Haberin İngilizcesi için tıklayın
İstanbul'un Şişli ilçesine bağlı Kurtuluş Mahallesi'nde oturan trans kadın Ajda Ender, kendisine karşı transfobik saldırılarda bulunan, ölümle tehdit eden komşularına karşı 2005 yılından bu yana hukuk mücadelesi yürütüyor.
Hatta, uzun bir süre Ajda'nın barınma haklarını gasp eden komşuları Ajda hakkında "uzaklaştırma kararı" çıkardığı için Ajda kendi evine de giremedi. Zor günlerdi, pandemi günleriydi. "Evde kal" çağrılarına Ajda maalesef yanıtsız kaldı, komşuları ile aynı apartmanda oturduğu için pandemi koşullarında evine giremedi.
Bu süreçte Ajda'ya saldıran komşularının avukatı Murat B., Ajda’nın anlatımına göre, sırf onların transfobik saldırılarını savcılığa bildirdiği için, o da Ajda hakkında savcılığa şikayet dilekçesi verdi.
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, mağdur olarak defalarca şikayet ettiği, bir kısmı iddianameden davaya dönüştürülen komşularına karşı bu kez Ajda hakkında, iddianame hazırladı.
Savcılık, Ajda'nın Avukat B.'ye, "hakaret" ettiğini "kişisel verileri yaydığını" iddia etti. Üstelik, iddianame kabul edildi, Ajda yakında hakim davasına karşı çıkacak.
Yani, Ajda hakkını ararken, kendisine saldıranların cezalandırılması isterken, bir anda "suçlu" ilan edildi.
Heteropatriyarkal savcılık!
Ajda, "Hakkımda açılan bu dava ile yaşam haklarım bir kere daha ihlal edildiği gibi savcılık heteroseksit bir yerden yaklaşıyor. Heteropatriyarkal bir hareketle beni mağdur olduğum dosyada suçlu olarak ilan ediyor. Bu trans kadınlara bir şiddettir. Savcılar, trans kadınları değersizleştirmeye ve susturmaya çalışıyor. Hukuksal haklarını aramaya engel koymaya çalışıyor" diyor.
Hakkında dava açılmasını "yıldırma politikası" olarak niteleyen Ajda, "Sen hakkını adliyede arama diyorlar. En özet hali bu. Hak aramak, trans kadınların mahkemede adalet araması suç ilan ediliyor.
"Ayrıca, benim bu transfobik avukata ve komşularıma karşı açtığım davalarda, hepsine takipsizlik kararı verildi" bilgisini de paylaşıyor.
Bununla da kalmıyor hak ihlalleri.
Savcılık, "şüpheli" olarak yer verdiği iddianamesinde trans kadın Ajda'dan söz ederken "Arslan oğlu Elmas'dan olma...." ifadesini kullanıyor. Bu da aslında yargısal taciz olarak değerlendiriliyor. Ajda'nın trans kadın kimliği savcılıkça yok sayılıyor. Ajda bu durumu anlatırken, ısrarla, "Oğlu değil, oğul değilim, kadınım" diyor.
Transfobiye karşı mücadele eden Ajda öfkeli, sesini duyurmak istiyor.
"Bu dava benim için kupadır, şereftir. ‘Sana şiddet uygulayanlara karşı dava açma’ diyor savcılık, ‘yaşam hakkını savunma’ diyor. Ben artık bu bakış açısıyla da mücadele edeceğim" diyor.
Peki Ajda'ya saldıran komşularına ne oldu?
Haklarında açılan farklı davalarda komşuları "ceza" almadı. Sıfır ceza!
Ajda, bu durumu da "Trans kadın olduğum için mahkemeler benim sözlerime inanmak yerine, beni 'ahlaksız' olarak gösteren komşularımı haklı buldu. Oysa onlar bana şiddet uygulamıştı" diye özetliyor.
Ajda'nın sesini biz duyduk, görevimiz, duyurduk! Sıra heteropatriyarkal yargı sisteminde...
Eşitlik mücadelesinin yükseldiği yeni bir hafta olsun!
(EMK)