ABD'de yapılan ve Hz. Muhammed'e hakaret eden (Fikir özgürlüğü kapsamını aşan, saldırgan ve hakaret içeren işler oluyor) film üzerine bilindiği gibi İslam dünyasının bir kesiminde şiddete varan protesto gösterileri oldu. Hatta Libya'da ABD elçisi de öldürüldü. Bunları biliyoruz ve üzerinden şu hız çağı diyebileceğimiz dönemde epeyi bir zaman geçtiği için de yazmayı düşünmüyordum.
Şimdi iki nedenle yazıyorum. Olay oldu, geçti, ama "nefret suçu" diye bir olgu var ve öyle görünüyor ki, olmaya da devam edecek. İkincisi de, Başbakan Erdoğan'ın, "...insanların kutsallarına, dini inançlarına saldırıların tanzim edilmesi konusunda uluslararası düzenlemelerin yapılaması gerekir... ulusal hukukta değerlere, inançlara hakaretin nefret suçu kapsamına alınmasıyla ilgili talimat veriyorum, hemen çalışmasını yapalım. Bu konuda Türkiye dünyaya öncü olacak"
Dünyaya öncü olmak!
Keşke insanlığın yararına olan her şeyde ya da bir kısım şeylerde dünyaya öncü olsak; bundan onur duyarım. Bana göre toplumları yetişkin, gelişmiş kılan temel değer, onların ister pozitif bilimlere, ister sanata, ister kültüre, ister hukuka, ister felsefeye vb; kısacası uygarlığa yaptıkları katkılarıdır.
Şimdi Başbakan Erdoğan, nefret suçu hususunda dünyaya öncü olalım deyince içim sızladı. Hem de öyle derin sızladı ki, bir kez daha 'aptal' yerine konulduğumu hissettim. Dünyada sanki insanlığa karşı işlenmiş suçlar, nefret suçları alanında hukuki düzenlemeler yokmuş gibi, Başbakan kalkmış Türkiye'nin öncülüğünden bahsediyor! Örneğin 1948 yılından beri BM'ce kabul edilmiş "Soykırım Suçu" yokmuş gibi, AB (Avrupa Birliği) müktesebatında ve AGİT'te (Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı) insanlığa karşı ve nefret suçları alanında düzenlemeler, yaptırımlar yokmuş gibi, Türkiye'nin bu konuda öncü olmasından söz ediliyor.
Hayırlı sabahlar!
Kendi ülkesinde olmayanın (Nedense bu olmayanlar da hep 'iyi' şeyler) dünyada da olmadığını sanan Başbakan Erdoğan ve böyle düşünenler; ne zamanki kutsal değerlerinize hakaret edildi, aklınıza nefret suçu geldi, öyle mi?
Tamam, "Bir musibet bin nasihatten yeğdir" der gibi, bu da iyi bir gelişme! Ulusal hukukumuzu uluslararası hukuk seviyesine çıkararak, hukuku evrensel kılarak insanlığa karşı suçlar ve nefret suçları manzumesini yasalarımıza sokalım. Lafta kalmamak kaydıyla sizi destekliyorum.
Bu ülkede günün sabahını 'ötekinin' değerlerine küfürle açıp, akşamını küfürle kapatan geniş bir medya, siyaset, eğitimci ve toplum kesiminin bulunduğu bir gerçek. Ders kitaplarında bile 'ötekilere' karşı nefret kusuluyor. Bu ülkede Ermenilere küfrü Türklüğün şanından, Yahudilere küfrü de Müslümanlığın şanından sayanlar; Hz. Muhammed'e hakaret edenler gibi nefret suçu işliyorlar. Bu ülkede Aleviler için bir yığın iftira atılıyor. Bunların hiçbiri cezalandırılmıyor! Çünkü bu ülkede insanlığa karşı suçlar, nefret ve ayrımcılığa karşı suçlar diye bir yasa maddesi yok. Atış serbest!
"Neşideler Neşidesi"
Sanıyorum 2005 yıllarıydı. Ceviz Kabuğu programında Müslüman, Musevi, Hıristiyan birkaç kişi, "Dinler Arası Diyalog" konusunu tartışıyorlardı.
Tevrat'ta "Neşideler Neşidesi" diye bir bölüm var. "Ezgiler Ezgisi" veya "Süleyman'ın Şarkısı" olarak da anılır. Metnin dini yanı bir tarafa, müthiş bir edebiyat eseridir. Dünyanın en eski, en güzel, en derinlikli, en içten aşk şarkılarıdır.
Şimdi ismini hatırlamadığım ve ilahiyat fakültesinde de öğretim üyesi olan Müslüman şahıs, işte bu "Neşideler Neşidesi" bölümünden birkaç dize okuyarak dedi ki, "Tevrat, Porno kitabıdır!" 'Ötekiler' neye uğradıklarına şaşırdılar. Ve tartışma devam etti!
Soruyorum: Oradaki katılımcılardan biri bu iğrenç sözü Kuran için söyleseydi, başına neler gelirdi?
İnsanların yalnız dini değerlerine değil, daha geniş anlamıyla inançlarına da, kimliklerine de hakaret, elbette nefret suçları kapsamında değerlendirilmeli ve en kısa zamanda ülkemizin bu alandaki yasal eksikliği giderilmelidir. Sanıyorum bu toplumun başta eğitim düzenleyicileri (bekçileri), medya şarlatanları gibi bir kesimi ancak o zaman gözündeki merteğin ve zihniyetinde nasıl bir kanalizasyonun aktığının farkına varacak!
Tabi ki zihniyet, salt yasal yaptırımlarla şekillenmez, ama başka türlü bu eksik insanlaşmanın nasıl farkına varılır, bilmiyorum?
Başbakan Erdoğan'dan en kısa zamanda nefret suçları düzenlemesini bekliyoruz.
Bu ülkede ara sıra da iyi şeyler olsun! (HŞ/HK)