“Beylikdüzü’nde 2 yaşında çocuğa istismar iddiası” haberlerine dair Büyükçekmece Savcılığı, “Soruşturmada gizlilik kararı” aldı, sürecin titizlikle yürütüldüğünü belirtti. Sürece dair de "Adli Tıp'taki Otopsi" sürecinin devam ettiği bilgisini paylaştı.
Bu tür “istismar” şüphelerinde bu yönlü gizlilik kararı kimi zaman “gerçeği örtbas” için değil, aksine, çocuğu ve masumiyet karinesine göre tüm tarafları korumak adına önemli.
Yanlış bilginin yayılması, olayla alaksız kişilerin hedef gösterilmesi yaşamını kaybetmiş bir çocuğun yararına değil…
Hem yasaklandı diye hangi “gerçek” açığa çıkmamış ki... Umuyorum ki er ya da geç tüm deliller açığa çıktığında soruşturma bittiğinde, savcılık iddialara dair geniş bir açıklama yapar.
Biz gazeteci olarak iddiayı haberleştirdik, görevimizi yaptık, sonrası savcılıkta. Söyledikleri gibi görevlerini yapacaklarına inanıyorum.
Ayrıca kısa bir hatırlatma, raporları ve fotoğrafları doktorlar vermedi.
***
Gelelim bu kadar karanlık gelişmelerin yanında bir nebze nefes aldıran, güç veren bir habere…
Hatırlarsınız belki,“Sessiz Çığlığını…" duyurmaya çalışan Sibel’i…
Muğla’da iş görüşmesi diye çağırdıkları cafeden kaçırıp tecavüz ettikten sonra seks işçiliğine zorlayan çeteye karşı mücadele etmişti.
Polis gibi delilleri toplamış, savcıya teslim etmişti.
Savcılık, delilleri kaybetmişti, soruşturmasını iddianameye dönüştürmemişti. Aslında savcılık Sibel'e inanmamıştı.
Sonra Sibel delilleri tekrar toplamıştı, kamuoyunda sesini duyurmak için de sosyal medyadan mücadeleye başlamıştı.
O sesi duyanlardan olup Sibel’le birlikte haberin peşinde düşmüştüm.
Olayın doğruluğunu araştırmak için yerel gazetecileri aradığımda, “Şüpheler var, Sibel doğru diyor da olabilir ama zaten biz yapamayız haberi, burası küçük yer" yanıtını almıştım.
Gerekli teyitler ve İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı avukat Eren Keskin’le görüştükten sonra haberi yayınlamıştık.
Sonrasında Sibel’le arkadaş olduk.
Tüm süreci haberleştirdim, haberlerini yapması için meslektaşlara da haber saldım.
Sibel’in o dönem söylediği tek bir şey vardı, "Hukuk okuyacağım ben de avukat olup kadınların çocukların haklarını savunacağım."
İşte Sibel kendisi için adalet sağlamaya çalışırken başka bir kadına dönüştü ve evet dediği gibi hukuk okuyacak.
Sesi öyle güçlü ve neşeliydi ki…"Evet Evrim doğru" diyordu bugün konuşurken.
"Kıbrıs’ta bir üniversiteye kayıt yaptırdım uzaktan eğitim alacağım, online olacak herşey. Hem çalışıp hem okuyacağım. Dediğim gibi bir kaç yıl sonra kadınların ve çocukların haklarını mahkemelerde de savunacağım."
Sibel bu arada çeteden Mutlu E. adlı faili tutuklatmıştı diğer failler ise serbest bırakılmıştı. Deliller olmasına rağmen çete üyelerinin serbest bırakılmasına itiraz eden Sibel onların da cezalandırılması için mücadelesini sürdürüyor.
Ve Sibel kendi mücadelesini verirken kendi ışığını yaktığı gibi çetenin elinde olan bir kadını daha kurtardı.
Sibel kendi hikayesini yeni baştan yazan kadınlardan...
İyi ki Sibel gibi kadınlar var da mücadeleye, hukuka, insanlığın geleceğine dair, hayata dair umudumuz tükenmiyor…
Sibel’in sessiz çığlığını duyan herkese selam olsun... Sessiz Çığlık'tan Avukat Sibel’e…
Şiddetsiz yeni bir hafta dileği ile...
TIKLAYIN - Sibel'in sessiz çığlığı davası DNA'lar eşleşti
TIKLAYIN - Mahkeme, Mutlu E.'nin tehdit ettiği kadını yok saydı!
TIKLAYIN - Sibel: Avukat olup kadınların, çocukların yoldaşı olacağım
(EMK)