Yazmak iyi gelmiyor artık!
Evet, o koskocaman bir eylem olan "yazmak", yetmiyor; bağırsam da sesim kaybolup gidecek sanki. Gerçek, onu çepeçevre saran "o baş edilemeyen" yalan ve hilelerin karanlığında kalacak; söz uçacak, yazı uçacak!
Oysa oturup sayfalar dolusu yazmak istediğim, aklıma ve yüreğime çöreklenen onca şey var ve her biri, "Osmanlı tokadı" gibi artık korka korka açtığım haber sayfalarından yüzüme çarpıyor.
İnen her tokatla "Bir şeyler yapmak gerek" diye inliyorum ama maalesef yazmak dışında yapacak başka bir eylemim yok...
O devlet olan polis neler yapmıştı?
Kaç gündür aklımda Batman'dan bir görüntü var; birkaç gün önce sosyal medyada dönüp durdu.
Görüntüde polisler bir genci gözaltına alırken dövüyorlar, ağzı burnu kanlar içinde... Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili Mehmet Ali Arslan duruma müdahale ediyor, genci almak istiyor, bu yüzden polislerle tartışıyor. Polislerin milletvekiline davranışı "bildik".
Milletvekili: Kimsin sen?
Polis: Ben devletim!
"O devlet olan polis", "devletin" HDP'li iki bakanını, "devletin" sokağa çıkma yasağı ilan ettiği Cizre'ye sokmamıştı.
O devlet olan polis, Silvan'da, halkın vekilini, HDP Eşbaşkanı Yüksekdağ'ı az daha kafasından biber gazıyla vuracaktı.
O devlet olan polis Derik'te, halkın vekiline "Çık git" diyordu.
O devlet olsan polis gecenin bir yarısı, HDP Eşbaşkanı Demirtaş'ın kapısına dayanmıştı, "Kapıyı aç da tanışırız" demişti.
Tüm bunların, devletin en tepesinde Demirtaş'a hain dendiği, bazı gazetelerin Demirtaş için "Hain" diye manşet attığı ve CHP'nin de meclis onuruna yakışır esaslı bir tepki göstermediği bir ortamda olduğunu not edip daha geriye gidelim şimdi.
O devlet olan polis, dokunulmazlıkları kaldırılan Demokrasi Partisi (DEP) milletvekillerini meclisin önünden yaka paça gözaltına almıştı.
O devlet olan polis, Batman'da katledilen DEP'li milletvekili Mehmet Sincar'ın katillerini yakala(ya)mamıştı!
O devlet polis, Halkın Emek Partisi (HEP) Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın'ı evinden alıp bir daha geri getirmemişti. Vedat Aydın günler sonra bir yol kenarında bulunmuştu.
Polis düşman haline getirildi
Batman'da Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) üyesi Mehmet Ali Arslan'ı bir polis elinin tersiyle iterek "Ben devletim!" diyordu. Görüntünün devamında kalabalık grup, gencin dövülmesine tepki gösteriyor, bunun üzerine polisler silahlarına davranıp havaya ateş ediyorlar.
Olayın vahameti şu ki; esas görevi "halkın güvenliği" olan polis, halkın oylarıyla seçtiği vekili elinin tersiyle itekleyerek "Ben devletim, sen de benim vekilimsin" diyor ve bu, "halkın", "kamunun" devletle nasıl bir ilişki içinde olduğuna dair kaygıyı fena halde derinleştiriyor!
Bu kaygı, son günlerde sıkça ifade edilen Türkiye'nin doğusuyla batısı arasındaki duygusal kopuştan fazlasına işaret ediyor. Korkunç olan şu: Türkiye'nin doğusunda polis, hükümetin güvenlikçi politikalarıyla maalesef düşman haline getirildi.
Evet, düşman haline getirildi. Yeni yıla Diyarbakır'da polis müdahalesiyle giren grubun içindeki 50 yaşlarındaki bir kadının polise "Ne istiyorsunuz bizden? Katil oğlu katiller!" diye bağırması bunun kanıtı değil mi?
Devletin polisi, başka bir deyişle "devlet olan polis", Türkiye'nin doğusunda böyle bir algıya yerleşmişken, olan-olacak kopuşu tahayyül edebiliyor musunuz?
Diyarbakırlı kadının o bağrışı, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak'ın ifadesiyle, asıl hendeklerin yüreklerde açıldığını göstermiyor mu?
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde evlerinden çıkmak zorunda kalan ailelere 300 TL, aylardır işleri kesat olan esnafa 3000 TL vermek yüreklerde açılan bu hendekleri kapatır mı? (BA/ÇT)