2014’e damgasını vuran bir olaydı kobané direnişi. o sırada dayanışma amaçlı olarak çok sayıda grup ve insan oranın sınırına kadar gitti ama çok istememe karşın denk getirip de ben gidemedim. ama çıkan ilk fırsatta görmeyi istiyordum...
diyarbakır 5 no’lu cezaevi müzesi koordinasyon merkezi’nin açılışı için diyarbakır’a gittiğimde, gazeteci arkadaşım aysel sağır’la birlikte kobané’ye de gitmek istedik ve çok kısa bir süreliğine de olsa gidip gördük, bazı yetkililerle görüşebildik.
“sınır”ı nasıl aştık?
kolay ve zor yanları vardı kobané’ye gitmenin. içinde yer aldığım 78’liler vakfı girişimi’nin sözcüsü sevgili celalettin can’ın büyük katkısı oldu. tabii diyarbakır 5 no’lu cezaevi’yle ilgili sürdürdüğümüz çalışma sırasında suruç’ta karşılaşıp tanıştığımız sevgili vahit akgün’ün de rehberliği ve suruç belediyesi yetkililerinin yardımı olmasaydı bu geçiş gerçekleşmezdi.
kobané’nin sınırındaki yerleşim yerinin adı bildiğiniz gibi “mürşitpınar”, burada “gayr-i resmi” bir geçiş kapısı var. başka bir deyişle hem var, hem yok bir kapı. kapının türkiye tarafını polis kontrol ediyor. ancak suruç kaymakamlığı ve urfa valiliği’nden alınan “resmi olmayan bir izin ve belge”yle geçiş mümkün olabiliyor. ancak bu belgeyi alabilmek için hem kobané tarafının kabulü gerekiyor, hem de geçerli bir neden olması gerekiyor. diğer tarafta yakını olmak, bir taziye ziyaretinde bulunmak, ya da iki taraflı ortak bir faaliyette bulunmak aranılan koşullar. bu belgenin alınması da ancak suruç belediyesi’nin aracı olmasıyla mümkün, çünkü suruç belediyesi bağlantıyı sağlayan asıl kurum.
ben sağlık hakkı ve hasta hakları konusundaki çalışmalarımı gerekçe göstererek, yardım ve dayanışma amaçlı olarak talepte bulundum. gitmeden önce diyarbakır’da konuyla ilgili uğraşan diyarbakır tabip odası’nda görevli bir arkadaşım olan dr. cegerxwin polat’la da görüşüp bazı bilgiler almıştım, onun öğrenmek istedikleri sağlıkla ilgili bazı konuları da aklıma not ettim geçmeden önce. dolayısıyla orada bulunuşum aslında bu konu çerçevesinde oldu.
kobané’de sağlığın durumu
kobané hükümet merkezi’nde sağlık “bakan”ı dr. neşşar ehmed ile konuştuk. kendisi bir kadın hastalıkları doğum uzmanı. “bakan” sözcüğü ise en doğrudan anlamıyla kullanılıyor. bir makam ve otorite değil, bir işi gören ve o işle ilgili süreçleri koordine eden kişi. herkesle eşit, ama herkesten fazla sorumlu. bazılarıyla yüz yüze gelip konuştuğum bizdeki “sağlık bakan”larından çok farklı. dr.neşşar bize öncelikle sağlık hizmetiyle ilgili konularda genel bilgi verdi, sonra da gereksinim duydukları konulardan söz etti.
en çok vurguladığı konuların başında kobané’nin uzağında da olsa halen çatışmanın sürdüğü ve ateşli silah yaralanmaları nedeniyle ortopedi uzmanına gereksinimleri olduğuydu. kobané’deki tek ortopedi uzmanının yaşı ve tek olması nedeniyle basit kemik yaralanmalarında bile gereken doğru müdahaleyi yapmakta zorluk çekildiğini, yaralıların suruç üzerinden urfa’ya gönderilmek zorunda kalındığını, bu kişilerin de “ypg/ypj savaşçısı” olmaları nedeniyle, ciddi sıkıntılar yaşandığını söyledi.
ortopedi ve travmatoloji dışında uzman gereksiniminin en azından şimdilik olmadığını, ama araç, gereç noksanlıklarının, elektrik yokluğundan kaynaklanan olumsuzlukların yarattığı sıkıntıları anlattı. tıbbi malzeme, ilaç ve sarf malzemesi ihtiyacının da ciddi boyutlarda olduğunu belirtti, düzenli ve sürekli şekilde sağlayamadıklarını söyledi.
