Osmanlı tütünle 17.yy. da tanışır....
Osmanlı ise tütünle 17. yüzyılın başlarında tanıştı. Avrupa ticaret gemileriyle Osmanlı topraklarına taşınan tütün, iklimin de uygun olması nedeniyle kısa sürede yaygınlık kazandı.
Merkezi otorite (Osmanlı) tütünü keyif vericiliği ve alışkanlık yaratması yüzünden sakıncalı görüp yasaklasa da, engelleyemedi. Alınan tüm sert tedbirlere karşın, engellenmesi bir yana, tüketimi her geçen gün arttı.
Üretimini ve kullanımını yasaklamayı başaramayan Osmanlı yasaktan vazgeçerek vergilendirmesi yolunu seçti, bu sayede önemli bir gelire de kavuştu. Tütün böylece İmparatorluğun en önemli tarım ürünleri arasında yerini aldı.
Tekel kuruluyor...
Osmanlı Tekel'i 1841'de kurdu. Bu sırada Batı, bilimsel-teknolojik gelişmeler ile sanayi devrimlerini hızla geliştirmeye başlamıştı. Sanayi devrimini hızla tamamlayan ülkelerde hammadde ihtiyaçları ortaya çıkmış, ürettikleri mallara pazar bulma sorunu baş göstermişti.
Bu dönemlerde Osmanlı devleti, geleneksel ekonomik yapısını korumuş bir tarım ülkesi görünümündeydi. Tekel de hızla gelişerek, güçleniyordu.
20. yüzyıl başlarında ise Osmanlı İmparatorluğu çökme sürecine girdi. Batılı finans çevrelerinden aldığı borçları ödeyemez duruma düşünce Devlet, Batılı devletlerin mali kontrolü altına girdi, gelirlerini kiraya vermek zorunda kaldı.
Duyun-u Umumiye İdaresi'nin ortaya çıkış koşulları da böylece oluştu. 1881 yılında Avrupalı alacaklıların alacaklarının geri ödenmesini denetlemek için Duyun-u Umumiye İdaresini kuruldu.
İyi bir gelir kaynağı olan tütüne Avrupalılar özel önem gösterdiler. Yapılan görüşmeler sonrasında Düyun İdaresi, tütün ekiminden doğrudan doğruya pay almakla yetinmedi, tütün tarımını düzenleyip vergilendirmek için yeni bir şirketin kurulmasına karar verdi.
Ve Reji...
Batılılar alacaklarını Düyun-u Umumiye İdaresi ile garanti altına aldıktan sonra Tütün tarımını düzenleyip vergilendirmek için yeni bir şirketin kurulması kararını Osmanlı'ya aldırttılar.
Osmanlı Devleti, Duyun İdaresi ve üç banka gurubu arasındaki görüşmeler sonucunda 27 Mayıs 1883 tarihli sözleşmeyle kısa adı REJİ (Societe de la Regie cointerese des de I'empire ottoman-Memalik-i Şahane Duhanları müşterekü'l Menfaa Reji Şirketi) olan şirket kuruldu.
Böylece Osmanlı devletindeki tütün tarımı ve ticareti, Osmanlı Bankası,Credit Anstalt ve Bleichröder banka gruplarının oluşturduğu REJİ şirketinin kontrolüne geçti.
Reji imtiyazı otuz yıllığına almış olup,14 Nisan 1884'te faaliyete başladı. Şartnamesi 29 madde, içeriği ise şirketin Düyun idaresine olan yükümlülükleri ile tütün tarımını ve ticaretini düzenleyen hükümleri kapsıyordu.
Şartname gereğince, ilk yıldan sonrası için yılda 750 bin liralık sabit pay Duyun İdaresine verilecek, bu pay ve temettü ödendikten sonra, 500 bin liraya kadar olan karların yüzde 30'u hükümete,yüzde 35'i Rejiye, yüzde 35'i Düyun-u Umumiye İdaresi'ne ödenecekti. 1 milyon liraya kadar olan karlarda ise, hükümet payı yüzde 39, Reji payı yüzde 34, Düyun İdaresi'nin payı ise yüzde 29 olacaktı.
Reji İdaresi 1884 yılında tütün imtiyazını alırken, tütünün yurt içinde imalat tekelini de aldı. Bu imtiyaza dayalı olarak, o güne kadar kurulmuş olan 300'e yakın sigara imalathanesini kapattı. İmalathanelerin yerine büyük sigara fabrikaları kurdu. Bu fabrikalar; Anadolu'da Samsun, Adana, İzmir ve Manisa'da, uzak olmasına karşın Suriye ve Filistin Bölgeleri olan, Beyrut, Yafa ve Halep'te de açıldı. Hatta fabrika kurma hakkının olmadığı Mısır'da bile sigara fabrikaları kuruldu.
