Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Devlet Bakanı Truman’ın Türkiye ve Yunanistan’a aktarılacak askeri “dış yardım”lardan oluşan ünlü Truman Doktrini’ni 12 Mart 1947 tarihinde ilan ettiğini ve buna ilişkin kimi tepkileri bu yazı dizisinin ilkinde aktarmıştık.
Acaba söz konusu dönemde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Demokrat Parti (DP) yanlısı basın, CHP hükümeti ve DP muhalefeti bu süreci nasıl değerlendirdi? Şimdi de ona bakalım. Özellikle sabırlı okuyucu için de belirtelim, ilerleyen yazılarda, önce ordunun bu süreçte yaşadığı dönüşümler ele alınacak, sonra da tüm bu olup bitenlerin bugüne olan yansımaları ve çıkarımları.
Basında Truman Doktrini
Truman’ın ünlü Harvard Nutku’ndan sadece bir gün sonra, 13 Mart 1947 tarihinde CHP’nin resmi yayın organı Ulus Gazetesi’nde Nihat Erim: “Son günlerde Amerika’dan çok iyi haberler gelmektedir”(1) diye başlar ve devam eder:
“Amerika el uzatmadığı, kendi üzerine düşen insanlık mesuliyetlerini cesaretle yüklenmediği takdirde, yeni bir felaket uzak ihtimal değildir”(2).
İlerleyen dönemlerde Demokrat Parti yanlısı yayın yapan Vatan Gazetesi’nin başyazarı Ahmet Emin Yalman da “Yardımın Açtığı Ufuklar” başlıklı bir yazı kaleme alır ve şunları yazar:
“…Tarih bir defa daha Türk milletinin yüzüne gülmüştür. Birleşik Amerika ile başlayan işbirliği milletimizin önünde yeni ufuklar açmış, yeni imkânlar yaratmıştır…”(3)
Hükümet ve muhalefetin gözünden Truman Doktrini
Dönemin basınındaki tepkiler dönemin iktidarının ve muhalefetinin tepkilerini de yansıtır niteliktedir. Örneğin Başbakan Recep Peker, Truman’a cevaben yayınladığı mesajda, Truman’ın realistliğini ve insaniliğini vurgular (4).
TBMM Dışişleri Komisyonu Mahmut Şevket Esendal da, Truman doktrininin ilanını “İkinci cihan harbi ertesi devrinin en manalı politika olayı” olarak tanımlar (5). Bu tavırlar ilerleyen dönemlerde Truman Doktrini ve “dış yardım” anlaşmasının görüşüldüğü TBMM oturumunda daha net ifade edilir.
Örneğin CHP’li Nihat Erim, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Türkiye ve dünyanın ortak bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu (komünizm kastediliyor), bu noktada ABD’nin “kendi kıtasına çekilmeyerek kıtası dışında” aktif bir rol üstlenmesinin önemini vurgular. Ve daha da ileri gider:
“Amerika Birleşik Devletlerinin şampiyonluğunu yaptığı fikirler, bizim de milli rejim kurulduğu günden beri, Cumhuriyet Hükümetlerinin uğrunda çalıştığı fikirlerdir” (6). Demokrat Parti ise Truman Doktrini ile ilgili görüşlerini aynı Meclis oturumunda, İstanbul milletvekili Enis Akaygen’in ağzından dile getirir:
"Birleşik Amerika Devletleri hükümetinin memleketimizin kalkınmasını kolaylaştırmak için yapmaya karar verdiği yardımı büyük bir memnuniyet ve şükranla karşılamış olan Demokrat Parti… bu anlaşmayı temamile tasvip eder" (7).
Bu görüşmelerden sonra dış yardım anlaşması TBMM tarafından oybirliği ile kabul edilir (8).
Truman Doktrini’ne soldan tepkiler
Anlaşma’ya ve Türkiye’nin ABD ile “stratejik ortak” olmasına tepki gösterenler de vardır elbet.
