Haberin İngilizcesi için tıklayın
Boğaziçi Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), Ankara Üniversitesi ve Ege Üniversitesi'nin de arasında yer aldığı 13 farklı üniversiteden 39 akademisyen temmuz ayında "Türkiye'deki Yükseköğretim Alanının Yeniden Yapılandırılması" üzerine yaptıkları çalıştayın sonuç raporunu basın toplantısıyla açıkladı.
Ortaköy'de yapılan toplantıya birçok üniversiteden akademisyen katıldı.
Rapora ilişkin konuşan Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Üstün Ergüder, 1981 yılında darbe sonrası kurulan Yükseköğretim Kurulu'na (YÖK) değinerek konuşmasına başladı.
Ergüder, 1992-2000 yıllarında Boğaziçi'nde rektörlük yaptığını ve birçok kez YÖK kuruluşuna ilişkin açıklamalar yapıp raporlar hazırladıklarını fakat sonuç alamadıklarını söyledi.
"YÖK üniversitelere daha çok hakim oldu"
Üniversitelerin, 1990 ile 2000 arasında çok daha iyi olduğunu vurgulayan Ergüder, şöyle devam etti: "1992'de bir isyan oldu üniversiteler kendi rektörlerini seçmeye başladı. Bu sayade üniversitelerdeki akademik performansı ve özerklik arttı fakat son yıllarda YÖK üniversitelere çok daha hakim oldu ve akademik özerklik giderek azaldı.
"Hazırlanan rapor tam da gittikçe kaybolan akademik özerklik ve üniversitelerin niteliğinin düşüşünü önleme amacı taşıyor. Bir diğer özelliği de birçok üniversiteden akademisyen tarafından hazırlandı ve bugün üniversitelerin içinde olduğu durumunu çok iyi yansıtıyor.
"Umuyoruz ki, bu rapor bir şeylerin değişimine katkı sağlar. Tabi hazırladığımız raporların etkisi hemen gerçekleşmez, siyasi atmosferin değişmesi de gerekir, bir değişim olduğunda değişir raporların kıymeti anlaşılır o zaman değişim başlar."
"YÖK'ün kaldırılması bir zorunluluk"
Raporu paylaşan Prof. Dr. Taner Bilgiç, temmuz ayında yaptıkları çalıştayı anlattı ve çalıştay sonucunda üniversitelerin "akademik özgürlük ve üniversite özerkliği temelinde yeniden yapılandırılması" için yeni bir taslak oluşturduklarını söyledi.
Üniversitelerin yeniden yapılandırılması için YÖK'ün kaldırılmasının bir zorunluluk olduğunu belirten Prof. Dr. Bilgiç, "YÖK kalkmalı ve üniversitelerin yeniden yapılandırılması için yeni çerçeve yasa yapılmalı" dedi:
"Türkiye toplam üniversite öğrenci sayısının 8 milyonu geçiyor. Fakat bunun sadece 2 milyonu lisans derecesinde örgün öğretimde yer alıyor. Yani okulda olması gereken lisans öğrenci sayısı 2 milyon, öğrencilerin çok büyük bir kısmı açıköğretimde veya önlisansa kayıtlı. Türkiye'de toplam üniversite sayısı ise; 208, bunların 75'i vakıf 129'u devlet üniversitesi.
"En çok üniversiteli işssiz Türkiye'de"
"2 milyon öğrenciyi bu üniversitelere böldüğümüzde okul başına 2 bin öğrenci düşüyor. Toplam 182 bin akademisyen varlığı düşündüğümüzde akademik kadronun yetmediğini görüyoruz. Aynı zamanda Türkiye öğrenci başına dünyada en az harcama yapan ülke olma özelliğini taşıyor. Her ilde bir üniversitenin var olmasından gururla söz ediliyor ancak Türkiye OECD ülkeleri arasında işsiz üniversite sayısı en yüksek olan ülke."
"Tepeden atamalarla üniversite yönetilmez"
"Üniversitelerin nasıl bir yapısı olmalı" gerektiğini rapor üzerinden anlatan Prof. Dr. Bilgiç, akademik özerkliğe dikkat çekti ve şöyle devam etti:
"Üniversitenin kendi akademik yapılanma, çalışma, standart belirleme, istihdam, yönetim ve akademik tüm etkinliklerine yönelik etkin ve bağımsız şekilde karar verebilmesi gerekir.
"Yani bir üniversite fakülte kuracaksa kendi karar vermeli, hangi dilde eğitim vereceğine yine kendisi karar vermeli. Bunun temeli de liyakattır. Tepeden atamalarla üniversiteyi yönetemezsiniz. Dünyada hiçbir üniversiteye 'size şahane birini bulduk' diyerek rektör gönderilmez.
"Aşağıdan yukarıya kararlar alınmalı"
"Üniversite kendi araştırma alanlarını da kendisi belirler. Ayrıca rektörler aşırı merkeziyetçi olmamalı ve yetkilerini paylaşmalı. Rektörün ve diğer üst yöneticilerin aşırı merkeziyetçi yetkilerini sınırlayacak şekilde, yetkilerin çeşitli kurul ve komisyonlarla paylaşılması, aşağıdan yukarıya ve yatay karar alma mekanizmalarının kurulması gerekir.
"Rektör yetkilerini paylaşmazsa ve hiçbir denetleme olmadığı takdirde bir diktatör çıkıyor karşımıza şu anki durumda böyle ve bu 40 yıldır böyle devam ediyor. Kurul ve komisyonların, yönetimin kararlarını ve işleyişini denetleyebilmesi ve hesap sorabilmesinin mekanizmaları oluşturulmalıdır."
Prof. Bilgiç, son olarak raporun 5 Aralık'ta CHP, İYİ Parti , Saaddet Partisi, DEVA, Gelecek Partisi ve Zafer Partisi'nin içinde yer aldığı 6'lı Masa'ya sunulduğu ve diğer partilerle de görüşmeyi sürdüreceklerini söyledi.
"Kanun yapıcılara yol göstermek"
Soru-cevap kısmınının ardından bianet'e raporu değerlendiren Prof. Bilgiç, şöyle konuştu: "Türkiye'deki mevcut durumunun ne olursa olsun değişeceğini düşünüyoruz ve üniversitelerdeki durumda beraberinde değişecek diye umuyoruz. Bu nedenle kanun yapıcılara yoıl göstermesi amacıyla hazırladık.
"Üniversitelerde bir sorun var, bu sorun çözmek için biz akademisyenler 'biz ancak bu koşullar sağlanırsa üniversite olabiliriz ve öğrencilere katkı sağlayabiliriz' diyoruz. Bu koşulların sağlanması üniversiteleri, akademisyenleri ve özğrencileri bir noktaya taşıyacak."
(RT)