CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın soru önergesiyle beraber hapishanelerdeki ölümler yeniden gündeme geldi. Acar’ın soru önergesini yanıtlayan Adalet Bakanı Sadullah Ergin 2002-2013 yılları arasında 1989 kişinin yaşamını yitirdiğini belirtmiş.
Emine Kaplan’ın Cumhuriyet gazetesindeki yazısından anlıyoruz ki Adalet Bakanı Ergin, soru önergesine verdiği cevapta rakamları sıraladıktan sonra Türkiye hapishanelerindeki ölümlerin Avrupa ortalamasının altında olduğunu da ifade etmiş.
Bu cevabı, açıklanan rakamları ve Avrupa Konseyi karşılaştırmasını birkaç tespitle beraber ele almak yerinde olacaktır:
İlk olarak: Rakamlar tutarsız…
12 Mart 2012 tarihli Hürriyet gazetesinde Faruk Bildirici’nin “Cezaevlerinde Ölümler ve Gazetecilik” başlığını taşıyan bir yazısı yayınlanmıştı. Bildirici, bu yazısında, hapishanelerden kendisine gelen mektuplar nedeniyle Adalet Bakanlığı’na mahpus ölümlerini sorduğu bir bilgi edinme başvurusu yaptığını ifade etmiş ve kendisine gelen cevabı okuyucularıyla paylaşmıştı. Yazının içerisinde Bakanlık’tan gelen istatistiki tablo da yer alıyordu.
İşte bu tablodaki rakamlar ile Bakanlığın bir yıl sonra CHP milletvekili Acar’ın soru önergesine cevaben verdiği rakamlar birbirini tutmuyor. Cevaplar karşılaştırıldığında Bakanlığın son rakamlarına göre mahpus ölümlerinin daha az gösterildiği görülüyor. Bildirici’nin yayınladığı rakamlara göre 2004 yılında 79, 2005 yılında 84, 2008 yılında ise 209 mahpus yaşamını yitirmiştir. Kaplan’ın haberinde ise sırasıyla bu rakamlar 54, 59 ve 211. İlk iki rakamda 25’er düşüş, son rakamda ise 2 artış var (Bu arada, mahpus ölümlerinden bahsederken, durmadan “rakam” demek hoş değil elbette. Bunun bilincinde olmakla birlikte aradaki çelişkileri göstermek için hoş olmayan bu duruma katlanmak gerekiyor.)
Bu durumda akla birkaç ihtimal geliyor. Gazeteciler rakamları yayınlarken yanlışlık yapmış olabilir. Ancak, haberi yayınlayan Cumhuriyet yazarı Emine Kaplan ile yaptığımız görüşme sonucu bu ihtimal boşa çıkmış oldu. Zira, Bildirici de gazetesindeki köşesinde, kendisine gelen cevapta yer alan tabloyu fotoğraf haliyle paylaşmıştı, yanlış yapma ihtimali yoktu.
Gazetecilerin yanlışlık yapma ihtimali elendiğine göre Adalet Bakanlığı’nın farklı sayılar açıkladığını kabul etmek gerekecektir. Bu durumda da birkaç ihtimal söz konusudur. İlk ihtimal; yanlışlık yapılmış olduğudur. Bu basit olan ihtimaldir. İkinci ihtimal ise ilk ihtimalden daha vahim sonuçlara yol açabilecektir. Bu ihtimale göre ise Bakanlık artık yeni bir veri sistemine geçmiştir ve bazı ölümleri istatistik dışı bırakmıştır. Bu ihtimalden bazı mahpus ölümlerinin bu sayılar içerisinde yer almadığı sonucu çıkar.
Bu iki ihtimalden hangisi doğru olursa olsun, Adalet Bakanlığı’nın yayınladığı rakamların tutarsız olduğu, iki sene sonra verilen rakamların daha düşük olduğu gerçeği değişmeyecektir.
