Türkiye genelinde DHKP-C adı altında yapılan operasyonda aralarında Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi 16 avukatın gözaltına alınmasına sivil toplum örgütleri tepki gösterdi. Bugün sabah saatlerinde çeşitli illerde ev ve bürolara operasyon yapılmış 85 kişi gözaltına alınmıştı. Baskın yapılan meskenlerden bir kısmı ÇHD büroları ile avukatların evleriydi. Gözaltına alınanlardan arasında avukatların yanı sıra Grup Yorum üyeleri de var.
STÖ'ler operasyonların savunma hakkını ihlal etmeye yönelik olduğunu ifade etti.
BDP: Binlerce kişi savunmasız bırakıldı
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) yaptığı açıklamada yapılan baskınların, toplumsal muhalefete yönelik gerçekleştirilen hukuku dışı, siyasi operasyonların bir devamı niteliğinde olduğunu ifade ederek "Bu operasyonların amacı Türkiye'deki farklı muhalif sesleri sindirmek, susturmak, etkisiz hale getirmek, demokratik tepkileri, eylem ve etkinlikleri engellemektir" dedi.
"Türkiye'nin bir hukuk devleti olmadığı yapılan bu son operasyonla bir kez daha görülmüştür. İfadeye çağrıldıklarında gidecek olan ve her gün adliyelerde savcılarla yüz yüze görev yapan avukatların, sabah çok erken saatlerde baronun görevlendireceği bir avukat ve cumhuriyet savcısının nezareti dahi beklenmeden kapıları kırılarak evlerine girilmesi keyfiliğin nerelere kadar uzandığının çok açık bir göstergesidir."
"Son operasyonda ağırlıklı olarak hukukçuların hedef alınmış olması savunma makamına ve hukuka karşı çok açık bir saldırıdır. Gözaltına alınan avukatlar aynı zamanda, haksız ve hukuksuz bir biçimde cezaevinde tutulmakta olan binlerce siyasi tutuklunun da gönüllü avukatlığını yapmaktadırlar. Bu operasyonlarla binlerce kişinin savunmasız bırakılması da amaçlanmaktır."
Tarhan: Polis devlet anlayışının tezahürü
CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan operasyona ilişkin yaptığı yazılı basın açıklamasında "Çağdaş Hukukçular Derneğine ve üyesi avukatlara yönelik sürdürülen hukuka aykırı aramalar bugün yeni bir 'Özel Yargılama' terörü olarak öne çıkmıştır" dedi. Tarhan'ın açıklaması şöyle:
"İktidara muhalif herkesi ve her kurumu susturma anlayışının toplumsal muhalefeti savunma görevi yapmaları nedeniyle avukatlara da yöneltilmesi faşist ve baskıcı bir yönetim anlayışının, kapımıza dayanan polis devleti anlayışının tezahürüdür."
"Muhaliflerin ve toplumsal muhalefeti savunma görevi yapanların, Özel Yetkili Makamlarca yapılan tüm siyasi soruşturmalarda olduğu gibi terör kisvesi ile bir çuvala atılarak yakılmaya çalışılmasından duyduğumuz endişeyi kamuoyu ile paylaşıyor, avukatların bürolarına ceza yöntem hukukuna ilişkin bağlayıcı tüm kurallar çiğnenerek ve kapılar kırılarak yapılan baskınları kınıyoruz"
EMEP: Bu anlayış savunma hakkını ortadan kaldırır
Emek Partisi (EMEP) iktidarın avukatlar ile müvekkillerini özdeşleştirdiğini belirttiği açılamasında şu ifadeler yer aldı:
"Böyle bir anlayış ve uygulama savunma hakkını ortadan kaldırır. Avukatların, müvekkillerinin yargılandığı suçlarla bir süre sonra suçlanması uygulaması, sanıkların avukatsız kalmasına yol açabilir. Özellikle siyasi davalarda sanıklara hukuki yardımda bulunmak fiilen mümkün olmaz."
"4. Yargı Paketi'nde silahlı eylemlere katılmamış kişilerin 'terör' suçlamasıyla karşılaşmayacağı ilan edilmişken, siyasi davalara giren avukatların örgüt üyesi gibi suçlanarak gözaltına alınması AKP hükümetinin samimiyetini de göstermektedir. Artık, AKP muhaliflerine terörist muamelesi yapma politikasından vazgeçilmelidir."
Yeşiller ve Sol Gelecek: Hedef hak savunucuları
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, ÇHD'nin otuz yılı aşkın tarihinde hakları ihlal edilenler, özgürlüğünden yoksun bırakılanların başvurduğu bir yer olduğunu ifade ederek, operasyonların aslında hak ve özgürlük savunucularına yönelik gerçekleştirildiğini ifade etti.
"Avukatların savundukları müvekkilleri ve yürüttükleri davalardan yola çıkılarak suçlanmaları, soruşturmaya tabi tutulmaları hukukun en basit kurallarının yok sayılması, savunma hakkinin dolayısıyla adil yargılanma hakkının ortadan kaldırılmasıdır."
"Kamuoyunda barış umudunun yeşerdiği bugünlerde gerçekleştirilen bu hoyrat ve şaşırtıcı operasyon, sıranın savunmacılara ve hukuk örgütlerine geldiği kaygısını uyandırmış, tüm hukuk ve demokrasi kurumlarında endişe yaratmıştır."
