Hemen aşağıda bir olay hakkındaki iki ayrı haber var.
Olay “bildik” canım, her gün duyup okuduğumuz cinsten; “Polis, içinde bir milletvekilinin de olduğu grubu taradı”. Olay yeri de bildik, 37 gündür sokağa çıkılamayan Cizre.
İlk haber imc TV’nin. Haber şöyle:
“Şırnak’ın Cizre İlçesi’nde abluka ve çatışmaların 38. gününde, cenaze ve yaralıları almak için Cudi Mahallesi’ne giden HDP Milletvekili Faysal Sarıyıldız’ın da olduğu heyete ateş açıldı. imc TV kameramanı Refik Tekin’in de aralarında bulunduğu siviller yaralandı. Sarıyıldız, yaralılar ile refakatçi gidenlerin hastaneye götürülmeden önce kent Merkezinde Murat Akançay Karakolu’nda yarım saat tutulduğunu ve darp edildiğini belirtti.”
imc TV’nin başka bir haberine göre, bahsi geçen yaralılardan ikisi yaşamını yitirdi. Olay hakkında yapılan başka haberler de var televizyonun sitesinde ancak olayın özeti yukarıdaki gibi.
İkinci haber Sabah gazetesinin. Haberi şöyle görmüş:
"TSK ve emniyet unsurlarının müşterek harekâtında güvenlik güçleri teröristlerle sık sık sıcak temasa giriyor. Bu kapsamda teröristlerin yoğun olarak bulunduğu Cudi Mahallesi'nde bir grup teröristle güvenlik güçleri arasında çatışma çıktı. Çatışmada üç terörist etkisiz hale getirildi, 9 terörist yaralandı. Yaralılar arasında bir televizyon kanalında kameraman olduğu ileri sürülen bir kişinin de yer aldığı belirtildi.”
Sarıyıldız’ı görmemiş
Sabah, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak milletvekili Faysal Sarıyıldız’dan hiç bahsetmiyor. Oysa olay esnasında çekilen görüntülerde Sarıyıldız’ın olay yerine olduğu görülüyor. Bu bir.
Sabah’a göre çatışma çıkmış; “üç terörist etkisiz hale getirilmiş, dokuzu da yaralanmış.” Yani olayda katledilen Cizre Belediyesi Meclis üyesi Abdulhamit Poçal ve Selam Erdoğan “terörist.” Bu iki.
Kameraman da “terörist”
Sabah’a göre Refik Tekin, önce “terörist” (çünkü Tekin de yaralanan dokuz kişi içinde), sonra da “bir televizyon kanalında kameraman olduğu ileri sürülen bir kişi”. Oysa Tekin, ödüllü bir kameraman… Bu üç.
Sabah, Cizre Belediyesi’ne ait cenaze araçları ve ambulanslarla ölü ve yaralıların kaçırılmak istendiğini ve tabutlarda silahların saklandığının tespit edildiğini yazmış.
Tabuttaki silah nasıl tespit edildi?
Yuh artık! Ölü ve yaralılar niçin ve nasıl kaçırılır Allah aşkına? Bu nasıl bir mantıktır, kendimi paralıyorum ama yine anlayamıyorum. Ölüler toprağa verilir, yaralılar da hastaneye götürülür! Bu dört.
Sabah, haberi üzerinde “HDP’li Belediye cenazeleri kaçırmaya çalıştı”, “Teröristin tabutundan bile O çıktı” yazılarıyla bir fotoğrafla servis etmiş. Fotoğrafın bir bölgesi mozaiklenmiş, belli ki kan var o bölgede. Fotoğrafın geri kalanında ben silah falan görmedim. Haberde de silah bulunduğuna dair başka bir dayanak yok: “Terörist cenazelerinin bulunduğu tabuta bölücü terör örgütü üyelerince silah saklandığı tespit edildi.” Haberi pazarladıkları nokta bu ama haberde bu noktayla ilgili bu cümleden başka bir şey yok. Bu beş.
Cenazeyi sürükleyen kimdi?
Sabah, ölü ve yaralıların güvenlik güçlerinin kontrolünde hastaneye götürüldüğünü de “döktürmüş”. Öyleyse Serhat Altun’un cenazesi neden hala sokakta? Diyarbakır’da aileler neden çocuklarının cenazesini almak için açlık grevine girdi? Daha vahimi var: Hacı Lokman Birlik’i arabanın arkasına bağlayıp sürükleyen kimdi? Bu da altı.
Demek ki “yandaş şartlar” altında habercilik böyle yapılıyor.
Yalnız hiç yaratıcı değil Sabah gazetesi, oysa akıllara durgunluk veren haberleri vardı. Mesela Sarıyıldız’ı olayda hiç görmemek yerine, şunu yapmak onların şanına daha çok yakışırdı:
“Bu da oldu: Terör örgütü HDP’li milletvekiline koruma tahsis etti
YDG-H’ın HDP’li Faysal Sarıyıldız’a tahsis ettiği korumalarla, güvenlik güçleri arasında çatışma çıktı.
Çatışmada biri kamera süsü verilmiş RPG 7 kullanan bir terörist olmak üzere, 9 terörist yaralanırken, üçü de öldürüldü. Öldürülen teröristlerden birinin “gece silahlı, gündüz külahlı” türünden, Cizre Belediyesi Meclis üyesi Abdulhamit Poçal olduğu öğrenildi.”
Nasıl? Daha inandırıcı olmaz mıydı Sabah? (BA/NV)