53.Selanik Film Festivalinde Özel Mansiyona layık görülen filmlerden ikincisi Bukalemunun Rengi komünist rejimin son döneminden yola çıkan, nitelikli olduğu kadar ironik bir sinema yapımı.
Senaryosu politik eserleriyle ünlü Bulgar edebiyatçı Vladislav Todorov tarafından yazılan kara komedi üstün sinematografisiyle de göz doldurdu, girift seyirlik Yunan seyircilerce hararetle alkışlandı.
Geçtiğimiz haftalarda Selanik'te ağırlanan Kürt yönetmen Bahman Ghobadi'nin kardeşi Behrouz'un kaybolmasıyla ilgili çağrıya festival yöneticilerinin dikkat çekmesi de mevzubahis sinema şöleninin siyasi kimliğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Bukalemunun Rengi
Yakışıklı Batko, Bulgar istihbarat örgütü tarafından muhbirlik yapmak zorunda bırakılan zayıf bir gençtir. Ülkesinde ünlü bir pop müzik şarkıcısı olan Ruscen (Rushi) Vidinliev tarafından başarıyla canlandırılan kahramanımız kısa zamanda yaptığı işten zevk almaya başlayacak, hatta bir süre sonra hırslı sanatçı ve entelektüellerden müteşekkil şahsi bir istihbarat grubu kurarak işi epey ilerletecektir.
Cinsel enerjinin de rejim lehine değerlendirilmesi düsturundan yola çıkarak oluşturduğu bu bağımsız birimin fertleri komünizm çöktükten sonra eksantrik geçmişleriyle yüzleşmek zorunda kalacaklardır.
Yoğun faaliyetleri içinde Batko Stamenov'un aşka da vakit ayırdığını görürüz bu arada; jönümüz, Kate Winslet'tan çok daha zarif olduğu kesin Bulgar fotomodel Irena Milyankova'nın canlandırdığı sevgiliyi ikna edememiş gibi görünse de filmin sonlarındaki hayalî Titanik parodisi sinemaseverler için unutulmazlar arasına mutlaka girecektir.
Estetikle müziğin el ele verdiği 114 dakikalık özenli yapım seyirciyi oluşturduğu hayalimsi evrenin içine çekmekte son derece başarılı; Bukalemunun Rengi nostaljik unsurları insanlık halleriyle yoğurarak eğlenceli bir yolculuğa çıkarıyor.
Herkesle Dalga Geçmek
Selanik'te sinemaseverlerle buluşan filmin yönetmeni Emil Christov yapımın politik olmadığını iddia etse de senaryo totaliter rejim ve sonrasıyla dalga geçerken o kadar doğru tespitlerde bulunuyor ki muhalefetin soluğunu hissetmemek mümkün değil.
Olympion sinema salonunda kendisine eşlik eden bukalemun kıvraklığındaki Vidinliev'le sorulara cevap veren, fotoğraf yönetmenliğinde ustalaşmış Christov insanın gözetleme saplantısını filmin merkezine koyduktan sonra herkesle dalgasını geçtiğini ifade etti.
Kafkaesk absürditelere yer vermekten kaçınmayan senaryo yazarı Vladislav Todorov, John Le Carré ve Don De Lillo'yu hatırlatan olaylar örgüsüyle filme gerekli altyapıyı zaten sunmuş.
Daha önce dünya çapında ilgi gören ve İstanbul Film Festivalinde gösterilen ödüllü Zift filminin de senaryosuna imza atan başarılı yazar Todorov eski muhaliflerin ellerine fırsat geçtiği zaman nasıl otokratlara dönüştüğünü de gözümüze sokuyor.
Bukalemun'un Rengi'nde limuzin şoförü rolüyle perdede görünme zevkini de tadan çok yönlü edebiyatçının eserleri çeşitli dillere tercüme edildi; Todorov ayrıca özellikle ABD'de ders verdiği çeşitli üniversitelerde okutulan birçok kitaba da imza atmış.
Toronto ve Stockholm Film Festivallerinde de gösterilen, orijinal adıyla Tsvetat Na Hamaleona'nın İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) aracılığıyla en azından İstanbullu sinemaseverlere ulaştırılması temennimiz.
İran'ın Çirkin Yüzü
Selanik'teki sinema şöleni 11 Kasım günü sona ermiş olsa da güleryüzlü Bahman Ghobadi'yi unutmamışa benzeyen festival yöneticileri yönetmenin kardeşi Behrouz'dan bir süredir haber alınmamış olmasıyla ilgili protestoya katkısını esirgemedi.
O veya bu şekilde dünya halklarını baskıyla yönetme ve sindirme dürtüsünden kendini alıkoyamayan devletlerden İran'da iki haftadan fazla bir süredir kayıp olan ve millî güvenliğe aykırı davranışlarda bulunma iddiasıyla yetkili makamlarca gözaltında tutulduğuna inanılan Behrouz için ağabeyi kaygılanıyor.
Yıllardır sürgünde yaşayan efsanevi oyuncu Behrouz Vossoughi dışında Monica Bellucci, Yılmaz Erdoğan, Belçim Bilgin ve Beren Saat'in de rol aldığı Gergedan Mevsimi'nin yönetmeni Bahman Ghobadi kardeşinin siyasi ve muhalif faaliyetlere asla katılmadığını, kendisiyle girdiği işbirliğinin de tamamıyla sinemasal olduğunu ifade ediyor.
İstanbul'u bunalımlı bir döneminde kendisini tekrar hayata bağlayan unsur olarak kabul eden Kürt sinemacı Ghobadi, kardeşinin kronik sağlık sorunlarıyla da boğuşması sebebiyle bir an önce serbest bırakılması çağrısında bulundu.
Türkiye sinemasının nitelikli sinema eserlerine yer vermekle kalmayıp çeşitli fonlarla film sektörüne desteğini esirgemeyen Selanik Film Festivali yöneticileri gibi biz de insan haklarını ayaklar altına alan her türlü hareketi kınıyor ve Ghobadi'lerle dayanışma içinde olduğumuzu ifade ederken Behrouz'un bir an önce hürriyetine kavuşmasını diliyoruz. (MT/EKN)