Fransa, cumhurbaşkanlığı seçimleri kampanyasının tam ortasında 19 Mart 2012 Pazartesi günü Toulouse'da bir Yahudi okuluna yapılan baskın ve dört ölümle sarsıldı. Bu Toulouse'da son 10 gün içinde yaşanan üçüncü saldırıydı.
Toplam ölü sayısı yediye yükselmişti. Bir Guadolup'lu siyah, iki kuzey Afrikalı Müslüman, dört Fransız Yahudi...
Liderler seçim kampanyalarına ara verdiler. Miting ve seçim gezileri iptal edildi. Herkes dilini tuttu, bekleyişe geçti.
Irkçı bir saldırı mı? Yoksa İslamcı bir saldırı mı?
İslamcı (salafist) örgütlerin çalışma tarzına benzemiyordu.
Seçim kampanyasında yer alan yabancı düşmanı, ayrıştırıcı söylemlerin kışkırttığı bir eylem? Sorular ve bulunulan yere göre yanıtlama çabaları iki gün sürdü.
Dün sabah, görgü tanıklarının ifadelerinden yola çıkılarak peşine düşülen bir kişinin Toulouse'da bir apartman dairesinde polis tarafından kuşatıldığı haberi geldi.
Sabah saat üçte görüşmeler yapıldığında adının Muhammed Merah olduğu anlaşıldı. Görüşmeler bir sonuç vermedi. İki polis içerden açılan ateş sonucu yaralandı.
Afganistan'da eğitim gördüğü belirtilen şüphelinin 24 yaşında olduğu bildirildi. Cinayetleri neden işlediğine ilişkin ilk açıklama şöyleydi: Afganistan'daki varlığı nedeniyle Fransa'yı cezalandırmak, Filistin'de öldürülen çocukların intikamını almak.
Bugün 12.30 sularında Merah'ın bulunduğu apartman dairesinden atlayarak öldüğü açıklaması yapıldı. Böylece Fransız polisinin 32 saat süren, dört polisin yaralandığı operasyonu sonlanmış oldu.
Bir yürüyüş
19 Mart akşamı, Yahudi okulunun önünde işlenen cinayetin ardından, bazı Yahudi örgütleri tarafından bir yürüyüş düzenlendi. Gece saat 21'de Cumhuriyet (Republique) meydanından Bastille'e kadar yapılan yürüyüş kolunda, insanları göreve çağıran, tek bir pankart yer aldı: "Fransa'da siyahlar, Yahudiler ve Araplar öldürülüyor".
Kendimi bu pankartın ardında buldum. Yürüyüşe dindar kesimin pek katılmadığını gözlemdim, tabii bunları sadece giyimlerine bakarak söylüyorum.
Bu yürüyüşte gördüklerim, Yahudi topluluğunun harekete geçme reflekslerinin ne kadar güçlü olduğunu düşündürttü bana. Bir de kendi dışındakilere sahip çıkma kapasitelerinin varlığını.
Cenazeler toprağa verildi
Öldürülen üç çocuk ve bir genç kadının cenazeleri dün İsrail'e gönderildi. Kudüs'te bugün toprağa verildi.
Çocuklarının cenazelerini yaşadığın ülkeye gömememek nasıl bir duygu acaba? Türkiye'den gelen göçmelerin büyük çoğunluğu çocuklarının cenazelerini burada toprağa vermeye başlamışken, yüzyıllardır burada yaşayan Yahudiler neden çocuklarının cenazelerini burada toprağa vermiyorlar, veremiyorlar.
Yahudi mezarlarına sık sık yapılan saldırılar düşünülürse, İsrail onlar için tek sığınak haline dönüşüyor herhalde. İsrail'in politikaları ne olursa olsun. (MSŞ/HK)
Ne olmuştu?
Toulouse'da motosikletli bir saldırganın gerçekleştirdiği bildirilen saldırıların ilki 11 Mart'ta* meydana gelmişti. Imad Ibn-Ziaten adlı 30 yaşındaki bir asker, spor salonuna yapılan saldırıda hayatını kaybetmişti. Imad Fas kökenli bir Fransız askeriydi. Diğer saldırı 15 Mart Pazar** günü gerçekleşti. Birliklerinden izinli olarak çıkan üç asker ATM'den para çekerken yine motosikletli biri tarafından taranmış ikisi hayatını kaybetmişti. Son saldırı 19 Mart Pazartesi** günü yaşandı. Çoğunlukla Orta Doğu ve Kuzey Afrika kökenli çocukların okuduğu Yahudi okulu Ozar Hatorah'tı hedef. Sabah sekiz sularında okulun bahçesine motosikletle gelen saldırgan, rastgele ateş açtı. Saldırgan üçü çocuk dört kişiyi öldürdü.
* 11 Mart 2012, Toulouse: Imad Ibn Ziaten (30)
** 15 Mart 2012, Toulouse: Abel Chennouf (25), Mohamed Legouad (24)
*** 19 Mart 2012, Toulouse: Gabriel Sandler (4), Arieh Sandler (5), Jonathan Sandler (30), Myriam Monsenego (7)