizlenmesi gayet somut bir iddiadır.”
Gizlenen dosyalarda ne vardı? |
Şikayet konusu olan 9 klasörlük soruşturma evrakı, soruşturmanın başlangıç dönemine ilişkin evraklardan oluşuyor. Avukatların açıklamasına göre, evraklarda şu bilgiler bulunuyordu: 10 Ekim Ankara Katliamı Gaziantep IŞİD hücresi tarafından örgütlenmiş, iki intihar bombacısı 9 Ekim 2015 gecesi karayolu ile Ankara'ya yola çıkmış, intihar bombacılarını taşıyan aracı Halil İbrahim Durgun kullanmış, araca Yakub Şahin eskortluk etmişti. İntihar bombacılarının Ankara'ya ulaşmasında en önemli sanıklardan biri Yakub Şahin’dir. Bahis konusu 9 adet “kayıp klasörde” intihar bombacılarının aracına eskortluk yapan sanık Yakub Şahin ve örgütün nakliyecisi olan sanık Hüseyin Tunç ile ilgili soruşturma evrakı yer alıyordu. Bu evrakta, Yakub Şahin ve Hüseyin Tunç'un katliamdan 10 gün önce, 30 Eylül 2015 tarihinde, Nizip'te 2 ton gübre satın almak istedikleri, gübrenin artan terör eylemlerinde kullanılabileceğinden şüphelenen satıcının kimlik soruması üzerine alamadan ayrıldıkları ve gübre satıcısının şikayeti üzerine haklarında soruşturma başlatıldığı anlaşılıyor. Soruşturma kapsamında Hüseyin Tunç ve Yakup Şahin’in kimlikleri tespit edilmiştir. 2 Ekim 2015 tarihinde dosya kapsamında Gaziantep Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Büro Amirliğine ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne yazılar yazılmış ancak Gaziantep Emniyeti tarafından hiçbir işlem yapılmamıştır. “Terör eylemi yapabileceği” bir gübre satıcısı tarafından değerlendirilen Yakup Şahin ve Hüseyin Tunç katliamdan 10 gün önce emniyet tarafından tespit edilmiş olmasına rağmen 10 Ekim Ankara Katliamında etkin rol alabilmiştir. Bu soruşturmanın akıbeti belli bile değildir. Soruşturma savcıları katliamın aydınlatılmasına olanak sağlayacak bilgileri değerlendirmediği gibi, bu soruşturmanın ilerletilmesi ile ilgili de herhangi bir işlem yapmamıştır. Bu dosyalara müştekilerin soruşturma sürecinde erişmesi soruşturma kapsamında alınan kısıtlılık kararının müştekilere ve müşteki vekillerine yönelik uygulanmasıyla engellenmiştir: Müştekilerin soruşturmaya etkili katılma, delilleri inceleme, toplanmasını veya yok olmasını engelleme hakkı, soruşturma savcılarının talebiyle 11 Ekim 2015 tarihinde alınan kısıtlılık kararıyla engellenmiştir. Kısıtlılık kararın gerekçesi evraklara erişmenin “soruşturma amacını tehlikeye düşürecek” olmasıdır. Kısıtlı yürütülen soruşturma süresince evraklar savcılarca gizlenmiş, soruşturma amacı savcılarca tehlikeye düşürülmüştür. |
(AS)