33.Uluslarası İstanbul Film Festivalinde gösterilen Trans X İstanbul adlı belgeselin Ortaköy Feriye sinemasındaki gösteriminden sonra bir seyirci yapımda aktif rol alan Ebru K.'ye Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde trans aday gösterilmesini tavsiye etti. Son belediye seçimlerine HDP'den girmesine rağmen böyle bir şeyin aklına şimdiye kadar gelmediğini belirten Ebru, bu teklifi düşünmekte fayda olduğunu söyledi.
Yönetmenliğini Maria Binder'in yaptığı çarpıcı eserin Atlas'ın büyük salonunda yapılan prömiyeri bir şölen havasında kutlanmıştı. Transların hayatlarındaki zorluklar, arkası kesilmeyen cinayetler ve kent dönüşüm faaliyetlerinden nasıl muzdarip oldukları çarpıcı yapımın ana konularını oluşturuyor.
Sinemada İnsan Hakları bölümünde yer alan Trans X İstanbul'un festival kapsamındaki son gösterimi 18 Nisan Cuma günü saat 19:00'da Atlas 3'te gerçekleşecek.
Nefret suçları durdurulmalı
LGBT hakları konusunda aktif olan Almanyalı belgeselci Maria Binder uzun zamandır Türkiye'ye gelip giden ve ülkeyi yakından tanıyan bir sima. Dolayısıyla Ebru ile olan yakınlığı sayesinde de tüm belgesele bir yabancıdan çok, olayları içeriden takip eden birinin gözü hakim.
Feriye'de yapılan gösterim sonrası hazır bulunanların sorularına cevap veren Ebru ve Maria nefret söylemlerinin ve suçlarının bir an önce sona ermesi için caydırıcı gücü olan kanunların yürürlüğe sokulması gerektiğini ifade ettiler. Ebru iyi hal ve benzer uygulamalar yüzünden erkeklerin kadın ve trans bireylere yönelik suçları hukuki yaptırımlardan korkmadan kolaylıkla işlediklerini belirtirken her geçen gün artan cinayetlerle korkunun hayatlarına hakim olduğunu söyledi.
Kentsel dönüşüm yüzünden Tarlabaşı veya Avcılar örneğinde olduğu gibi trans bireylerin şehir dışına atılmak istendiğini, oralarda da nefret cinayetlerine karşı iyice savunmasız hale geldiklerini hatırlattı. Rum ve Ermenilerin Tarlabaşı’nda hala varolabildiği bir dönemde semte taşınan bir trans soylulaştırma projesi yüzünden meydana gelen yıkımdan payını almakta, artık oralara çıkar ilişkileri içinde bulunan belirli kişilerin sahip olduğunu belirtirken hayatının bundan sonraki dönemindeki belirsizliğe dikkat çekiyordu. Ebru ise her fırsatta, yaşamları ölümle burun buruna geçtiğinden her birinin başına yarın neler gelebileceğini bilemediğini üzüntüyle ifade etti.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de gerekli önlemleri almayan devletin ve hükümetlerin bu cinayetlerin esas sorumluları olduklarını söyledi. Memleketimizde her vesileyle ortaya çıkan mahalle baskısının ve linç kültürünün translara karşı nasıl zuhur ettiğine de belgeselde ayrıntısıyla şahit oluyoruz, polis şiddeti ise zaten hiç bir zaman eksik olmuyor…
Gezi parkının merdivenlerinde yıllar boyunca çeşitli protestolarda bulunduklarını da belirten Ebru geçen sene Taksim'de yapılan direniş sırasında, gençlerin davalarıyla daha yakından tanışmasının gelecekte aşama kaydedilme ümidini arttırdığından söz etti; akabinde yapılan coşkulu Gökkuşağı yürüyüşünün sansasyonel boyutları da cabası…
Maria belgeseli çekmek için Türkiye'ye yerleşmiş, hatta şu anda 87 yaşında olan annesini de yanına almış. Ebru'yla birbirlerini çok seven annesi Kasımpaşa'da kol kola yürüyüşe çıkıp mahallelinin duruma alışmasına katkıda bulunuyorlarmış.
Ebru yıllarca iletişim halinde oldukları sosyalist veya komünist arkadaşlarla gerçek anlamda temasın Gezi sayesinde sağlandığını da sözlerine ekledi.
Her ne kadar son seçimde LGBT adaylarının görünürlük kazanması sevindirici olsa da bunun yeterli olmadığını belirten Ebru, salt muhalefet için bile olsa örgütlenmeleri gerektiğini ve her fırsatta seslerini duyurmaya devam etmelerinin önemine dikkat çekti.
CHP ve diğer partiler artık ellerini taşın altına sokup bu konuda somut adımlar atmalı diyen Ebru K. militan duruşuyla göz doldurdu.
Şu anda halen aktif olan Tarlabaşı’ndaki trans huzurevinin son zamanlarda Ortadoğu'daki savaş bölgelerinden kaçanları da misafir etmeye başladığını, fakat Batı ülkelerine mülteci olarak başvurup İstanbul'da bir süreliğine bulunan mevzubahis göçmenlerin sayıca artmasıyla sadece mültecilere hizmet verecek bir kurumun zaruriyetinden de bahsetti.
33. İstanbul Festivali sona yaklaşırken Maria ve Ebru'nun sesine kulak kabartmak boynumuzun borcu… (MT/HK)