Üreticinin de tüketicinin de sorunu REJİ...
Ercan Güneş, (1) üreticiler ve tüketiciler ile ilgili şartnamede yer alan hükümleri şöyle anlatıyor:
"Tütün yetiştirmek isteyen üretici her yıl Reji'den izin almak zorunda bırakılıyor, ruhsatname verilmesinde çeşitli zorluklar çıkartılıyordu.
Şirket, üreticiye tahmini ürün bedelinin yarısını faizsiz avans olarak vermesi gerekirken genellikle vermiyordu.
Tütün fiyatı, Reji ile üreticiler arasında belirleniyor, ama Reji'nin sürekli düşük fiyat politikaları yüzünden anlaşmazlıklar çıkıyor ve üreticiler tütünlerini genellikle değerinden çok düşük fiyatlarla Reji'ye satmak zorunda bırakılıyordu.
Üreticilere çıkarılan bir diğer zorluk da, Reji'nin belirlediği süre içerisinde üreticilerin ne kadar tütün ekebileceklerini bildirme zorunluluğuydu. Bu süre çok sınırlı tutuluyordu. Sürenin sonunda yapılan müracaatlar kabul edilmiyor, bu halde üretim yapan üreticilerin tütünlerine Reji el koyuyordu.
Reji şirketi, ihraç edilecekler dışında satın almakla yükümlü olduğu tütünleri üretim aşamasında miktar olarak kaydediyor, teslim esnasında kayıtlarda yapılan tahrifatlarla üreticiler eksik teslim edilmiş pozisyonuna düşürülüyordu. Aradaki fark, ekiciye ödetiliyordu.
Yine şartnameye göre Reji, üreticinin tütünlerini depolamak amacıyla ambar inşa etmekle yükümlüydü. Ekici tütünleri, bu ambarlarda ilk altı ay boyunca ücretsiz depolanıyor, daha sonraki zamanlar için üreticiden belli bir ücret alınıyordu.
Reji bu yükümlülüklerini yerine getirmek konusunda zorluklar çıkarıyor, çoğu yerde ambar inşa etmeyerek üreticileri sıkıntıya sokuyor, ambar inşa ettiği yerlerde ise üreticilerden yüksek ücretler talep ediyordu.
Reji'nin üreticilere yarattığı sıkıntıların yanında, tüketicilerle arasında da çeşitli sorunlar çıkıyordu. Piyasaya sunduğu ürünlerin gramajı eksik oluyor, ürün paketlerinden küflü tütünler çıkıyor, kimi zaman paketlerin içi tamamen boş oluyordu. Tüketicilerin şikayetlerine rağmen bir şey değişmiyordu.
Reji'nin bu uygulamalarına karşı üreticilerin yanıtı kaçakçılık oldu. Yani, üreticiler, tütünlerini yok pahasına alan Reji'ye karşı gelirlerini korumak için kaçakçılığa yöneldi. Zamanla kaçakçılık, Reji'ye karşı en yaygın tepki haline geldi. Kaçakçılık konusunda, devlet memurları, ordu mensupları üreticiler önemli ölçüde birlik halinde oldular.
Kolcular...20 bin ölü...
Tütün gelirlerini alacaklarının karşılığı olarak tahsil eden Reji İdaresi adeta devlet içinde devlet oldu.
Reji şirketinin faaliyete başlaması, Osmanlı tütün tarımında ve bunun yarattığı toplumsal ilişkiler ağında ciddi dönüşümlere neden oldu.
Öncelikle, tütün üreticileri Reji dönemine kadar üretim ve satış sürecinin örgütlenmesine ilişkin düzenlemelerde kendi devletiyle karşı karşıyayken, Reji sonrasında devlet tamamen kenara çekildi, üretici yabancı bir sermaye kuruluşu ile baş başa bırakıldı.
Borç erteleme / ödeme anlaşması ile gelen Batılılar, işgalci kimliğe bürünerek tütün gelirlerine el koydular, tahsilatlarını da kurdukları silahlı birimleri (Kolcular) ile gerçekleştirdiler. Gerektiğinde çatışmaya giren bu silahlı güç, Osmanlı döneminde tam 45 yıl halkın kanını emdi ve 20 binden fazla insanı katletti.
30 yıllık imtiyazla yabancıların işlettiği Reji, 1912 yılına kadar sürdü.
Osmanlıya verdiği borca karşılık imtiyaz süresini yeniden uzatan, kârını Osmanlı'dan gizleyen Reji İdaresi, çıkardığı hisse senetlerini Paris Borsası'nda satarak büyük kârlar elde ederken, uyguladığı alım politikasıyla tütün üreticilerini perişan etti. (BB/NK)
(1) Ercan Güneş - Tütün Eksperleri Derneği Bülteni-Yıl, 9-Ekim, Kasım, 2000-s.8-9