İstanbul seçimleri yenilendi ve Ekrem İmamoğlu ‘her şeye rağmen’ ikinci kez kazandı.
Herkes kabul ediyor artık, 31 Mart’ta da 23 Haziran’da da Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) ‘kaybettirme stratejisi’ İmamoğlu’na kazandırdı.
Bunu -daha sistematik ifadesi olarak ‘üçüncü yol’ pozisyonunu Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) çok iyi analiz etmesi, ’Hukuki değil ama evet’ diyerek dokunulmazlıkların kaldırılmasına paydaş olan CHP’nin, Kılıçdaroğlu’nun, Selahattin Demirtaş’ın ve HDP’nin desteğini doğru anlamlandırması gerekiyor.
Ne yazık ki henüz böyle bir anlayışın emaresi yok CHP’de. Özeleştiri namına verecekleri bir şeyleri yok mu?
Kemal Kılıçdaroğlu 'Dokunulmazlıkların kaldırılmasındaki pozisyonumuz hataydı’ bile diyemeden, Demirtaş’ın hapiste ne işi var?’ diye nasıl sorabiliyor?
Dahası var; Açlık grevleri içeride ve dışarıda 200 gün sürdü. Açlık grevindeki mahpusların anneleri yerlerde sürüklendi ama henüz ‘Kürt ve Alevi’ olduğunu kendi ağzından duyamadığımız Kılıçdaroğlu, ancak 31 Mart’tan sonra hatırladı bunu. Ki ifadeleri Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) ‘çözüm süreci’ içinde sarf ettiği sözlerin dahi gölgesinde, izinde kaldı.
Anadilinde eğitim talebine yaklaşımı ise ‘Kürtçe’nin öğretilmesi’nden ibaret… ‘Hak, hukuk, adalet’ sloganına yakışıyor mu bunlar?
AKP kendine Müslüman davrandı, CHP de kendine demokrat mı olacak?
Öyleyse bu vizyonsuzluktur, siyasi ciddiyetsizliktir.
AKP’nin tutarsız siyasetinin sonuçlarından CHP’nin de ders çıkarması lazım. Alavere, dalavere siyaseti, 23 Haziran gösterdi ki, artık sökmüyor, sökmeyecek.
‘HDP’nin ılımlılarını alırım, içimde eritirim’ gibi şeyler düşünüyorlarsa, HDP’nin ‘üçüncü yol’ seçeneğine toslayacaklarından hiç şüpheleri olmasın. İmralı mektubu ve HDP’nin, Selahattin Demirtaş’ın mektup içeriğini sahiplenmesi buna işaret ediyor.
Şunu da hemen belirtmek gerekir ki ‘üçüncü yolu ’ açacak ve bu yolda güçlü adımlarla, kalabalık bir şekilde yürüyecek olan Halkların Demokratik Partisi’dir, onun aktivistleridir. Bu tarihi misyon onların omuzlarındadır.
Fatih Portakal 21 Haziran’da ‘Nereden nereye?’ diye soruyordu AKP’ye.
Ben de ona sormak istiyorum; Nereden nereye Fatih Portakal? 200 gün boyunca açlık grevlerini ağzına almadı ama 21 Haziran’da, haber bülteninin ilk yarım saati boyunca Kürdü, HDP’yi, İmralı açıklamalarını sayıkladı.
Hayırdır? Bu mudur objektif habercilik? Bu mudur vicdan?
CHP yıllardır ‘balkon konuşması’ hasreti çekiyordu, HDP buna son verdi. Üstenci, kibirli yaklaşımı terk edip ‘Kürt-Türk kardeşliği esasına çekilmek -ama demokratik siyaset, onurlu barış perspektifiyle-, vicdanın, aklın gereğidir.
‘Somut koşulların somut tahlilini’ ve ‘tarihsel sosyolojik analizini’ bilimsel ölçülerle yapan herkesin varacağı sonuç da budur; ‘Ne inkar, ne ayrılık, Demokratik Cumhuriyet!’.
İmamoğlu’nun mesajları umut veriyor. CHP’nin bahsi geçen tutarsızlılarına, vizyonsuzluğuna rağmen…
İstanbul ittifakının bu zaferi, üçüncü yolun siyasetinin (tarihe damgasını vuran) ilk meyvesidir.
Emeğini sunan herkese kutlu olsun.
Direnenlere de selam olsun! (BA/EMK)