Önce Güzel Şeyler:
1. Birleşmiş Milletler Engellilerin Hakları Sözleşmesi'ne ilişkin Türkiye'nin onay belgesi Eylül ayında BM'ye sunuldu ve sözleşmenin İhtiyari Protokolü imzalandı. Bu, Türkiye'de sakatlar için bugüne dek elde edilen en üst düzey hukuki kazanımdır. Artık çok daha güçlü şekilde evrensel düzeyde hak savunuculuğu yapılabilecek.
2. Birkaç bakanın ardından başbakan da kamuda yıllardır doldurulmayan 38 bin sakat statüsündeki kadronun 2010 yılında doldurulacağını beyan etti. Bugüne dek bu konuda çok boş laf duyduk, ama sanki bu sefer sahiden bu rezalet bir düzeyde de olsa ortadan kaldırılacak gibi. Zira ilk kez bir bütçede -2010 bütçesinde- bu kadroların doldurulması önündeki engeller ortadan kaldırıldı. Bu kadroların ÖSYM tarafından gerçekleştirilecek tek bir sınavla (sözlü mülakattan uzak durup adam kayırmacılık yapmaksızın) doldurulmasını umutla bekliyoruz. Ve böylesi bir beklenti yaratıp gereğini yerine getirmemek seçim sath-ı mailine girilecek 2010 yılında politik açıdan kendi topuğuna kurşun sıkmak olur.
3. Bakıma muhtaç kişilerin bakımı için SHÇEK eliyle Evde Bakım Hizmeti (aylık 496 tl tutarında ödeme) veriliyor. 2008 yılında 120 bin kişi bu hizmetten yararlanmışken, 2009 yılı sonu itibarı ile bu sayı 200 bine ulaşmış durumda. Evet, bu hizmetin sunumunda çok büyük aksaklıklar ve yanlışlar var, ama yine de bu rakamlar oldukça kıymetlidir.
4. Milli Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu, eğitim kurumlarının fiziki şartlarının herkes için erişilebilir olması için genelge yayınladı Aralık ayında. Bu da başka bir şehir efsanesidir... Dilerim bu gerçekleşir ve/fakat aynı zamanda sakat öğrencilere karşı ayrımcı tutum içinde olan yönetici ve öğretmenlerin eğitimi de ihmal edilmez. Zira onlar eğitilmeden bütün merdivenler yok olsa bir anlamı olmaz.
Ve yıllardır düzeltilmeyip canımızdan bezdiren sorunlar:
1. Her işlem için kurumlar yeni sağlık raporu talep etmeyi sürdürüyor. Sakatların ömrü sakat olduklarını belgelemekle geçiyor desek yeridir! İşe girilecek yeni rapor, defterdarlık kaydı olacak yeni rapor, kamu sınavına girilecek, emekli olunacak, ehliyet alınacak, otomobil tescil ettirilecek, 2022'den yararlanılacak, evde bakım hizmeti alınacak, medikal ürün temin edilecek, özel eğitimden yararlanılacak, üniversite sınavına girilecek, kimlik kartı-indirim kartı alınacak hep hep hep yeni rapor! Belgeleye belgeleye devlete "tamam sakatsın" dedirtemedik!
2. 2006 yılında çıkartılan yeni cetvelle hangi sakatlığın/hastalığın hangi oranda işgücü kaybına neden olduğuna dair yeni bir düzenleme yapıldı. O güne dek sakatlığından dolayı %40 ve üzeri rapora sahip binlerce kişi bu yeni cetvelle sakat statüsünün dışına çıkartıldı. Akıl almaz hak kayıplarına neden olan bu uygulama yıllardır düzeltilmiyor... Hey gidi hey, "Şu mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim" diyerek hayalini kurduğu sistemin tanımını yapan dönemin maarif-i umumiye nazırı Emrullah Efendi bu hayalinin gerçekleştirildiğini bilse nasıl da sevinirdi!
3. Avrupa ve Amerika'da iki kolu olmayan kişiler bırakın otomobil, tır kullanabiliyor, pilot dahi olabiliyorken, bizde binlerce sakatın araç kullanması saçma sapan yönetmelik ve tercihlerle engelleniyor. Yıllardır bas bas bağırıyoruz, ama yok, kimse sesimizi duymuyor. Bu kadar mı zor AB-ABD standartlarında düzenlemeler yapmak! Dünyanın en dangalak insanı olsan sürücü belgesi alabilir, trafiğin altını üstüne getirebilirsin, ama sakatsan, tövbe, değil sürücü olmak, mümkünse tekerlekli sandalye bile kullanma!
4. Evde bakım hizmeti, 2022 aylığı veya kaymakamlıklar bünyesindeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı eliyle sunulan hizmetlerde neredeyse hiçbir norm birliği yok. Herkes kafasına göre mevzuat yorumluyor ve inanılmaz şekilde sakatların aleyhine hareket ediyor bürokratlar. Sanki tek amaçları sakatların haklarını kısmak veya hiç hak vermemek! Şimdi bir de bu işi kurumsal hale getirmek için SOYBİS ismiyle bir sistem yürürlüğe konuldu, oh, artık sakatların hakkı diye bir şey tövbe mümkün değil. Bakıldığında norm birliği için yürürlüğe konmuş gibi gösterilen bu sistemle artık devlet ümüğünü sıkacak sakatların! Diyelim hiçbir gelirin ve sosyal güvencen olmadığı için ayda 180 TL tutarındaki 2022 aylığını alıyorsun. Tamaaam! Sana artık tekerlekli sandalye de, kateter sonda da, kömür yardımı da, hasta alt bezi yardımı da yok; çünkü zenginsin! Zenginsin ve en çok iki yılda hurdaya dönen tekerlekli sandalyen için 1000 TL, aylık sonda ihtiyacın için 250 TL, bez ihtiyacın için 50 TL'yi 2022 aylığından bozdur bozdur öde! Artanıyla da kömür al tabii. Nasıl, şahane bir norm birliği değil mi? Artık kimse devletten hem 2022 aylığı alıp hem de ölmemek için ihtiyaç duyduğu sondayı ya da tekerlekli sandalyeyi alamayacak. Yakaladı devlet hırsız sakatları!
5. Eski adlarıyla Bağkur başta olmak üzere SSK ve Emekli Sandığı sakatların emeklilik işlemleri için kelimenin tam anlamıyla ceberutluk yapmaya devam ediyor. Süründürüyor emekli olmak isteyenleri diyeyim, gerisini siz anlayın; gereksiz yere uzamasın yazı!
Hatta, bayağı da uzadı. Bana bıraksanız hiç durmadan onlarca sorunu ardı ardına sıralamaya devam edebilirim. Zira sahiden çok büyük sıkıntılarımız var. Hatta yazıyı okuyan sakatların "hani şu konu" diye veryansın edeceğinden kuşkum yok; ben de yarın okurken aynı eksikliği hissederim... Ama sakatlar söz konusu olduğunda işi vah-vah-yazık-yardım-edelimcilere bırakan entelijansiyamız ve hak savunucularımız için bu iki sayfalık yazı bile uzunken, daha da uzatıp yazıyı en baştan ölüme mahkum etmeyelim. (BK/EÜ)
_______________________________________________________________________
Not: Bu yazı devletin sakatlarla ilişkisi temelinde yazılmıştır. Yoksa sakatların ve sakat hareketinin gerçek sorunlarının -bunlardan tümden farklı olmasa da- bunlar olmadığını biliyoruz.
* Bülent Küçükaslan, Engelliler.Biz Platformu