Özellikle aşk ve bunun beraberinde yaşanan sansasyonel boşanmalar, "namus" cinayetleri, öldürme ya da yaralama gibi olaylar sıklıkla kocaman ve çoğunlukla da kan revan içindeki fotoğraflarla üçüncü sayfayı doldurur.
Olayların şiddet boyutu özel bir önemle ön plana çıkarılır. Haberin aktörleri olan ortalama insanlar, toplumun kültürel normlarının dışına çıkmış ancak bu sapkınlıklarının bedelini de ölüm, yarala(n)ma, gözaltı, tutuklanma ve hapis cezası gibi bedellerle ödemektedirler.
İkinci sayfa "elit"e
Ülkemizde gazetelerin ikinci sayfası ise magazin haberlerine ayrılmıştır. Bu haberlere konu olanlar ise haber değerinde "sosyete" ya da "elit" sıfatıyla anılan ekonomik güç çevreleri ya da onların çocuklarını da kapsayan manken, popüler ses sanatçısı, sinema oyuncusu gibi ünlü kişilerden oluşan bir kesimdir.
Türk basında pespayeliğinin dozu gittikçe artan magazin anlayışı gereği ünlü kişiler çoğunlukla özel hayatları özellikle de yaşadıkları aşk ile haberleştirilir. Ancak buradaki aşk üçüncü sayfada sorgulanan, eleştirilen ve hatta derdest edilen aşktan çok farklı değerlendirilir.
Geleneksel ahlakın dışında olduğu için olumsuzlanan, ahlak dışı ilan edilen bir aşk değildir. "Öfkeli baba", "çılgın aşık", "kızgın koca", "kıskanç nişanlı", "aldatılan eş" gibi aktörler tarafından haddi bildirilecek, meşru çerçeve hatırlatılacak bir kurban da zaten yoktur.
Bodrum'da meşru aşk
İkinci sayfada kurulan anlam söylem analizi gibi daha detaylı veriler sağlayan yöntemlerle incelendiğinde hayli çarpıcı verilere ulaşılabilir, bu yazıda naif gözlemlerimizi aktarmakla yetinirsek. Bodrum'da bir yaz aşkı meşrûdur, hatta gidilip aşkın aranması gereken bir yerdir. Evli insanların "aşk kaçamağı" üçüncü sayfada ima edildiği gibi ahlaksızlık değildir aksine yaşamın bir başka güzelliğidir.
Üstelikte ünlü aktör ya da büyük iş adamının kızı/oğlu bu davranışı ile ortalama insan gibi cezalandırılmayı hak etmemektedir. Basının bu ilişkileri ne olumsuzlaması ne de eleştirmesi söz konusu olabilir. Ne de olsa yıldızların yaşamı ihtişamlıdır; onların değerleri üst-değerlerdir yanına yaklaşılmaz.
Türk basınında yan yana duran ikinci ve üçüncü sayfalarda toplumun değişik kesimlerine ilişkin, özellikle aşk söz konusu olduğunda böylesi bir iki yüzlü ahlak, namus ve diğerkamlık anlayışı temsil edilir.
Günde bir iki kurban derdest
Neredeyse her gün basının bu iki yüzlü yaklaşımı nedeniyle bir-iki kurban derdest edilir. İyi bir reyting malzemesi olmadıkları sürece de kendilerini ifade şansı bulamazlar, reyting malzemesi olarak mikrofonların karşısına geçtiklerinde ise kendilerine gazeteciler tarafından ezberletilen sözlerin dışında bir şey ifade edemezler. Yaşamın ağır çarkları gibi basın da onları bir kez daha ezer geçer.
Basın yaklaşık bir yıl önce bir milli atletimizi antrenörü ile aşk yaşadığı için bu çarklar içinde pek çok insan gibi un-ufak etmişti. Basın en fazla antrenörün evli ve yaş olarak da hayli büyük olmasından rahatsızlık duyuyordu.
Milli atlet Çankırılı mütevazı bir ailedendi yani pahalı avukatlarla baş ağrıtamazdı, tam üçüncü sayfa mantığına uygun bir malzemeydi. Bir radyo programında cinsel taciz için yemin eden bir köşe yazarı ilgili kişilerin görüşlerine başvurma gereği duymadan "yüce" makamından dilediğince karalama ve hor görme kampanyasına hemen katılmıştı.
Zorbalıkla hatırlatılan
Yasaların yetişkin insan olarak kabul ettiği atletimiz onun nezdinde yetişkin olmayı başaramamıştı; ona göre "kafası karışıktı", antrenör ise cinsel istismar yapmaktaydı. Basın tarafından yetişkin insanların öznel yaşamlarına ilişkin olarak alabilecekleri kararların pek de bir önemi yoktu, ne de olsa gazeteciler onlar adına karar veriyor, genel ahlakın çerçevesini çiziyordu.
Geçen yıl basın tarafından meşru sınırlar olanca zorbalıkla hatırlatılan Süreyya Ayhan'ın göz ardı edilemeyecek Avrupa şampiyonluğu kendisini manşetlere taşıdı.
Geçen yılın "kötü kız"ının sıfatları değişmiş "rüzgarın kızı", "altın kız", "tarih yazan uçan kız" ve "aslan kızımız" oluvermişti. Böylelikle, Ayhan'da profesyonel yaşamında gösterdiği büyük başarıyla basını ezmişti.
Herkesin özel yaşamına saygı
Tabi basının ikiyüzlü ahlak anlayışını bir milli atlete yapılan haksızlıklardan hareketle dile getirmeye çalışan bu yazımızda standart bir ahlak anlayışı olsun ve tüm kesimlerin özel yaşamı bu standart değerlere göre yargılansın demek istemiyoruz.
Her kesimden insanın özel yaşamı ve buna ilişkin öznel kararlar saygıyla karşılansın; gereksiz yere insanlar örselenmesin. (İC/NM)
* İncilay Cangöz, Anadolu Üniversitesi, İletişim Fakültesi öğretim üyesidir.