“Bugün biz kemiklerimizin davasını yapıyoruz. Bir damla kanımız kalıncaya kadar da kemiklerimizin davasını yapacağız.”
Davut Altınkaynak’ın annesi Hayat Altınkaynak, askıya asılmış haldeki oğlunu en son işkencede gördüğünü, kendinden su istediğini, oğlunun kemiklerini bulana kadar aramaktan vazgeçmeyeceğini anlattı.
Mardin, Dargeçit’te sekiz kişiyle birlikte gözaltında kaybedilen 13 yaşındaki Davut Altınkaynak ile 16 yaşındaki Nedim Akyön’ün kemiklerinin onlara ait olduğu Adli Tıp Kurumunca iki gün önce tespit edildi.
TIKLAYIN - GÖZALTINDA KAYBEDİLEN İKİ ÇOCUĞUN KEMİKLERİ 21 YIL SONRA BULUNDU
Ailesi, 1995’te öldürülmelerinden 21 yıl sonra cenazelerini defnedebilecek.
“Oğlumu bir daha göremedim”
Hayat Altınkaynak, bir yıl önce çekilen videoda Hafıza Merkezine, o gün olanları ve o günden beri yaşadıklarını anlattı:
“Kerboran’da (Dargeçit) yaşıyorduk.
Bir sabah askerler evimize baskın yaptı. Evimize baskın yaptılar. Evde böyle beş altı kişiydik. İçeriye girdiler ve tüm eşyalarımızı alt üst ettiler."
"Kırkım çıkmamıştı"
"Allah küçük oğlumu vereli henüz 15 gün olmuştu, kırkım çıkmamıştı. Evimize baskın yaptılar, beni dövdüler.
Akşam yine evimize baskın yapıldı. Beni alıp götürdüler. Panzerin içine koydular. Bir korucu bir tarafımda durdu bir korucu diğer tarafımda durdu. Beni panzere koydular ve götürdüler.
Oğlumu da yatağının içinden çıkardılar. Onu da karakola götürdüler. 3-4 gün beni de tuttular. O da benim yanımdaydı."
"Dövdüler, düştüm"
"Başı benim dizimin üstündeydi, gözlerini bağlamışlardı, bodrumda birlikteydik. Üçüncü gün beni kapının önüne götürdüler.
Oğlumu da orada (askıya) astılar. Bana oğlunu görüyor musun, dediler. Zaten onu öldürmüşsünüz, dedim.
Beni dövdüler, dövdüklerinde düştüm. Diğerlerinin yüzünün duvara dönük olduğunu gördüm. Oğlumu asılmış bir şekilde gördüm."
"Ona su veremedim"
"Bana anne susadım, dedi. Ben ona su veremedim, bırakmadılar.
Onu öyle asılmış şekilde gördüm, bir daha göremedim. Oğlumu bir daha göremedim…
Eve geleceğini söylediler. Nerede, dedim. Git, o gelecek, dediler. Artık bir daha bulamadık."
"Ne yapmışlardı?"
"Okula giden bir insandı. Gelip evin içinden çıkarıp götürdüler. Ne yapmışlardı? Gelip yedi insanımızı birlikte alıp götürdüler. Tümünü de evlerinden çıkardılar. Yedi insanımızı da evlerinden götürdüler. Bunlar ne yapmıştı? Savaşmışlar mıydı, ne yapmışlardı?
İki üç defa kaynanam gitti, eşim gitti, dayılarımın çocukları gitti, amca çocuklarımız gitti. Nerede diye sorduklarında bıraktık diyorlardı. Öldürmüşlerdi ama bıraktık diyorlardı."
"Kuyuya atmışlar..."
"Onu ve arkadaşlarını kuyuya atmışlar. Üzerlerine taş koymuşlardı. Amca çocuklarımın kemiklerini küçük parçalar halinde topladık. Bunlarınkine ise ne oldu bilmiyoruz.
Oğlum kaybedildikten sonra kimse bize gelmeye cesaret edemedi. Bizi de kaybederler, götürürler diyorlardı herhalde. Yanlarına gidiyorduk, bizimle konuşmaya dahi cesaret edemiyorlardı."
"İşkence yaptılar, kaçıp gittiler"
"Bir kardeşime ve babama da işkence yapılmıştı. Onlara işkenceler yapılıyordu, onlar da kaçtılar. Onların yüreklerini yaktılar, yapmadıkları bir şey bırakmadılar. Şimdi artık kimse yok onların köyünde, tek iki ev var onlar da, benim babamlar da tümü buradan kaçıp gitti.
Herkes biliyor ki korucular ve askerler onu (Davut) götürdü. Korucuların kendileri de benimle birlikteydi karakola giderken. Herkes de onun karakola götürüldüğünü biliyor."
"Kemiklerini dahi göremedim"
"Onun kemiklerini dahi göremedim. Allahıma ona ne yaptılarsa da bilmiyoruz. İşte kimilerininkini kuyulardan çıkardılar, onunki bulunamadı da.
Ona ne yaptılarsa bilmiyoruz. Allahıma 20 yıl geçti aradan, onun kemiklerini de görmedik. Gitmediğimiz yer de kalmadı, hepsi boş.
Şimdi de Naif (sanıklardan Naif Çelik) gibiler, ne yaptıysak devlet için yaptık, diyorlar. Her şeyi devlet için yaptık diyorlar…
Bugün biz kemiklerimizin davasını yapıyoruz. Bir damla kanımız kalıncaya kadar da kemiklerimizin davasını yapacağız. Kemiklerimizi buluncaya kadar da içimiz rahatlamaz.” (AS)
* Gözaltında kaybedilenlerle ilgili açılan davaya, soruşturma sürecine ve duruşmalarda yaşananlara buradan ulaşabilirsiniz.