Geçtiğimiz hafta TGRT Haber’de “Kapımızdaki Tehlike Kurye” başlıklı bir haber yayınlandı.[1] Bu haber kuryeleri hedef alan, tekil ve münferit olayları genelleştirerek bir mesleği suçun kaynağı gibi gösteren ilk haber değildi. 15 dakikalık video haberde neredeyse kuryelerin sorunlarına dair hiçbir şey söylenmeden tekil ve sistemsel sorunları kuryeler zan altında bırakılarak ele alınması kurye camiasında infiale neden oldu.[2]
Bu “haber” vesilesiyle son dönemde basında kuryelere yönelik artan sınıfsal ötekileştirmeyi tartışmak istiyoruz.
Sınıfsal ötekileştirme ve basın ahlakı
Öncelikle iki olguyu hatırlamak sağlıklı bir tartışma yürütmek için gerekli olacaktır. Sınıfsal ötekileştirme ve basın ahlakı.
Sınıfsal ötekileştirme; belirli bir sosyal sınıfın, genellikle ‘alt sınıflar’ın veya işçi sınıfının, toplumsal hiyerarşinin dışında veya ötesinde bir grup olarak gösterilmesi sürecidir. Bu süreçte, medya, siyaset ve toplum, bu grubu farklı, yabancı ya da olumsuz bir şekilde temsil eder. Ötekileştirilen sınıf, negatif stereotiplerle damgalanır, sorunların kaynağı veya topluma tehdit olarak gösterilir. Bu gruplar, sorumsuz, tembel, suçlu ya da yetersiz olarak resmedilerek toplumda ayrımcılığa maruz bırakılır.
Basın ahlakı; gazetecilerin ve medya profesyonellerinin uyması gereken etik kurallar bütünüdür. Bu ilkeler, kamuoyunun doğru, tarafsız ve dengeli bir şekilde bilgilendirilmesini sağlar. Gazetecilikte dürüstlük, doğruluk, kişisel haklara saygı, gizliliğin korunması, tarafsızlık ve bağımsızlık gibi prensipler temel değerlerdir. Bu ilkeler, haberlerin nesnel ve gerçeğe uygun bir şekilde sunulmasını ve bilgilerin çarpıtılmadan, sansasyon yaratmadan aktarılmasını zorunlu kılar.
Gazetecilik mi hedef göstermek mi?
Son dönemde özellikle ‘ana akım medya’da moto kuryelerin güvenilmez ve tehlikeli olduğuna dair haberlerde bir artış söz konusu. “Sapık kurye”, “tacizci kurye”, “kurye tacizlerinin arkası kesilmiyor”, “kuryeden iğrenç olay”, “hırsız kurye”…
‘5N1K’ gazetecilik ilkesi, bir haberin en temel unsurlarını (Ne? Ne zaman? Nerede? Nasıl? Neden? ve Kim?) kapsar. Haber yapılırken ‘kim’ sorusuna yanıt verirken kişinin mesleği suç veya olayla doğrudan alakalı değilse, bu bilgiyi vurgulamak mesleği zan altında bırakmak anlamına gelir. Meslek bilgisi, haberi aydınlatıcı bir unsur değilse ve genellemelere yol açacaksa etik de değildir. Ayrıca haber başlığında suç ve fail bireysel olarak ele alınmadığında ve kişinin mesleki kimliği öne çıkartıldığında kişiden ziyade meslek tartışılmaya başlanır!
18 Eylül’de TGRT Haber’de yayınlanan “Kapımızdaki Tehlike: Kurye” başlıklı haber gerek attığı başlık ve alt yazılar gerekse de içeriği nedeniyle kurye camiasında ‘infiale’ neden oldu. Derya Efe’nin sunduğu TGRT Haber’e konuk olan Motosiklet Sürücüleri Federasyonu Genel Başkanı Murat Tomris’in genellemeci yaklaşımı[3], kuryelerin yaşadığı sorunlara neredeyse hiç değinmezken, tekil veya sistemsel bazı sorunları kuryeleri zan altında bırakacak şekilde dile getirmesi de kuryeler arasında tepkiye neden oldu. Program sunucusunun, “Haberlerde veriyoruz; taciz, telefonla rahatsız etme gibi olaylar arttı”, “Her gün sipariş veriyoruz, hemen her şeyi sipariş ediyoruz, onu da getiren bir moto kurye. Biz kapımızı kimlere açıyoruz, yani karşımızda kötü niyetli birisi mi var, güvenliğimizi kim sağlayacak? Toplum açısından da bir güvenlik meselesi diye düşünüyorum” demesi araştırmacı gazetecilik mi yoksa sorumsuzca bir mesleği hedef göstermek midir?
Program editörünün “Kapımızdaki tehlike: Kurye”, “Kapımızı açtığımız kuryeler ne kadar güvenli?”, “Kuryeler ne kadar güvenli?” gibi alt yazılar geçmesi tarafsız gazetecilik mi yoksa sınıfsal ötekileştirme midir?