İkinci olarak: Avrupa Birliği ile karşılaştırma…
Adalet Bakanı Sadullah Ergin imzalı cevapta geçen “Avrupa Konseyi Yıllık Ceza İstatistikleri 2009 yılı verilerine göre, ceza infaz kurumlarında bulunan her 10.000 hükümlü ve tutukluya göre ölüm oranının Avusturya’da 29.7, Belçika’da 41.3, Danimarka’da 29.6, Almanya’da 21.8, İtalya’da 24.7, Hollanda’da 24.9, Avrupa Konseyi üye ülkeler ortalamasının 28.9 ve Türkiye’de ise 21.8 olarak gerçekleştiği, bu veriler kapsamında ülkemizdeki ceza infaz kurumlarında hayatını kaybeden hükümlü ve tutuklu oranının Avrupa ortalamasının altında olduğu” sözlerini bir savunu olarak değerlendirmek ve bu savunuyu “Avrupa ortalamasının altında olması kabul edilebilir olduğu anlamına gelir” şeklinde okumak mümkün elbette.
Bu durumda “Bu ölümler Avrupa’da da olsa Türkiye’de de olsa kabul edilemez” şeklinde bir itiraz geliştirilebilir, ki bu itiraz oldukça yerindedir. İkinci olarak ise Bakanlığın adlarını anmadığı, mahpus ölüm oranlarının çok daha düşük olduğu bazı ülkeler sıralanabilir. 2010 yılı rakamlarına göre Türkiye’de 10.000’de 20.9 olan mahpus ölümlerine karşılık, bu oran İsveç’te 5.8, Norveç’te 8.3, Slovakya’da 15.9, Polonya’da 16.7, Finlandiya, 18.1, Almanya’da 18.3, İsviçre’de 19.4, Çek Cumhuriyeti’nde ise 20’dir.[3] T
ürkiye’deki mahpus ölüm oranlarının Avrupa Konseyi ortalamasının altında olması elbette bir anlam ifade eder ancak bunu Türkiye’deki ölümlerin savunusu haline getirmek yerine ölümlerin yaşanmasının önüne geçecek tedbirlere yoğunlaşmak, bu oranların çok daha düşük olduğu ülkeleri dikkate almak çok daha anlamlı ve kabul edilebilir olacaktır.
Sonuç olarak…
Bakanlığın iki ayrı belgesinde yer alan rakamların tutarsız oluşu resmi istatistiklere karşı güvensizliğe yol açıyor. Bu farklılığın nereden kaynaklandığı izaha muhtaçtır. Belgelerdeki tutarsızlıklar bir yana son üç yılın rakamlarına bakıldığında Türkiye hapishanelerinde her hafta beş mahpusun yaşamını yitirdiği görülüyor. Bu sayı, insan hakları açısından, hangi ülkenin ortalamasının altında kalırsa kalsın kabul edilemez.
Mahpus ölümlerinin önüne geçilebilmesinin ilk adımı olarak hasta mahpusların tahliyelerinin ve dışarıda tedavi olabilmelerinin önündeki engeller kaldırılmalıdır. İHD Cezaevleri Komisyonu’nun Eylül 2013 tarihli açıklamasına göre hapishanelerde, kendilerinin tespit ettiği, 154’ü ağır 526 hasta mahpus vardır.[4]
Artık hapsetmeye alternatif yöntemlerin tartışıldığı çağımızda, insanların hapishanelerde ölmediği değil, hapishanelere kapatılmadığı günlerin umuduyla…
* Sosyolog, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği Proje Koordinatörü.
** 20 Mayıs 2013 tarihi itibari ile yaşamını yitiren mahpus sayısıdır.
[1] Faruk Bildirici, Cezaevlerinde Ölümler ve Gazetecilik, Hürriyet, 12 Mart 2012. Bildirici’nin bu yazısı Hürriyet gazetesinin sitesinde artık görüntülenememektedir. Ancak yazının tablosuz haline Bildirici’nin kendi sitesinden , tabloya ise Bianet’te çıkmış olan “Urfa Hapishanesi’nde Bir Başka Tuzak” başlıklı yazıdan ulaşabilirsiniz.
[2] Emine Kaplan, Ceza Değil Ölümevi, Cumhuriyet, 23 Eylül 2013
[3] Councul of Europe Annual Penal Statistics – Space 1 – 2011, syf 134-135
[4] Eylül 2013: Hapishanelerde 154’ü Ağır 526 Hasta Mahpus Var