Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre 2000-2008 döneminde 25 yaş altı nüfus 2 milyon 889 bin 467 kişi azalmış. Yaş grupları arasında en yüksek azalış yüzde 14.21 ile 15-19 yaş diliminde gerçekleşmiş.
2000 yılında toplam nüfusun yaklaşık yüzde 0.6'sını oluşturan 65 üstü yaş nüfus 3 milyon 858 bin 949 iken, 2008'de 4 milyon 893 bine yükselmiş.
2008'de toplam nüfusun yaklaşık yüzde 0.7'sini oluşturan 65 üstü yaş nüfusun içinde en yüksek artış ise yüzde 31.54 ile 80-84 yaş diliminde gerçekleşmiş. 2000'de 246 bin 692 olan bu yaş dilimi nüfusu, 2008'de 324 bin 487'ye yükselmiş.
Niye yazdık bu sayıları? Dünya hızla yaşlanıyor; evet. Ülkemizde hızla yaşlanıyor. Nüfus yapımız hızla değişerek yaşlanıyor.
Yaşlı nüfusun çözüm bekleyen, politika geliştirilmesi gereken çok yönlü sorunları var. Atılan uluslar arası ve ulusal düzeydeki adımlar henüz çok yeni ve yetersiz.
Bu yaş grubunun çok sık yaşandığı bilinen ancak -doğası gereği- en iyi saklanabilen ve dolayısıyla en az dile getirilen sorunu ise; ihmal, istismar ve şiddet.
Son on yıllarda kadın ve çocuğa yönelik şiddetle mücadele daha sıkça gündeme getirilse de, mücadele yolunda atılan adımlar hala çok sınırlı olsa da gündeme sıkça alınmakta iken yaşlıya yönelik şiddet henüz bu aşamada değil.
Yaşlıya yöneltilen şiddet, çocuk ve kadına yöneltilen şiddet türlerinden farklı değil ancak türler içindeki davranış tipleri arasındaki yoğunluk farklı kanımca.
İhmal ve istismar kavramları hep karıştırılır nedense. Çok kısa ve anlaşılır bir ifadeyle tanımlayacak olursak; "ihmal" yapılması gerekenlerin yapılmaması, istismar; yapılmaması gerekenlerin yapılması. Şiddet ise hem ihmal, hem istismarı içerir.
Bir yaşlının ihmal edilip edilmediğini anlamak çok kolay aslında. Yaşlının bakımını sağlayan kişi, onun fiziksel, sosyal ya da duygusal ihtiyaçlarını, örneğin beslenme, giyim, temizlik, sağlık, barınma, ısınma, güvenlik ve ekonomik giderlerini karşılamıyorsa bu ihmaldir.
Yaşlıdan kaynaklanan durumlar hariç her türlü gereksinim sağlanmasındaki yetersizlik ihmaldir. Ve ihmalin kasıtlı ya da farkında olmaksızın yapılması sonucu değiştirmez.
Bir yaşlının istismar edilip edilmediğini anlamak da çok kolay. Yaşlıya bakan ya da onun çevresindeki bir kişi onun sağlık veya iyilik halini tehdit eden ya da zarar veren bir davranış yapıyorsa, onun canını acıtıyorsa, tecavüz ediyorsa bu istismardır.
İhmal zaman içinde istismara da dönüşebilir, istismar edilen yaşlı ayrıca ihmal de ediliyor olabilir.
Kısacası yaşlıya yöneltilen fiziksel, cinsel, sözel-duygusal, ekonomik ve sosyal acı veya ızdırap veren ya da verme olasılığı bulunan tüm eylemler şiddet.
Yaşlı nüfusa yönelik şiddetin boyutları hakkındaki sınırlı bilgi olduğunu, araştırma sonuçları göre yaşlıların % 4 - 6'sının ev içinde şiddete maruz kaldığını belirten Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre; hastane, bakımevi gibi kurumlarda kalanlar, evinde tek başına yaşayanlar, yoksullar, ekonomik yetersizliği olanlar, bakıcı tarafından bakılanlar yüksek risk, dul yaşlı kadınlar terk edilme ve mallarının elinden alınması açısından özel risk altında.
Bağımlı hale gelen yaşlının yarattığı stres ve hayal kırıklığının aile ilişkilerini gerdiğini, ekonomik destek ve barınma açısından yaşlıya bağımlı olan aile üyelerinin de yaşlı açısından risk oluşturduğunu ifade eden DSÖ; yaşlılığa ilişkin kalıp yargılar, nesiller arası jenerasyon farkı, veraset ve mülkiyet sistemi, çocukların aile büyüklerini yalnız bırakarak başka yerlere göçmesi de kültürel ve sosyo-ekonomik risk faktörleri arasında sayıyor.
Fiziksel problemleri ya da bilişsel süreçlerinde yetersizlik olanlar ile olumsuz fiziki koşullarda yaşayanların da risk altında olduğu biliniyor.
O halde...
Dünyada ve ülkemizde yaşlıya yönelik ihmal, istismar ve şiddetin sanıldığından daha yüksek olduğu düşünülürken...
Ülkemizde her geçen gün artan 65 üstü yaş nüfusun en az yüzde 5'inin şiddete maruz kaldığını düşünüldüğünde ortaya çıkan rakam bile insanı ürkütürken...
Yaşlının şiddet gördüğünü sakladığı bilinirken...
Şiddet gördüğünü ifade eden yaşlıya mesafeli yaklaşıldığı bir gerçekken...
Yaşlının ruhunu yaralayan şiddetin resmi kayıtlara geçmesi sağlanamazken...
Şiddetten korunma konusunda yaşlılar bilgilendirilmesi için hiçbir çalışma yapılmazken...
Mağdur yaşlılara rehabilitasyon dahil gerekli hizmetler verilmezken...
Toplum ve sağlık çalışanlarının bilinçlendirilerek konuya duyarlılıkları arttırılması için çaba harcanmazken...
Yaşlıya yönelik şiddete ilişkin farkındalığımızın arttırılması önemli.(ŞD/EÜ)
* Şadiye Dönümcü, Sosyal Hizmet Uzmanı.
** Başlık: Fazıl Hüsnü Dağlarca, "Söyle sevda içinde türkümüzü"