Örneğin Sabahattin Ali, 28 Nisan 1947 tarihli Markopaşa’da “Hangi Cepheden Gelirse Gelsin Emperyalizmin Aleyhindeyiz”(9) başlıklı bir yazı yazar. 16 Aralık 1947 tarihli Alibaba’da ise şunları:
“…Mesela bir Alman dostluğudur alıp yürüyor… Derken havalar değişince, dünkü dostlar ‘Tuu, kaka’ oluveriyorlar… Bu sefer Amerika’ya kul oluyorlar. Haydi Amerikan gemileri, Amerikan gazetecileri, Amerikan plakları, Amerikan sanatı, Amerikan malları, Amerikan subayları itibarda. Hatta soysuzun biri çıkıyor ‘Amerika’dan kanunlar alalım, biz Amerika’dan daha mı iyi düşüneceğiz? her şeyimizi oryaya uyduralım’ diye bağırıyor.” (10)
Dışişleri Bakanı Hasan Saka’nın, bu tür iddialara zaten peşinen bir yanıtı vardır: Yukarıda bahsi geçen Meclis oturumunda şunları söyler örneğin:
"…ne Türk hükümetinin ne de Amerika hükümetinin tarihinde herhangi bir mukavele yolu ile müstakil, bağımsız bir devletin bağımsızlığına aykırı bir teşebbüs gösterilebilir. Ne de Büyük Millet Meclisinin hükümetleri tarafından Türkiye’nin herhangi bir memleketle olan harici münasabatında yaptığı mukavelat ve akdettiği muahedelerde kendi bağımsızlığına dokunacak herhangi bir hükmü kabul etiğine dair bir misal zikredilebilir.(Bravo sesleri, alkışlar)"(11).
24 Mayıs 1947 tarihli Cumhuriyet’te de Nadir Nadi’nin cevabı hazırdır: “Bahis mevzuu olan, milletlerin hürriyeti ve milletlerin bağımsızlığıdır. Yani bazı ajanların ileri sürmek istedikleri bulanık niyetlerden ortada eser yoktur.”(12)
Truman Doktrini Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) tarafından da sert bir dille karşılanır. Bu durum İzvestia Gazetesi’nde yayınlanan bir makalede şu sözlerle ifade edilir:
“…Bundan sonra bağımsız bir Türk siyasetinden bahsetmek imkânsız olacaktır. Çünkü bu siyaset Amerika’nın emperyalizmine tabii bulunacaktır…”(13).
SSCB’den gelen bir başka eleştiri de, Türkiye’nin savaş döneminde Hitler’e yardım etmesi ve müttefiklere katılmakta tereddütlü davranmasıdır(14).
9 Nisan 1947 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan başyazıda SSCB’ye şu yanıt verilir: “…Türkiye ta başlangıçta mukadderatını, Nazizm ve Faşizmin düşmanı olan cepheye bağlamış ve bu siyasetten zerre kadara ayrılmayarak sonuna kadar bu siyaseti tatbik etmiştir…”(15)
Hükümet de, ilerleyen günlerde, Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı’nda müttefik devletlere yaptığı yardımları anlatan bir broşür hazırlama çabalarına girişir (16). Hükümetin bu iddialarının doğruluğunu merak edenler bu yazı dizisinin ikincisine bakabilirler. Öte yandan, tüm bu olup bitenlere en güzel cevabı ilerleyen dönemlerde Nazım Hikmet verir:
“...
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
‘Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.’
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz…”(TT/EÜ)
Kaynaklar
(1) Nihat Erim, “Amerika’nın Kararlı Durumu”, Ulus, 13 Mart 1947, s.1
(2) Age
(3) Ahmet Emin Yalman, “Yardımın Açtığı Ufuklar”, , Vatan, 24 Mayıs 1947, s.1,3
(4) “Başkan Truman, Tam Realist ve Tam İnsani Bir Görüşten Mülhem Olmuştur”, Ulus, 14 Mart 1947, s.1
(5) “Truman’ın Nutku Türkiye’de Derin Akisler Bıraktı”, Ulus, 14 Mart 1947, s.1.
(6) T.B.M.M. Tutanak Dergisi, Dönem: VIII, Cilt 6, Toplantı 1, 79. Birleşim, 1.9.1947, s. 552–556
(7) Age
(8) Age
(9) Sabahattin Ali, Hangi Cepheden Gelirse Gelsin Emperyalizmin Aleyhindeyiz, Marko Paşa Yazıları ve Ötekiler, Cem Yayınevi, İstanbul: 1986, s.119–120
(10) Sabahattin Ali, Uşak Ruhu, age, s.143–144
(11) T.B.M.M. Tutanak Dergisi, Dönem: VIII, Cilt 6, Toplantı 1, 79. Birleşim, 1.9.1947, 552–556
(12) Nadir Nadi, Hayırlısı Olsun, Cumhuriyet, 24 Mayıs 1947, s.2
(13) “Moskova Memnun Değil”, Ulus, 15 Mart 47, s.4
(14) “Amerikan Yardımı İçin Rusya’nın Noktai Nazarı”, Cumhuriyet, 8 Nisan 1947, s.1
(15) “Son Harbde Türkiye’nin Müttefiklere Yardımları”, Cumhuriyet, 9 Nisan 1947, s.1
(16) Age, s.1