Ankara Kızılay’daki bombalı saldırıda 125’i yaralı olmak üzere 34 can katledildi. Rakamlar, yapısı gereği kuru verilerdir. Bir insanın ölümü, bir insanın değil, dünyanın ölümüdür! Çünkü o katledilen can için, artık dünya yok.
Her birimizin bir terör eyleminde katledilme ihtimali bulunur. Çünkü terör eylemi, yapısı gereği hedef gözetmeksizin her yerde, her zaman, her şekilde insan katletmenin bir yöntemidir. Ve terör, katlettikleriyle değil, eyleminin toplumdaki moral etkileriyle ilgilidir.
Rakamlar simgedir, insan ise etiyle kemiğiyle, duygusuyla, aklıyla, yüreğiyle bir varlık. İşte bunun içindir ki, terör eyleminde yakınlarını kaybedenler, ölümün tarifi imkânsız acısı karşısında, dünyada değer olarak görülen birçok şeyin yaşamla boy ölçüşebilecek bir değer ifade etmediğini haykırırlar.
İşte bundandır Ankara katliamında yakınını kaybeden gencin bir kısım siyasi olgular için “Yerin dibine batsın” demesi! Bu gencin yürekleri dağlayan isyanını anlamak da insani olmanın bir ölçüsüdür.
Evet, yerin dibine batsın insanların katline yol açan her türlü siyasal anlayış! İnsanları insanca yaşatmayı amaç edinmeyen her türlü siyasal ve sosyolojik olgu yerin dibine batsın!
Rakamlar kurudur ama yine de birçok durumu ölçülendiren, değerlendiren bir araçtır. Ülkemizin durumunun çok tehlikeli bir gidişe doğru hızla yol aldığının göstergesi olması açısından, son yıllarda artan bombalı terör eylemlerinin bir dökümü verelim.
11 Mayıs 2013 Reyhanlı patlaması 52 ölü 146 yaralı
11 Şubat 2013 Cilvegözü patlaması 13 ölü 26 yaralı
20 Temmuz 2015 Suruç patlaması 34 ölü 100 yaralı
10 Ekim 2015 Ankara Gar patlaması 100 ölü 246 yaralı
12 Ocak 2016 Sultanahmet patlaması 11 ölü 15 yaralı
17 Şubat 2016 Ankara patlaması 28 ölü 61 yaralı
13 Mart 2016 Ankara Kızılay patlaması 34 ölü 125 yaralı
Bu kadar kısa sürede bu kadar çok sayıda ve bu kadar büyük katliamlara yol açan terör eylemleri sonrasında ne oldu ve ne olması gerekirdi?
7 Ocak 2015 tarihinde Fransa’daki Charlie Hebdo saldırısı sonrasında Erdoğan, İslam Konferansında, Fransa devleti için “Siz bunları niye takip etmiyorsunuz. Sizin istihbarat teşkilatınız çalışmıyor mu? Bunları araştırmak ortaya çıkarmak Fransa yönetiminin görevidir” diyor. Çok iyi demiş!
Erdoğan yine 12 Şubat 2015 tarihinde ABD’de üç Müslüman gencin öldürülmesi üzerine Obama’yı kastederek “Biz siyasiler ülkemizde işlenen cinayetlerden sorumluyuz. Tavrımızı ortaya koymak zorundayız. Halk size oylarını verirken benim can güvenliğimi mal güvenliğimi sağlayacaksın diye veriyor” diyor. Çok iyi demiş!
Ele verir talkını kendi yutar salkımı
Fransa ve ABD’ye yerinde eleştirilerde bulunan Erdoğan, Türkiye’de bunca bombalı terör saldırıları olduğunda ne yaptı?
Onlar için söylediklerinin hiçbirine uymadı!
Fransa’ya sizin istihbarat teşkilatınız çalışmıyor mu diyen Erdoğan’a ve AKP hükümetine soruyoruz: Sizin istihbarat teşkilatınız çalışmıyor mu? Bu kadar kısa aralıklarla bu kadar yıkıcı terör eylemlerini neden önleyemediniz? Fransa’da 1 tane, bizde 2013 tarihindeki iki eylemi saymazsak 5 tane! Gerçi bu devletin istihbarat organları, Erdoğan’a ve hükümete ilişkin hakaret konularını takip etmekte pek becerikliler.
Hayır, istihbaratımız güçlü deniliyorsa, o zaman bu kadar bombalı terörist eylemin gerçekleşmesini şüpheli olarak görmek gerekir.
3 Müslüman gencin öldürülmeleri üzerine Obama’ya “Biz siyasiler ülkemizde işlenen cinayetlerden sorumluyuz.” diyen Erdoğan, Cumhurbaşkanı olduğu ülkede yüzlerce insanın katledilmesinin gereği olan sorumluluğu taşıyor mu? Yüzlerce Türkiye vatandaşının sorumluluğu, 3 ABD’li Müslüman vatandaşının sorumluğundan daha mı az?
Neden bir istifa dahi yok?
Başbakan Davutoğlu Kızılay bomba eylemi sonrasında “Bu bir siyasi görüş meselesi değildir, her şeyden önce insanlık meselesidir. 35 canımızın her biri yüreğimizin parçası olan bu insanların, insan olduğu önemli” diye açıklama yaptı.
Bu bir siyasi mesele değil de insanlık meselesiyse, insanlık haysiyeti için olsun neden bir bakan, bir yetkili istifa etmiyor? Bir değil iki değil; bu kadar çok terör eylemi oluyor, hükümetten ve bürokrasiden bir kişi dahi istifa etmiyor.
Velev ki hükümetin, bürokrasinin eksiği yok!
Biliyorum, istifalarla sorun tam olarak çözülmez ama toplumun bağrının bu denli yanması karşısında siyasal etik ve toplumsal ahlak açısından birkaç istifayla yüreklere az da olsa bir su serpilemez miydi? İnsanlara hiç değilse, ‘evet bizler sorumluluğumuzu belki tam olarak yerine getiremedik, durumun vahametinin bilincindeyiz’ deme adına bazı istifalar yapılamaz mıydı?
Yapmadılar!
Çünkü iradelerini teslim ettikleri (ya da iradelerini teslim alan) Erdoğan daha önceden “Arkadaşlar her bu tür olayda hemen istifa mekanizmasını çalıştırma anlayışı doğru bir yaklaşım değildir.” açıklamasını yaptı.
Her terör eylemi sonrasında “Kimse gücümüzü test etmeye kalkmasın” karikatürleşmiş klişesini tekrar eden Başbakan Davutoğlu, bunun siyasi değil, insanlık meselesi olduğunu söylüyor.
Hayır! Bunu tam da bir siyasi mesele olarak gördükleri için kimse istifa etmiyor! Çünkü bir bakanın istifasını dahi, hükümet kanadının bir çözülmesi ya da hükümetin bir zayıflığı olarak görüyorlar.
Bu kadar bombanın patlaması, insanların katledilmeleri zaten bu hükümetin bir zayıflığı değil mi?
İnsanlık meselesiyse gereğini yapmalılar.
Demek ki mesele insanlık değil, siyasi!
Demek ki mesele başkanlık dayatmasının topluma yedirilmesi.
Demek ki mesele toplumun korkuyla, baskıyla teslim alınması.
Aslında mesele, Erdoğan ve AKP iktidarının ülkeyi bu hale getirme meselesi!
İnsanlar ölüyormuş…
Hiç oralı değiller! Olay yerinden elleri cebinde, havaya ıslık çalarak sıvışıyorlar! (HŞ/HK)