Huysuz Virjin uzun yıllardır televizyondaki en parlak şeylerden biri. Peki kimdir Huysuz Virjin? Abartılı, rüküş kıyafetleriyle sahneye çıkar (önceleri gazinolarda, kulüplerde, 90'lı yıllarda televizyonda) izleyicilere sataşır, kilolarıyla, kel olmalarıyla filan dalga geçer. Konuk ettiği şarkıcıların yüzüne kimsenin söyleyemediği şeyleri söyler. Çiftler varsa, birbirlerini aldatıyor olabileceklerine dair espriler yapar. Sahneye orta yaşlı erkekleri çağırıp yerde dans ettirir, üzerlerine atlar.
Huysuz Virjin'in şovu, İtalyanca bilmememe rağmen, İtalyan kanallarında "aşırı" eğlenerek izlediğim şovları bile geride bırakır...
Huysuz Virjin ahlakımızı bozmaz
Virjin birine "şişko", "kel" dediği için ayrımcılık falan yapıyor da olmaz ayrıca. "Seks düşkünü" kadın rollerinde olması da kimsenin "ahlakını" bozmaz. Çünkü önüne gelene "şişko", "kel", "yastık bel" diyen Virjin de bakire olmadığı için kendine bakire anlamına gelen "Virjin" adı takan, kendiyle de dalga geçen, geçkin, rüküş bir kadın. Şovun sonunda peruğunu, makyajını çıkarıp, seyircinin önünde diz çöken Seyfi Dursunoğlu'nun tiplemesi...
Tabii ki Virjin'in fiziksel gözalıcılığı kusuruzluk düzeyinde değilse, rahatlıkla başkasına "şişko" ya da "kel" diyebilir diye bir şey yok... Ama bize bir zararı da yok... Yaşamdaki asıl "can alan" ayrımcılık, ırkçılık gözümüzün önünde başka yerlerde cereyan ediyor...
Seyfi Dursunoğlu farkında ya da değil, travestilere, transseksüellere karşı toplumda belli bir hoşgörü düzeyi oluşturdu, cinsel içerikli esprilerle sıkıcı ve derinliksiz televizyon şovlarının arasından parıldadı.
İnce ayar...
Böyle olmasaydı 40 yıldır sahnede ve televizyonda bu işi yapmazdı zaten Seyfi Dursunoğlu... Tabii bunda Dursunoğlu'nun bir ayar ustası olmasının payını atlayamayız...
Geçen günlerde yaklaşık bir buçuk yıldır Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) el altından Huysuz Virjin'in televizyondaki varlığını engellediğini öğrendik. Bu nedenle Virjin, "Benimle Dans Eder misin" yarışmasının sunucusu olarak sahneye çıkamıyordu.
Ama mücadeleci ruhuyla Seyfi Dursunoğlu bir perukla sahneye çıkıp Huysuz Virjin ruhunu yaşatmayı sürdürdü. Hatta bu porgramın son bölümünde Virjin olarak çıktı. O kadar komikti ki... Kırdı, geçirdi...
Yarışma jürisinde olan Uğurkan Erez'in "içki içtiğine" gönderme yaptı, saçını, kıyafetini beğenmedi, bunlara hepsi güldü... En komiği de yeni başladığı dizinin adı "Görgüsüzler" olan Çağla Şikel'e "Lady Macbeth"te oynayacak halin yok ya" demesiydi. Buradan Çağla'nın değersiz bir kişi olduğu fikri çıkmadı...
Televizyonculukta Türkiye'de Okan Bayülgen'in icadı olarak anılan "zarif samimiyetsizlik yerine sert samimiyet" ilkesi aslında uzun yıllardır Virjin'le var...
Akman gizli sansürü kabul etmiş oldu
Uzun lafın kısası, Ntv'de "Neden" programında bir araya geldi RTÜK başkanı Zahit Akman ve Seyfi Dursunoğlu; güya da anlaştılar.
Akman programda “Huysuz Virjin’in sevilen bir sanatçı olduğunu, tiplemeyle bir dertleri olmadığını, önemli bir sanatı yaşatmaya çalıştığını, ancak gelişme çağındaki gençleri ve çocuklara zararlı espriler yaptığını, bu nedenle prime-time’da değil, saat 23:00’ten sonra yayınlanacak programlar yapabileceğini” söyledi.
Bir kere Akman bunu söyleyerek bir buçuk yıldır kanunla değil, el altından programı sansürlediğini kabul etmiş oldu. Üstelik Huysuz Virjin kılığına girmeden, aynı tarz esprilerle televizyona çıkabildiğine göre Seyfi Dursunoğlu, demek ki Akman'ın derdi espriler değil, tipleme.
Ayrıca neden Huysuz Virjin'in esprileri çocuklara zararlı? Silah, şiddet, pornografi mi içeriyor? Çocuk imgesini mi kullanıyor? Virjin'e olsa olsa çocuk üzerinden "kan" edebiyatı yapmadığı için teşekkür edebiliriz ancak.
Virjin hayatta seks yokmuş gibi davranmıyor
Virjin "müstehcen" espriler yapan, "müstehcen" bir kadın ama hiçbir çocuğun cinselliği keşfetme yoluna gölge düşürmüyor.. Altı üstü cinselliği öcü gibi göstermiyor... "Yatmak"tan "seks"ten filan bahsediyor evet...
RTÜK aslında dünyada seks, sevişme, "müstehcen" durumlar yokmuş gibi davranarak, gizli sansürler uygulayarak, yasakçı zihniyetini güderek çocukları hatta yetişkinlkeri kötü etkiliyor. Yaşama sevinçlerine gölge düşürüyor mesela...
Akman Huysuz Virjin'in 23:00'ten sonra yayınlanmasını öneriyor ki, yine Seyfi Dursunoğlu'ndan çok kıvrak ve esprili bir yanıt geliyor: “Kalamam. Bu bir randevu olsa kabul edebilirim, ama programa kalamam. Prime-time’da yapayım, çocukları rahatsız etmeden. Olmazsa mahkemede hesaplaşırız".
Ve aslında sansüre ve yasakçılığın yumuşak karnına dokunan bir cümle daha kurdu Seyfi Dursunoğlu: "Tanışırsak beni daha çok seversiniz. Yani benden rahatsız olan yok..."
Biz tanışmasak da "tanımayı" becerdik, çok sevdik, ama onun 40 yıl sonra yok edilmeye çalışılmasından çok rahatsızız.
Ha bir de soru, Zahit Akman'ın canlı yayında nikah şahidi olması televizyonculuk düzeyi açısından kaç puan alacak bir jest sizce? (NZ/TK)