"Avukatlarımız göz altına alındı, artık bizi daha çok dövecekler."
Bir Hey Tekstil işçisi
14 yıl önce, 8 Ocak 1999 günü, Ankara Halkın Hukuk Bürosu, o zamanın namlı savcısı Nuh Mete Yüksel'in talimatı ile Siyasi Şube ekipleri tarafından basıldı.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şubesi Cezaevi ve İşkence İzleme Komisyonu üyesi Zeki Rüzgar, ilkel bir komplo neticesinde örgüt yöneticisi olduğu iddiası ile tutuklandı. Tutuklandığı dönemde, Birtan Altunbaş davası gibi işkence davalarını, Gazi davası gibi Türkiye halklarına yönelmiş katliam davalarını takip ediyordu.
Zeki Rüzgar'ın yargılandığı davayı, üyesi olduğu ÇHD'nin çağrısı ile, ulusal barolardan yüzlerce avukat ile uluslararası örgütler takip etti. Nihayetinde komplo boşa çıkarıldı. Nitekim, Zeki Rüzgar, 18 Ocak günü yani tam 14 yıl sonra mesleğini icra ederken gözaltına alındı.
18 Ocak günü gözaltına alınan 16 avukatın ortak bir noktası var. Hepsi, Zeki Rüzgar gibi, Çağdaş Hukukçular Deneği üyesi. ÇHD, 1974 yılından bu yana sıkıyönetim mahkemelerinde, devlet güvenlik mahkemelerinde, özel yetkili mahkemelerde siyasi muhalifleri savunan hukukçuların örgütü.
ÇHD, karakollarda işkenceyle, cezaevi operasyonlarında kalaslarla dövülerek, sokak ortasında arkasından vurularak katledilenlerin hesabını soran avukatların örgütü. 40 yıldır tüm ezilenlerin ve toplumsal muhalefetin savunmanlığını üstlenenlerin örgütü.
18 Ocak günü evleri büroları basılarak darpedilerek gözaltına alınan avukatlar, bir örgüt üyesi ve/veya yöneticisi ise bu örgüt, ÇHD'den başkası değil.
ÇHD' ye ve ÇHD üyesi avukatlara yönelik saldırılar ilk değil. Muhakkak ki, son da olmayacak. İstanbul Emniyeti, açıkçası Engin Çeber'in, Festus Okey'in, Şerzan Kurt'un ve benzeri davaların intikamını almak, yanı sıra Ortadoğu'da kazanlar kaynarken toplumsal muhalefete gözdağı vermek için en iyi bildiği yolu tercih etti.
16 avukat haricinde 100'e yakın genç, öğrenci, gazeteci, sanatçı da göz altına alındı. Gözaltına alınanlar hükümetin neoliberal politikalarına ve Ortadoğu siyasetine karşı olduklarını açıkça ifade ettikleri için bugün gözaltındalar.
Kamuoyunun lincini ve korku imparatorluğunun devamını sağlamak amacı ile, hergün adliyede, cezaevinde ve emniyette görevi başında olan avukatları, uyduruk bir komplo ile sabahın 04:00'ünde helikopterlerle, iş makinaları ile, onlarca özel harekatçı ile gözaltına aldılar.
Gözaltı ve aramada hukuksuzluk
Avukat ev ve büroları ancak belirli bir suç isnadı ile baro gözlemcisi ve savcı nezaretinde aranabilir. Soruşturmayı bizzat ve yalnızca Cumhuriyet Savcısı yürütebilir.
Taylan Tanay'ın evi ve işyeri aramasında bulunması gereken savcı, aramada neden hazır bulunmadığı sorulduğunda "yolu kaybettim" şeklinde çocukça bir mazeret ileri sürmekte beis görmedi.
ÇHD üyesi avukatların ev ve büro aramalarında, arama kararlarında avukat ismi dahi yazılı değildi, belirli bir suç isnadı yoktu, aramalarda baro gözlemcisi de bulunmadı.
Gözaltı ve arama süreci ile başlayan hukuksuzluğun, soruşturma ve kovuşturmanın diğer aşamalarında da süreceği endişesi mevcut.
"Kozmik" komedi
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, helikopterli operasyonu ile ÇHD üyesi avukatlar hakkında arzuladığı ve hayal ettiği toplumsal/medyatik lince bu sefer kavuşamadı.
Aksine, kamuoyunda, ana akım medyada ve özellikle sosyal medyada ÇHD üyesi avukatların sahiplenilmesi İstanbul Emniyeti'nin muhtemelen beklemediği bir gelişme idi.
Bunun verdiği telaş ve şaşkınlıkla olsa gerek, gecenin bir yarısı basın notu ile ''kozmik bilgiler'', ''uluslararası ajanlık'' komedisini ortaya attı.
İhlaller sürdükçe, avukatlar çoğalır
Devlet aklının idrak edemediği bir husus var. Devlet helikopteriyle, iş makinalarıyla, yıllar süren davalarıyla, komplolarıyla da gelse, devletin, Kürtlere, yoksullara, işçilere, kadınlara, tüm ezilenlere karşı yürüttüğü pervasız saldırılar devam ettiği müddetçe, her zaman onların savunmanlığını üstlenen hukukçular olacak.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümeti cihan imparatorluğuna soyunarak, sınır ötesi hak ihlallerine tevessül ettiğinde, herzaman sınır ötesi ihlallerini kayıt altına alacak ve bu hak ihlallerine karşı ezilenlerin hakkını arayacak hukukçular olacak.
ÇHD Genel Başkanı avukat Selçuk Kozağaçlı ve Şube Yöneticisi avukat Oya Aslan Suriye halkına yönelik mezalimi yargıya taşımak için yurtdışında bulunmaktaydılar.
Yazının başında bir alıntı yaptım. ÇHD operasyonunun sebeb-i hikmetini bir Hey tekstil işçisi ne güzel özetleyivermiş. 14 yıl önce Zeki Rüzgar'ı gözaltına alırken, davaların takipsiz kalacağını, avukatların sineceğini sananlar yanıldılar.
Zeki'nin o dönem takip ettiği davaları, yüklendiği sorumlulukları bugün gözaltına alınan, hakkında yakalama kararı çıkarılan ÇHD üyesi meslektaşları üstlendi.
Hiçbir müvekkilini savunmasız, takip ettiği hiçbir davasını avukatsız bırakmadılar. Devletin hayal ettiğinin aksine, çoğalarak geldiler.
Bugün, 16 avukatı gözaltına alanlar, zannetmesin ki, toplumsal muhalefet avukatsız kalacak, ortalık dikensiz gül bahçesine dönecek. Tarih bize daha önce gösterdi. Saldırı, savunmaya yöneldiğinde, toplumsal muhalefetin avukatları, çoğalarak gelirler. (EP/ÇT)