Bianet’te yayınlanan “Koşaner’in ‘Dış Mihraklar’ Derken Unuttukları I” başlıklı yazımızı bir takım sorularla bitirmiştik. Bu sorulardan birisi de şuydu:
Türkiye’nin, özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında yeniden yapılanan kapitalizme eklemlenmesinde ülke içi faktörlerin, örneğin, ticaret sermayesinin, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Demokrat Parti (DP) de dahil “muasır medeniyet” düsturunu benimsemiş kurucu kadroların ve elbette askeriyenin oynadığı rol nedir? Bu sorunun yanıtlanması için öncelikle II. Dünya Savaşı sonrası Türkiyesine, ama özellikle de bu Türkiye’deki sınıf ilişkilerine bakmak gerekiyor.
II. Dünya Savaşı sonrasında Türkiye’de önemli bir dönüşüm yaşanır. Bu dönüşümde temel olarak iki faktör rol oynar: İlki kapitalist sistemde ve dünya siyasetinde yaşanan gelişmelerdir. ikincisi ise, ülke içi sınıfsal yapının farklılaşması ve egemen sınıfın farklı kesimlerinin sermaye birikimi sürecinde başat rolü üstlenme çabalarıdır.
Sınıfsal yapı
İlk olarak II. Dünya Savaşı sonrasında Türkiye’de sınıfsal yapıya bakalım: Göze çarpan ilk olgu, ticaret sermayesi ve büyük toprak sahiplerinin önemli bir sermaye birikimi düzeyine ulaşmış olması. Şavaş döneminde hükümetin askeri masrafları karşılamak amacıyla başvurduğu parasal finansman sonucu oluşan yüksek enflasyondan en çok ticaret sermayesi ve büyük toprak sahipleri yararlanır.(1) Türkiye’nin tarım ürünlerine ve hammaddelerine olan dış talebin artması; silâhaltında çok sayıda asker bulundurulmasının tarımsal üretimi azaltması ve 1942’de, fiyatların serbest piyasaya bırakılmış olmasının da etkisiyle tarım ürünlerinin fiyatlarında meydana gelen artışlar da cabası.(2)
Bir başka faktör ise, 1942 Varlık Vergisi. Vergi, Rum, Ermeni ve Yahudi tüccarlara ait taşınmazların, fabrikaların ve ticari stokların zengin Türkler/Müslümanlar tarafından yok pahasına satın alınmasında önemli rol oynar.(3)
Ticaret sermayesi ve büyük toprak sahiplerinin birikim olanaklarının yukarıda ele alınan olgular sonucunda genişlemiş olması, bu kesimin birikim sürecinin yönlendirilmesinde daha aktif bir rol oynama talebini de beraberinde getirir. Bu çatışmalı süreç, bir siyasal temsiliyet kriziyle devam eder ve bilindiği üzere, DP’nin iktidar olmasıyla son bulur.
Öte yandan, bu dönemde egemen güçlerin her iki kanadı da, savaştan galip çıkan Batı bloğu yanında yer alarak yeniden yapılanan kapitalist sisteme entegre olma amacı güder. Bu durum taraflardan birisi için, sermaye birikimi olanaklarının daha da güçlendirilmesi ve ülkenin sermaye birikim sürecinde daha ön planda olabilmek anlamına gelir. Diğeri için ise, “muasır medeniyetler” seviyesine ulaşmak için büyük bir adım. Bu çatışmalı süreç, bu zamana kadar uygulanan bütün politikalarda tedrici bir farklılaşmayı da beraberinde getirir.
Değişim
Bu değişimin ilk sayılabilecek olanlarından birisi, Almanya ile olan ilişkiler. Türkiye’nin II. Dünya Savaşı’nın ortalarına kadar Hitler Almanyası ile, bu ülkeye silah yapımında kullanılan temel girdilerden birisi olan krom satacak kadar önemli ilişkileri var. Ancak 21 Nisan 1944 tarihinde Almanya’ya krom satışını durdurulur. Elbette bu durumda, İngiltere ve II. Dünya Savaşı’nın asli galibi ABD’nin, Almanya’ya krom sevki durdurulmadığı takdirde Türkiye’ye ekonomik ambargo uygulanacağını bildirmesi önemli rol oynar.(4) Krom sevkinin durdurulmasının hemen ardından ise Almanya ile siyasi ilişkiler kesilir. İnönü yaptığı bir Meclis konuşmasında bu durumu şu sözlerle ifade eder:
"Birleşik Amerika ile münasebetlerimiz ve temaslarımız II. cihan harbi esnasında daha artmış ve daha dostane olmuştur. İki memleket arasındaki münasebetlerin gelecekte daha geniş ve yakın olacağını ümid ediyoruz."(5)
Savaş sonrasında yaşanan tedrici farklılaşmanın bir başka örneği de, kontrollü bir çok partili hayata geçiştir. Süreç kontrollüdür, çünkü öncesinde özellikle ABD ile kurulacak ilişkiler ve laiklik konusunda taraflar uzlaşıya varır. Bu durumun en güzel göstergesi ise Celal Bayar ile İsmet İnönü arasında geçen şu konuşmadır:
“- Terakkiperverlerde olduğu gibi ‘İtikadatı diniyeye biz riayetkârız’ diye madde var mı?
