Görsel: csgorselarsiv.org
Sayın Siverek 2. Ağır Ceza Mahkemesi yetkilileri,
Size bu mektubu 13 yaşından 20 yaşına kadar üvey amcasının istismar ettiği, cinsel ilişkiye zorladığı bir kız çocuğu adına yazıyorum.
“Çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve reşit olmayanla cinsel ilişki” suçlarından yargıladığınız üvey amcayı 1 Haziran’daki duruşmada beraat ettirdiniz.
Davayı takip eden Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nden avukat Nilda Baltalı, “Fail tutukluyken bile Ayşe evden çıkamıyordu. Tahliye karara itiraz edip koruma kararı talep ettik ancak devletin kolluk kuvvetlerinin kayıtsız kalma ihtimalinden endişe ediyoruz. Aile Mahkemesi 30 günlük koruma kararı verdi fakat etkin uygulanmayacağını, devletin kolluk kuvvetleri ile koruma sağlamayacağını düşünüyoruz, endişeliyiz" diyor.
Üç duruşma boyunca yaşadıklarını tam olarak anlatması engellenen, ilk iki duruşmada avukatı dahi olmayan Ayşe*, ne yazık ki mahkemede hissettiklerini ve öncesinde kendisine yaşatılanları gözyaşları içinde anlattı.
O Ayşe'nin çocukluğunu çaldı
13 yaşından itibaren üvey amcasının istismar ettiği, kaçırdığı, alıkoyduğu, “bunları anlatırsan babanı öldürürüz” diye tehdit ettiği Ayşe, şimdilerde 20’li yaşlarında üniversitede okuyan genç bir kadın.
Küçük yaşına rağmen önce tüm ailesini, sonra sülalesini hatta kendi deyimiyle aşireti karşısına alıp adalet mücadelesi başlatan Ayşe’nin ilk cümlesi şu:
“O benim çocukluğumu çaldı, mahkeme de geleceğimi çaldı. Evden çıkamıyorum, korkuyorum, canım tehlikede, ailemin canı tehlikede, o bana kafayı takmış. Bu nasıl adalet? Bu hakimlerin vicdanı yok mu?”
Sayın heyet, Ayşe’nin yaşadıklarını aktarmak, sesini duyurmak benim görevlerim arasında. Sonraki süreçler ise sizin takdirinizdedir.
13 yaşında başlayan nitelikli cinsel istismar iddianamede de detaylı olarak yer alıyor.
Evli ve üç çocuk babası olan üvey amca Ayşe’yi ilk olarak mevsimlik işçi olarak gittikleri İzmir Kınık’ta istismar ediyor. Belirli aralıklarla kaldıkları çadıra gidiyor ve istismarına sistematik olarak devam ediyor.
Sonrasında Siverek’e döndüklerinde bu istismarlar devam ettiği gibi bu kez Ayşe’nin okuluna gidiyor, onu takip ediyor, rahatsız ediyor. Daha sonra onu tehdit etmeye başlıyor, “Bunları kimseye anlatma aileni öldürürüm” gibi cümlelerle korkutuyor. Ayşe büyüyor, yaşadıklarını daha anlar hale geliyor, itirazları artıyor fakat üvey amca durmuyor. Ayşe'yi zorla alıkoyarak otele götürüyor ve tecavüz ediyor.
Sayın heyet sizin de bildiğiniz gibi ülkemizde çocukla evlenmek, ilişkiye girmek suç. Ama bu fail yine sizin de bildiğiniz gibi daha doğrusu iddianamede yer aldığı gibi Ayşe’ye tecavüz ettiği tarihi koluna dövme olarak yaptırıyor. O günden beri “Sen benimsin başkasının olamazsın” diyerek baskılarını arttırıyor, ilişkileri varmış gibi davranıyor.
Ayşe, nihayet başka bir şehirde üniversiteyi kazanıyor fakat üvey amca oraya da gidiyor. Orada da tecavüz girişimlerine ve tacizlerine devam ediyor. Ayşe dayanamıyor olanı biteni annesine anlatıyor, ilk başta annesi ona inanmasa da Emniyetteki ifadesi ve adli tıp raporları sonrasında inanıyor.
"Kim benim için adalet sağlayacak?"
Aile bugün kızının yanında ama maalesef yargınız değil.
Yaklaşık altı ay önce üvey amcayı tutuklayan mahkemeniz, 1 Haziran’daki duruşmada, adli tıp raporları, otelde alıkonulduğunu gösteren kayıtlar, tanıkların beyanlarına rağmen üvey amcayı serbest bırakıyorsunuz.
Bunları bana hızlıca anlatan Ayşe, “Evden çıkamıyorum. Burası küçük bir yer. Çok korkuyoruz. Hepimiz tehlike altındayız. Bu adam beni öldürse herkes arkamdan ağlayacaktı ben bu adamla beraber olmak istemediğim için beni dövdü, kaçırdı. Kime güveneceğim ben? Kim benim için adaleti sağlayacak?” diyor.
Sayın Heyet, “O benim çocukluğumu çaldı, mahkeme de geleceğimi çaldı” diyen Ayşe’nin en azından bu beraat kararının nedenlerini bilmeye, duymaya hakkı var.
Dahası, Ayşe için bir adalet sağlanması gerekmez mi? Lütfen Ayşe’nin sesini duyun!
(EMK)
*Ayşe, adalet arayan kadının gerçek ismi değildir.