ÖDP: Operasyonların hedefi savunma hakkı
Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖDP) gözaltıların derhal bırakılmasını talep ettiği açıklamasında şunlar ifade edildi:
"Bu operasyonların hedefinde savunma hakkı vardır. ÇHD, adaletsiz hukuk düzenine, herkesin terörist sayılarak zindanlara tıkılmasına, işçilerin haklarına ve özgürlüklere sahip çıkan bir kurumdur. AKP iktidarın bir aracı kıldığı yargı eliyle geliştirdiği operasyonlar karşısında hiçbir itiraza tahammülü olmadığını, savunma hakkını dahi tanımadığını bu operasyonlarla bir kez daha gösterdi."
İHD: Operasyon avukatlara yönelik gözdağı
İnsan Hakları Derneği (İHD) gözaltıları "avukatlara yönelik gözdağı" olarak değerlendirdi.
"Avukatların hukuk güvenliğinin olmadığı bu ülkede, vatandaşların hak ve özgürlüklerinden bahsedilemez. Siyasal iktidar özel yetkili yargı sistemi ile gözdağı vermek ve sindirmek istediği kesimlere yönelik yargı yolu ile baskı politikası uygulamakta ve kendisine muhalefet eden hiç kimseyi istememektedir."
DİSK: Bugün sırada ÇHD var!
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Erol Ekici açıklamasında "iktidarın 'totaliter' bir rejim kurma hevesi, hak ihlalleriyle, hukuksuzlukla ve toplumun muhalif kesimlerini sindirme operasyonlarıyla devam ediyor" dedi. Ekici açıklamasında şunları ifade etti:
"Demokratik siyasi çevrelerden gazetecilere, üniversitelerden yargıya, kitle örgütlerinden çevre örgütlerine varıncaya kadar tüm demokratik güçler bu operasyonların hedefindedir. Her muhalife bir 'gizli örgüt' kulpu takılıp cezaevleri toplama kamplarına dönüştürüldü, en temel savunma hakları ellerinden alınıp, uydurma gerekçeler ve sansasyonel belgelerle yargılamalar infazlarla sürdürüldü."
"Bugün sırada ÇHD var! Festus Okey, Hayata Dönüş Operasyonu, gözaltında kayıplar gibi gündemde olan davalara bakan, polis şiddetini önlemek için 'Alo Polis İmdat' hattı kuran, işkencelere, adaletsizliğe karşı mücadele yürüten hukukçular var; yarın kimlerin sırada olduğu, neyle sorgulanacakları ve yargılama olmadan toplama kamplarına gönderilecekleri belirsiz."
KESK: Türkiye cezaevine dönüşüyor
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) yaptığı açıklamada "AKP iktidarı tüm ülkeyi açık hava cezaevine dönüştürme yolunda ciddi adımlar atmaya devam etmektedir" dedi. KESK, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) toplumsal muhalefetin savunma hakkını bertaraf etmeyi amaçladığını ifade etti.
"Onlarca avukat hala cezaevinde iken ÇHD gibi Türkiye'nin en köklü hukuk kurumlarından birisinin keyfi bir şekilde aramaya tabi tutulması hukukun tamamen ayaklar altına alındığını göstermektedir. Avukatların dahi hukuk güvenliğinin olmadığı bu ülkede, vatandaşların hak ve özgürlüklerinden bahsedilemeyeceği açıktır."
TİHV: Avukatların 'şüpheli' gösterilmesi kaygı verici
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) açıklamasında, ÇHD avukatlarının üstlendikleri davalarla "bu ülkede temel hak ve özgürlüklerin yılmaz koruyucusu" olduğunu belirtilerek gözaltına alınan ÇHD yönetici ve üyelerinin derhal serbest bırakılmasını talep etti.
"ÇHD'nin ve üyesi olan avukatların, kurumsal ya da bireysel olarak Ergenekon, Jitem, 12 Eylül vb. kritik davalara müdahil olarak, toplu mezarları kazarak, kayıpları arayarak ihlal pratiklerinin ardındaki aklı/zihniyeti/hakikati açığa çıkarmaya yönelik çalışmaları bu ülkede geçmişten beri yaşanan ağır hak ihlallerinin bir daha asla tekrarlanmaması için büyük bir önem taşımaktadır."
"TV ekranlarında, gazete sayfalarında polis ve özel yargı terörünün yurttaşları nasıl olağan şüpheliler haline getirdiğini anlatan, demokrasimiz için kaygılarını belirten ÇHD yönetici ve üyelerinin şimdi şüpheli haline gelmesi gerçekten manidar ve kaygı vericidir."
ÇHD: Savunmayı sonuna dek savunacağız!
ÇHD Bursa Şubesi açıklamasında "Her gün adliye binalarında özel yetkili mahkemeler önünde savunma yapan ve adalet arayan arkadaşlarımız hakkında verilen yakalama ve arama kararları hukuksuzdur, yasadışıdır" dedi.
"Hiçbir baskı ve saldırı toplumsal muhalefetin avukatlığını yapmamıza engel olamayacaktır. Toplumsal muhalefetin avukatlığını yapan üyelerimiz ve meslektaşlarımız yalnız değillerdir. Toplumsal muhalefet bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da avukatsız kalmayacaktır."
"Bizler inandığımız avukatlık anlayışını sürdürmeye devam edeceğiz ve savunmayı sonuna dek savunacağız!" (EA)