Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi (AYM) Roboski katliamı mağdur ailelerinin yaptığı başvuruyu reddetti.
Dosyayı görüşmeye bile değer görmedi.
Mahkeme reddetme gerekçesini bire karşı dört oyla aldı. Reddetme gerekçesi komik: 53 başvurucudan üçünün avukatı olan Nuşirevan Elçi'nin vekaletnamesini iki gün geç göndermiş olması. Üstelik avukat Elçi'nin mazereti olmasına ve bunu doktor raporuyla belgelemesine rağmen.
Mahkeme mazereti yeterli görmedi; "ağır, ameliyatlık gerektiren veya ölümcül bir hastalık" olmadığı bahanesine sığındı. Dikkat edin 53 başvurucu var ve bunlardan sadece 3 başvurucunun belgeleri eksik, onu da avukatları doktor raporuyla belgeleyerek göndermiş. Bahane buysa o zaman 3 başvurucu yönünden ret kararı verip diğerlerini inceleyebilirsin. Ama Mahkeme böyle yapmadı 28 Temmuz 2014 tarihinde yapılan başvuruyu 20 ay sonra incelemeye değer görmedi.
Dört yıllık yargı sürecinde gelinen yer takipsizlik, yani sorumlular hakkında "beraat"…
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, "Taksirle ölüme sebebiyet vermekten dolayı" görevsizlik kararı verip dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderdi.
11 Haziran 2013'te gönderilen dosya hakkında Genelkurmay Askeri Savcılığı takipsizlik kararı verdi. Mağdur aile avukatlarının karara itirazı ise Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce reddedildi.
53 mağdur ailesi AYM'ye başvururken üç talepte bulunmuşlardı:
1- Devlet özür dilesin
2- Takipsizlik kararı kaldırılsın
3- Takipsizliğin kaldırılması ve sorumluların yargılanması için dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmesi.
Dosya her nereye gitse bir kenara itildi ve beş yılın sonunda ÇÖPE ATILDI!
Türkiye yargısı resmi devlet refleksi ve aklıyla hareket etti. Ne de olsa 28 Aralık 2011 tarihinde Genelkurmay uçaklarınca öldürülenler Kürt’tü; 34'ü sivil ve çocuk da olsa Kürt, ne olacak ki...
34 Kürt için kahraman devlet adamlarını, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kahraman pilotlarını yargı karşısına çıkarıp üzmeye, zamanlarını çalmaya ne gerek var.
34 Kürt çocuğunu, insanını öldürenler beş yıldır kaçıyorlar. Dün mazlum olanlar ve mazlumdan yana olanlar bugün zalim oldular.
Erdoğan ve iktidardaki parti askerlerle kol kola girerek Roboski katliamının faillerini yargıdan kaçırıyorlar.
Amaç gerçekleri görünmez kılıp yok etmek. Her ne ederseniz edin o gerçekler orta yerde duruyor ve yok edemezsiniz.
Hepimiz AYM'nin Can Dündar ve Erdem Gül kararını alkışlarken üzerinden daha 24 saat geçmeden ibretlik bir kararın altına imza attılar.
Türkiye'de Kürt olunca tüm ışıklar kararıyor.
Türkiye uçakları 37 masum insanı bombaladı ve 34 Kürt öldürüldü. 34 Kürt köylüsünü katledenler bir özür dilemeyi çok gördüler ve bir özrü çok bulanlar katilleri korudular. Daha doğru bir ifadeyle yargı katilleri görmedi.
AYM, hükümetin hizmetlisi gibi davrandı.
Bu yargının ve bu hükümetin olduğu Türkiye iflah olmaz.
Gözümüzün içine bakarak katilleri kaçırdılar.
AYM kararı sorumluları akladı mı?
Adaleti karartanlar insanlık denen değerlerden nasipsizler. Katledip yargılan(a)mayanlar çok güçlüler; siyasetlerinin hizmetinde yargıları, koca koca silahlı adamları ve ahlakilikten yoksun bürokrasileri var.
Yine de enseyi karartmayalım... Kuyruğu dik tutmak lazım. AYM dosyayı incelemeden reddetti, lakin daha Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) var. Türkiye ile siyasi ilişkileri nedeniyle AİHM para cezasının ötesine geçmezse de başka kulvarlar var... Uluslararası Ceza Mahkemesi önemli sonuçlar doğurabilir ve mağdur aileleri bunu gözden kaçırmayacaktır. Pes etmek yok.
Sadece zalimliğin ölüm soğukluğunu bir kere daha görmüş olduk.
Roboski bir kere daha yaşandı. (HS/EKN)