* Fotoğraf: Pixabay
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi’nin (TEİAŞ) verilerine göre, Türkiye’nin brüt elektrik üretimi 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 8 oranında arttı.
Geçen yıl üretilen 331 milyar kilovatsaati bulan elektriğin yüzde 32,71’lik kısmı doğalgaz çevrim santrallerinden, yüzde 31,43’ü ise kömürlü termik santrallardan sağlandı. Böylece elektrik üretiminde fosil yakıtla (petrol, kömür ve doğalgaz) çalışan santrallerin payı yüzde 64’ün üzerine çıktı.
2020 yılında bu oran yüzde 58’di.
Kuraklık en çok HES’leri etkiledi
Türkiye’nin neredeyse tüm bölgelerini etkisi altına alan kuraklık en çok hidroelektrik santralleri (HES) etkiledi. 2020’de Türkiye’nin ürettiği elektriğin yüzde 25’ini karşılayan HES’ler bu yıl üretimin yüzde 17’sine yakınını karşılayabildi.
Kömürle üretim
Kömüre dayanıklı elektrik üretimde ise ithal kömürle çalışan santrallerin payı düşerken, yerli linyit kömürüyle çalışan santrallerin üretimi arttı. Buna rağmen kömürlü termik santralların elektrik üretimindeki payı 3 puan gerileyerek yüzde 31,4’e geldi.
TIKLAYIN - Kirleten öderse Türkiye 2030'da kömürden çıkabilir
Güneş ve rüzgarın payı arttı
Güneş, rüzgar ve jeotermal enerji kaynaklı elektrik üretimi ise bir yıl öncesine göre yaklaşık 10 milyar kilovatsaat artarak toplam üretimde yüzde 16,6’lık paya ulaştı. Hidroelektrik dahil yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payı ise 2020’deki yüzde 40 seviyesinden yüzde 33’e geriledi.
Gürbüz: Net sıfır için yeterli değil
2021 yılı verilerini değerlendiren Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz, Türkiye’nin güneş ve rüzgardan ürettiği elektrik miktarının artmasının olumlu olduğunu ancak “net sıfır emisyon” gibi iddialı hedeflere ulaşmak için başta kömür olmak üzere fosil yakıtların elektrik üretiminden büyük ölçüde çıkarılması gerektiğini söyledi:
TIKLAYIN - Türkiye net sıfır hedefi için emisyonlarını yüzde 80 azaltmalı
“İthal kömürdeki gerilemede artan kömür fiyatlarının etkisi olduğu tahmin ediliyor. Doğalgazdaki artış ise endişe verici. Türkiye’nin rüzgar ve güneş potansiyeli çok yüksek ancak yenilenebilir enerji kaynakları birbirlerini destekleyecek şekilde sisteme entegre edilmeli. Yüzde 100 yenilenebilir enerjiyle ihtiyacın karşılanması için günlük politikalara değil uzun vadeli plan ve hedeflere ihtiyacımız var.”
- NET SIFIR EMİSYON: İnsan faaliyeti nedeniyle atmosfere salınan karbondioksit, metan, azot gibi gazların miktarının yeryüzü tarafından doğal olarak emilen sera gazı miktarıyla dengelenmesi ve karbon nötr olması anlamına geliyor.
Dünyadaki durum da iç açıcı değil
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) 2021’deki elektrik üretimine ilişkin verileri içeren Aralık 2021 tarihli raporuna göre, Covid-19 pandemisi sonrası hızlı ekonomik toparlanma, küresel kömürlü elektrik üretimini bu yıl rekor seviyeye ve toplam kömür talebini 2022’ye kadar tüm zamanların en yüksek potansiyeline ulaştırdı.
Rapora göre, kömürlü termik santrallerden üretilen elektrik miktarı, fosil yakıt talebindeki artıştan sonra bu yıl yüzde 9 arttı. IEA raporuna göre, dünya çapında rekor fiyatlara neden olan küresel gaz arzı daralması da kömür talebini yeniden canlandırmaya yardımcı oldu.
Ajans, çimento ve çelik üretimi de dahil olmak üzere küresel kömür talebinin bu yıl genel olarak yüzde 6 arttığını tespit etti.
IEA raporuna göre, kömür talebindeki artışın ekonomik büyüme ve hava şartlarına bağlı olarak 2022’de tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşacağı hesaplanıyor.
Fosil yakıtlar ve iklim kriziParis Anlaşması hedeflerini karşılamak ve küresel ısıtmayı 1,5°C ile sınırlandırabilmek için, ülkelerin kolektif bir şekilde on yıl içinde fosil yakıt üretimini (kömür- yüzde 11, petrol- yüzde 4, doğalgaz-yüzde 3) küresel ölçekte yıllık yüzde 6 azaltması gerekiyor. Ancak, 57 ülke ve AB'nin iklim değişikliği konusundaki performanslarını değerlendiren İklim Değişikliği Performans Endeksi 2021'e göre, ülkelerin hiçbiri, Paris Anlaşması hedefleriyle uyumlu bir yol izlemiyor. Yine BM Çevre Programı ile IISD, Denizaşırı Kalkınma Enstitüsü, İklim Analitiği ve CICERO gibi diğer büyük araştırmacılar tarafından hazırlanan “Üretim Açığı Raporu”nun 2020 verilerine göre de dünyadaki toplam fosil yakıt üretimi küresel ısınmayı 1,5°C sınırının altında tutmak için gereken seviyeye yakın değil. Suudi Arabistan, Rusya ve ABD gibi önde gelen ihracatçıların üretimi daha da hızlı bir şekilde azaltması gerek. Ancak bunun yerine ülkeler, fosil yakıt üretiminde yıllık yüzde 2'lik bir artışa doğru ilerliyor. Öte yandan, Leeds Üniversitesi'nde gerçekleştirilen bir çalışmaya göre, emisyon azaltımının hızla ve keskin şekilde gerçekleştirildiği senaryo, fosil yakıtlara bağımlı olan ve "ortalama" olarak değerlendirilebilecek gelecek senaryosuyla kıyaslandığında, yaşanan ısınma seviyesinden daha fazlasını yaşama riskini 13 kat azaltıyor. Fosil yakıtların yoğun şekilde sürdüğü gelecek senaryosu ise, önümüzdeki 20 yıl içerisinde sıcaklıkların 1 ila 1,5°C artabileceğini gösteriyor. Bu durum, Paris Anlaşması’nda belirlenen sıcaklık artışı sınırlandırmasının 2050 yılından çok önce aşılması anlamına geliyor. |
(TP)