Celal Bayar:
- Hayır Paşam. Laikliğin dinsizlik olmadığı var…
- Ziyanı yok. Köy enstitüleriyle, ilkokul seferberliğiyle uğraşacak mısınız?
- Hayır.
- Dış politikada ayrılık var mı?
- Yok.
- O halde tamam”(6)
Tarafların uzlaşıya vardığı bir başka nokta daha vardır: Sosyalist hareketin tasfiyesi. Nitekim çok partili yaşama geçişle birlikte yaşanan gelişmelerden ilki bu dönemde yasal siyasal faaliyet yürütmeye başlayan Türkiye Sosyalist Emekçi Köylü Partisi (TSEKP) ve Türkiye Sosyalist Partisi’nin kapatılması olur. Sonrasında ise sıra emek hareketine gelir.
1946 Kararları
Türkiye’nin, II. Dünya Savaşı sonrasında oluşan uluslar arası ortama uyum sağlama çabalarından birisi de 7 Eylül 1946 Kararları’dır. II. Dünya Savaşı sonrasında Türkiye’nin yeni ekonomi politikalarını belirlediği ilk önemli adım olarak da tanımlanan bu kararların alınmasında rol oynayan temel faktör ise Bretton Woods’ta oluşan sisteme katılma, özellikle de IMF’ye üye olma isteği.(7)
Söz konusu kararlar ile yapılan sert devalüasyon haricinde, kapitalist sistemin içinde bulunduğu konjonktüre uygun birçok -liberal- düzenleme hayata geçirilir. Ekmek satışlarının karneden kaldırılması, bazı temel malların fiyatlarında indirim yapılması, altın fiyatlarının yükselmesinin önlenmesi için Ziraat Bankası’nın altın alım satımının serbest bırakılması, ihracatta farklı mallara farklı kur uygulamasının kaldırılması, madenlerin dış satımının serbest bırakılması bunlardan bazıları. (8)
Devalüasyon kararının alınmasında ise, başta Türkiye’den hammadde ithalatı yapan İngiltere ve ABD olmak üzere birçok Batılı kapitalist ülkenin, Türkiye üzerinde baskı kurmasının da önemli rol oynadığını geçerken belirtelim. Nitekim kararlardan sonra, yakın zamana kadar dış ticaretini büyük ölçüde Almanya ile gerçekleştiren Türkiye’nin, İngiltere ve ABD gibi ülkelerle olan ticareti önemli bir artış yaşar.(9)
İvedili Plan
II. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan gelişmelerden bir diğeri de, savaşın son günlerinde gündeme gelen bir kalkınma planıdır. “1946 İvedili Planı” olarak bilinen bu planda, hammadde merkezleri ile sanayi tesislerinin bütünleştirilmesi yoluyla ve devlet eliyle gerçekleştirilecek bir sanayileşme hedeflenir.(10) Plan’ın teknik yönetimini de Kadro Dergisi yazarlarından İsmail Hüsrev Tökin ve Şevket Süreyya Aydemir üstlenirler.
Plan’da, devlet eliyle sanayileşme, özel sektör eliyle yürütülecek bir sanayileşmenin “yeni bir içtimai tabaka”(11) yaratacak olmasıyla gerekçelendirilir. Çünkü özel sektör eliyle sanayileşmeye gidildiği takdirde ortaya çıkacak “tabakanın hayat kaygıları ve şartları, kendi haricinde kalan kitlelere nazaran hususiyet arz ve içtimai alaka talep” edecektir.(12) Yani kaygı, “sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış bir kitleden”! oluşan sosyal yapının bozulmaması, sınıf çatışmalarının açığa çıkmamasıdır.
Dönemin hükümeti bu Plan’ın finansmanı için ABD Export İmport Bankası’ndan 500 milyon dolarlık kredi talep eder. Ancak Banka’dan sağlanabilen kredi yalnızca 25 milyon dolar olur. (13) Çünkü dönem ABD için “komünizmle mücadele” dönemidir. ABD, elbette egemenlerin de kabulüyle, Türkiye ve Yunanistan’a “komünizmle mücadele” için “dış yardım”lar yapmaktadır örneğin. Böyle bir ortamda, elbette ki, devletçiliğe dayanan bir plan kabul görmeyecektir.