diğer yandan koruyucu hekimlik konusunda ciddi sıkıntılar olduğunu, örneğin çocuklara yönelik aşılamanın unicef’e müracaatlarına karşın aşı sağlanmadığından ve aşı sağlansa bile “soğuk zincir uygulanamadığı için” yapılamadığını ifade etti. bunun için ayrı bir organizasyon gerekiyor ve şu anda bunu gerçekleştirme olanağından yoksunlar. keza kanalizasyon, içme suyu temini gibi sıkıntılar da çok önemli sorunlar arasında. kısacası başlıkta da vurguladığım gibi “sanitasyon tunne!”
sağlık hizmet kurumlarının durumu
sağlık bakanı kobané’de halen hizmet sunan dört hastane olduğunu söyledi. bunlardan birisi askeri hastane ve yönetimin askeri biriminin kontrol ve denetiminde. ikisi yönetimle de anlaşması olan özel hastane ki bunlardan birisini gördük ve gezdik, diğerinin ise benzer bir hastane olduğu söylendi. yönetim merkezin’den de görünen beş katlı, daha önce “alman hastanesi” olarak bilinen bina ise çatışmadan etkilenmiş, yıkık haliyle çok uzaklardan bile görünüyor. yine aynı yere yakın bir de sınır tanımayan hekimlerin işlettiği bir genel hastane var. onu dolaşmadık ama dönerken önünden geçtik.
askeri hastanede öncelikli olarak savaşçılara hizmet veriliyor ama siviller de gerektiğinde yararlanabiliyorlar. diğerlerinden asıl olarak siviller yararlanıyor ama gerektiğinde askeri personele de hizmet sunuluyor.
bu hastanelerde çalışanların zorunlu gereksinimleri karşılanıyor, az da olsa bir ücret veriliyor. kadın ve çocuklara yönelik hizmetler elden geldiğince sunulabiliyor. bazı hizmetleri okullu olmasa da bir şekilde eğitimden geçmiş sağlıkçılar üstlenmiş durumda. görüştüğümüz sağlıkçılar genel olarak bir yetersizlik olmadığını söylediler.
sağlık bakanı ayrıca daha donanımlı bir askeri hastanenin de inşaatının tamamlanmak üzere olduğunu ifade etti.
“özel kobané hastanesi”
kürtçe adı “nexeş xanaya emel kobané” olan özel kobané hastanesine gittiğimizde ilk göze çarpan çalışan herkesin bir görevi yerine getirmenin haklı gururu ve sanki bir savaş yokmuş gibi davranmaları oldu. bizi doktor odasına alıp kahve ve su ikram ettiler. o arada da sorularımızı yanıtladılar. 10 civarında yatan hasta olduğunu, hem poliklinik, hem de acil hizmet sunumunda bulunduklarını, dört uzman hekimleri olduğunu ve her dalda hizmet verdiklerini söylediler. ancak biz oradayken görevli yardımcı sağlık personeli dışında “diplomalı” bir hekim yoktu. yine de bundan yakınan kimseyi görmedik.
zaman akşama doğru olduğu için yoğun bir hasta trafiği yoktu, ama ayrılırken gelen bir aileye orada bulunan personel, herhangi bir yerde olduğu gibi hemen hizmet vermek üzere koşuşturmaya başladılar. küçük bir ilçe hastanesinde görebileceğimiz görüntülerdi hemen hemen.
gördüklerimden sonra sağlığa dair bir değerlendirme yapacak olursak iki noktayı vurgulamak gerekiyor. bunların ilki mevcut sistem içinde somut gereksinimler ve bunların çözümü için yapılması gerekli olan işlerin çokluğu. ikincisi belki de daha önemlisi kobané’nin de içinde yer aldığı “rojava özerk yönetimi”nin anayasasında belirtilenlere uygun ve ona koşut şekilde “başka bir sağlık hizmeti mümkün” anlayışıyla yalnız tanı ve tedavi hizmetlerini kapsamayan “gerçek bir sağlık hizmeti” organizasyonu oluşturmak. bunun için farklı olan tüm deneyimlerden yararlanmak, bazı somut örnekler yaratmak, dahası elini taşın altına koyacak insanlarla birlikte küçük de olsa işleyen yapılar oluşturmak gerektiği.
bunu yapacak olan insanların orada olduğunu gördüğümü söyleyebilirim. oradakilerin düşünce ve akla gereksinimleri fazla değil, ama birlikte bir şeyler yapacakları insanlara gereksinimleri olduğu çok açık. (ms/hk)
* fotoğraflar: aysel sağır