Suçun şahsiliği ilkesi ve basının sorumluluğu
Hukukun temel ilkelerinden biri olan suçun şahsiliği ilkesi, bir suçun yalnızca failiyle ilişkilendirilmesi gerektiğini, bir grup ya da meslek üzerinden genellenmemesi gerektiğini belirtir. Ancak bir kısım medya, özellikle moto kuryeler söz konusu olduğunda bu ilkeyi ihlal ederek bireysel suçları tüm meslek grubuna mal etmektedir. Haberlerde suçlunun kimliği ya da yaptığı eylem üzerinden değil, mesleği üzerinden bir tanımlama yapılması, toplumda ciddi önyargılara yol açabilir.
Bu durum, medyanın tarafsız ve sorumlu habercilik anlayışından uzaklaşması anlamına gelir. Habercilikte nesnellik ve dürüstlük ilkesi göz ardı edilerek kuryelerin sadece negatif olaylarla ilişkilendirilmesi, münferit olayların sanki yaygın bir durummuş gibi ele alınması toplumda moto kuryelik mesleğine ve bu işi yapanlara karşı derin bir güvensizlik oluşturabilir. Oysa ki, kuryelik mesleği, özellikle pandemi döneminde büyük bir kamu hizmeti sunarak toplumun temel ihtiyaçlarını karşılamada kritik rol oynamıştır. 6 Şubat depremleri ve orman yangınları gibi afet zamanlarında tekil ve münferit değil binlerce kurye işlerini güçleri bırakıp aktif yurttaşlık örneği sergileyerek dayanışma ve yardımlaşma çalışmalarında etkin sorumluluk üstlenmiştir.
Kuryelik mesleği tehlikelidir!
Sadece kuryelerin değil, hiçbir meslek grubunun tehlike olarak gösterilmesi doğru değildir. Suç şahsidir ve yaptırımları hukuken uygulanmalıdır. Kuryelik yapan bir kişi suça bulaştığında cezası ne ise yargı önünde verilmelidir. Basın yolu ile bir mesleğin hedef haline getirilmesi ve itibarsızlaştırılmaya çalışılması kabul edilemez.
Kuryeler tehlikeli değildir ama kuryelik mesleği tehlikelidir! 53.20.09 Nace kodlu kurye faaliyetleri İşçi Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Tehlike Sınıfları Listesi’nde “az tehlikeli” olarak tanımlanmaktadır. Oysa Kurye Hakları Derneği ve İSİG verilerine göre 2022’de en az 58, 2023’te ise en az 68 moto kurye iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir.
Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Başkanlığı’nın kaza istatistiklerine göre 2023 yılında 89 bin motosiklet kazası meydana gelmiştir. 2024’ün ilk 8 ayında 60 bin 984 motosiklet kazaya karışmıştır. Aylık ortalama motosiklet kazası 7 bin 500 civarındadır. Kurye kazalarının ayrı istatistiği tutulmasa da bu kazaların önemli bir bölümünde kuryelerin taraf olduğu düşünülmektedir. Ağır yaralanmalı ve uzuv kayıplı kazaların istatistiği bilinmemektedir.
Moto kuryeliğin “Çok Tehlikeli Meslekler Statüsü”ne alınmaması, “Mesleki Yeterlilik Belge si”nin zorunlu hale getirilmemesi, firmaların işçi sağlığı ve güvenliği tedbirlerini yeterince uygulamaması, yetkililerin firmaları denetlememesi, hız baskısının ve puanlama mobbinginin ortadan kaldırılmaması vb. nedenlerden dolayı moto kuryelik mesleğinin tehlikesi her geçen gün artmaktadır.
Dipnotlar:
[1] https://x.com/tgrthabertv/status/1836379660155822211
[2] Motosiklet Sürücüleri Federasyonu Genel Başkanı Murat Tomris, kurye alanının denetimsizliği ve yasal boşluğuna dair kimi doğru noktaları dillendirse de programın tamamında kuryeleri zan altında bırakacak konuşmalar yapılmasına engel olmamış, bizzat o tartışmanın ortağı olmuştur. Araya doğru kimi cümlelerin katılması konuşmanın bütünündeki yaklaşım sorununu ortadan kaldırmaz.
[3] TGRT’deki haberden sonra kurye WhatsApp gruplarında ve sosyal medya hesaplarında çok sayıda tartışma yaşandı ve yüzlerce yorum yapıldı. Birkaç ‘çürük elma’ yüzünden tüm mesleğin karalanmasının insafsızlık olduğu belirtildi. Ayrıca, Ankara Kuryeler Esnaf Odası, Emekçi Kuryeler Derneği, Kuryeler Konfederasyonu, Eskişehir Kuryeler Birliği, İzmir Kuryeler Federasyonu, Bursa Motosikletli Kuryeler Derneği gibi çok sayıda kurye örgütlenmesi yazılı açıklama yaparak hem TGRT Haber’i hem de Motosiklet Sürücüleri Federasyonu Genel Başkanı Murat Tomris’i yaptığı açıklamalardan dolayı kınadı.