Nitekim görmemiştir de. Öte yandan, iç politikada, özellikle ticaret sermayesi ve büyük toprak sahipleri de Plan’ı sert bir dille eleştirirler. Bu gelişmeler, yeni bir plan çalışmalarını zorunlu kılar. 1947 Planı olarak adlandırılan bu yeni Plan’da ise, sektörel öncelikler uluslararası konjonktürün ve ticaret sermayesi ile büyük toprak sahiplerinin taleplerine göre biçimlendirilir. Bir diğer ifade ile yeni hazırlanan Plan’da, devlet eliyle kalkınmanın yerini özel sektör eliyle kalkınma, sanayi yatırımların yerini ise, tarımsal alanda yapılması öngörülen yatırımlar alır. (14)
Öte yandan planı hazırlayan kadro da değişir. Kadro Dergisi yazarları yerini, Kemal Süleyman Vaner başkanlığında çalışan ve önemli bir kısmı liberal bir örgütlenme olan Türk Ekonomi Kurulu üyesi olan bir ekibe bırakır.(15) Bakın, CHP yanlısı yayın yapan Akşam Gazetesi’nin 6 Kasım 1947 tarihli nüshası bu yeni planı nasıl tanıtır okurlarına:
…Bu planın Amerika Dışişleri Bakanı Marshall’ın Avrupa kalkınması hakkındaki planın tetkiki için Türkiye’nin de iştirakiyle Paris’te toplanan milletlerarası konferansın mevzuiyle alakalı olduğu söylenmektedir. Bakanlar Kurulu planın mali kısmı için gelir kaynaklarımızla ve milletler arası yardımlaşma imkânlarıyla ayarladıktan sonra bir kanun tasarısı hazırlanacaktır.(16)
Yıl 1947’dir, iktidar ise CHP. Ve biliyoruz, hala asli sorularımıza, Truman Doktrini ve Marshall Planı ile TSK/Genelkurmay arasındaki ilişkilere gelmedik. …O da sonraki yazılarda.(TT/EÜ)
* Devam edecek.
Kaynaklar
(1) Yahya S. Tezel, Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi, Üçüncü Baskı, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1994, s. 258.
(2) Tezel, age, s.259; Korkut Boratav, Türkiye İktisat Tarihi 1908–1985, .5. Basım, İstanbul: Gerçek Yayınevi, 1995, s.55.
(3) Tezel, age, s.262; Ayşe Buğra, Devlet ve İşadamları, 2. Basım, İstanbul: İletişim Yayınları, 1995, s.81.
(4) Cemil Koçak, Türkiye’de Milli Şef Dönemi, 1. Basım, Ankara: Yurt Yayınları, 1986, s. 308.
(5) İsmet İnönü, “Reisi Cumhur İnönü’nün T.B.M.Meclisinin VII. Devre İkinci Toplantı Yılını Açış Nutku”, Cumhurbaşkanları’nın T.Büyük Meclisini Açış Nutukları, Av.Kazım Öztürk (derl.), İstanbul: AK Yayınları, 1969, s. 365.
(6) Metin Toker’den aktaran Ali Gevgilili, Yükseliş ve Düşüş, 2.Basım, İstanbul: Bağlam Yayınları, 1987, s. 42.
(7) Haldun Gülalp, Gelişme Stratejileri ve Gelişme İdeolojileri, 1. Basım, Ankara: Yurt Yayınları, 1983, s.44.
(8) Yalçın Doğan, IMF Kıskacında Türkiye 1946–1980, 3. Basım, İstanbul: Tekin Yayınları, 1987, s.59–61.
(9) Doğan, age, s.62.
(10) İlhan Tekeli ve Selim İlkin, Savaş Sonrası Ortamında 1947 Türkiye İktisadi Kalkınma Planı, 1. Basım, Ankara: Ortadoğu Teknik Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi Yayın No:24, 1981, s.2.; Ergün Günçe, Türkiye’de Planlamanın Dünü Bugünü Yarını, Toplum ve Bilim, Sayı 14 (Yaz 1981), s.84–97.
(11) Tekeli ve İlkin, age, s.4.
(12) Tekeli ve İlkin, age, s.4.
(13) Tezel, age, s.91; Mehmet Gönlübol, Cem Sar ve Ahmet Şükrü Esmer, Olaylarla Türk Dış Politikası Cilt 1 (1919–1973), 4. Basım. Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, No: 407, 1977.
220; “Türkiye’ye 500 Milyon Dolarlık Yeni Bir İkraz Bahis Mevzuudur”, Vatan, 24 Nisan 1947, s.2.
(14) Tekeli ve İlkin, age, s.10
(15) Tekeli ve İlkin, age, s.7
(16) Beş Yıllık Kalkınma Planı Hazırlığı, Akşam, 6 Kasım 1947, s.1.