İdris Naim Şahin'li günler devam ediyor. Sayesinde gündem yine rengârenk: mesela domuzlar, Zerdüştlük ve Yezidilik sembolleri, dalga geçerek saf tutma, dinsiz yapı, vekil telefonlarını dinleme alışkanlığı gibi kavram ve kelimeler gündeme şahsi katkısı.
Bu konuya daha sonra geleceğiz ama şimdi İçişleri Bakanımızı daha iyi anlamak için son bir haftasını baştan inceleyelim.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 11 Nisan'da bir karar verir. Buna göre barışçıl gösterilerde biber gazının kullanılması insan hakkı ihlalidir. Zaten ülkede o güne kadar yedi kişi biber gazı sebebiyle ölmüştür.
Ama ne doktorları, ne AİHM'i takmayacak kadar cool İçişleri Bakanımıza göre durum bu değildir. Kararın verildiği gün açıklama yapar: "Biber gazı sağlığa zararlı değildir." En azından Türkiye'de böyledir, bitti.
Penguen, kapağını elbette Şahin'e ayıracaktır.
Sonra Şahin, beş TEDAŞ işçisinin öldüğü gölette inceleme yapmak için Erzurum'a gider.
Bu geziden sonra mantıklı bir halk olarak beklersiniz ki ölen işçiler gündeme gelsin.
Ha- ha- ha!
İdris Naim Şahin'le hayat başkadır. Mutlaka olması gerekenden başka bir şey olur. Günlerce, Şahin'i gördüğüne ne kadar sevindiğini kanıtlamak için takla atması beklenen Mustafa Boğaçayır'ı konuşursunuz.
Boğaçayır da aslında Şahin'i gördüğüne iş bulabileceği umuduyla sevinmiştir. Ama namının değiştiğiyle kalır: "Pala Mustafa," "Taklacı Mustafa" olur.
Şahin ne yapar eder bu sefer de Leman'a kapak olur.
Bi TEDAŞ işçileri vardı. Ne olmuştu onlara?
İyice unuttuysanız konuyu değiştirebiliriz.
Şahin meclistedir.
Kürsüden hiddetle sallayacağı domuzlu fotoğraflarla gündemi yine alt üst etmeye hazırdır.
Aslında meclis, Şahin'le ilgili Barış ve Demokrasi Partisi'nin (BDP) verdiği gensoru önergesini tartışmak için toplanmıştır. Fakat hiçbir haberde o gensorudan eser bulamazsınız. "Dağda kesilen domuz" temalı fotoğraflar manşettedir.
Şahin konuşurken İçişleri Bakanı olması gibi önemli bilgileri bir anda unutabilir.
Örnekleyelim:
(Şahin 'dağda kesilmiş domuz' kartını açar. O yüzden aşağıdaki cümledeki 'konu' gensorudan başka bir 'konu,' karıştırmayın.)
"...Bu konuyu, BDP'nin sözcülüğünü yaptığı, bir parçası olduğu KCK, yani Kürtleri cebren köleleştirme örgütünün aldığı tavsiye kararları, verdiği talimatları dinleyerek öğrendik...."
-Dur-
Kimi dinlerken? Siz kim olarak dinlediniz? Nasıl, ne zaman ve hangi hakla dinlediniz? Vekil telefonu dinlemek dünyanın en normal etkinliği gibi bir şey mi?
-Devam-
BDP, KCK'nın ana sözleşmesine göre, belediyeleri ve paralelindeki sivil toplum örgütleriyle bir bütün. Hiyerarşik yapıda BDP üstte değil, ortalarda."
Bu tespitten sonra "Bu yapı nedir?" diye merak edebiliriz doğal olarak.
Cevap gelsin:
"Mardin Nusaybin'de BDP tarafından 2008'de yaptırılan kültür merkezinin duvarındaki Zerdüştlük ve Yezidilik inancına ait semboller var. Bu yapı..."
-Dur-
Yine unuttuk içişleri bakanlığını, tüm dinlere, mezheplere eşit mesafede durma zorunluluğunu, halkın sahibi olduğu meclisin kürsüsünden ayrımcılık yapılamayacağını.
-Devam-
"Bu yapıda İslam inancı yoktur, yapının tek özü önce Müslüman olmamak, sonra hiçbir dine mensup olmamaktır, dinsizlik yapısıdır."
-Dur-
İlginç bir yapı. (Domuz yaklaşıyor)
-Devam-
"Bu yapıda kesilmiş olan yayladaki koyun değil, örgütün avlayarak kestiği, mensuplarına yedirdiği domuzdur."
-Dur-
Bu sefer bakanlıktan daha temel bir meseleyi unuttuk.
Bu noktada Türkiye'de yalnızca Müslümanların yaşamadığı, birçok insanın domuz yediği, sevdiği ve hatta bayıldığı, ateist olmanın bir hak olduğu, kimsenin -ya da hiçbir yapının- dinsiz olmakla suçlanamayacağı zira bunun bir suç olmadığı gibi bilgiler birden gitti.
-Devam-
"Bu yapıda sahte namaz, dalga geçerek saf tutma, oruç tutmadan açılan iftarlar, sahte imamlar, sahte paraların cebinde olduğu imamlar vardır."
-Dur-
Anlaşılamadı.
Ama bir zamanlar popüler olan "sözde" ön takısının yerine "sahte" kelimesi geçmiş farkındaysanız. (IC)