9 Aralık günü görülen Hopa Davası yaklaşık 11 saat sürdü.
31 Mayıs'ta Metin Lokumcu'nun öldürülmesini protesto etmek için Ankara'da Adalet Kalkınma Partisi (AKP) İl Binası'na yürümek isteyen gruptan gözaltına alınan 28 kişinin yargılandığı dava, 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
11. Ağır Ceza'nın başkanı Dündar Örsdemir, uzun süren duruşma boyunca, salonun atmosferini yumuşatabilmek için bulduğu her fırsatta espri yapmaya çalıştı. İlginç diyalogların geçtiği duruşma salonunda, Örsdemir konuşmalarıyla kimi zaman asık suratlı savcı dahil herkesi güldürürken, kimi zaman çocuklarının eve dönmesini dört gözle bekleyen aileleri umutlandırdı.
"Bilmiyor musun Lenin'i ?"
Mahkeme başkanı Örsdemir, tutuklu yargılanan öğrencilerin sözlü savunmalarını tutanağa geçirirken, bir sanığın bahsettiği Lenin'in "Emperyalizm: Kapitalizm'in En Yüksek Aşaması" kitabını katibe tekrarladı. Katip anlamamışçasına arkasını dönüp Örsdemir'e bakınca, başkan çıkıştı "Lenin ya, Lenin. Lenin'i bilmiyor musun ya ?"
Salonu kahkahaya boğan bu sözler üzerine, başkan bu sefer salona döndü ve tatlı-sert ses tonuyla katibi savundu; "Olabilir canım, ne var, Lenin'i bilmeyebilir, bilmemek suç değil"
"Sivil polisleri siz nasıl tanıyorsunuz?"
Duruşma başlamadan, hatta sanıklar dahi gelmeden avukat Ayhan Erdoğan'ın talebi üzerine mahkeme başkanı sivil görevli polislerin dışarı çıkmasını istemişti. Duruşmanın bitmesine yakın, adliye görevlisi olmayan polislerin içeri girip çıktığını fark eden avukatlar, tekrar müdahalede bulunarak mahkeme başkanından bu kişilerin dışarı çıkarılmalarını istedi.
Mahkeme başkanının sivil polisleri dışarı davet etmesinin ardından, dışarı çıkan polisler tekrar içeri geldiler ve avukatlar müdahale edilmesi taleplerini yinelediler. Bunun üzerine Örsdemir duruşmanın kesilmesine sinirlenerek "Ya ben bile tanımıyorum sivilleri siz nasıl tanıyabiliyorsunuz?" diyerek avukatlara çıkıştı.
"Bu iddianame solu birleştirebilir"
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Başkanı Selçuk Kozaağaçlı savunmasını yaparken, iddianamede belirtilen sanıkların yasadışı Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) ile Devrimci Yol, Devrimci Genç örgütleri adına faaliyet yürüttükleri iddiasının saçmalığını şu sözlerle dile getirdi; "Başkanım siz ilgilenmiyor olabilirsiniz, ama biz solcular kendi aramızda çok tartışırız, çok sorunlarımız var. Bu örgütlerin yan yana faaliyet sürdürmesi varlarken de mümkün değildi, şu an zaten böyle örgütler yok." Bu sözler üzerine Örsdemir bir espri daha patlattı: "Belki bu iddianame işe yarar, solu birleştirir".
Savcı uyudu, başkan yoruldu
Saat 11:00'de başlayan duruşma onuncu saatine girerken, savcının ara ara başını yasladığı eli üzerinde gözleri kapalı savunma dinlediği, mahkeme başkanı Örsdemir'in yorulduğu ve evine gitmek istediği açıkça belli olmaya başlamıştı. Müdafii avukatlara "kısa kesin" iması içeren laflardan, Ece Temelkuran'ın yazısından bir pasaj alıntılanmasına dair izin vermeyişinden duruşmayı bir an önce bitirmek istediği belliydi.
Kozaağaçlı konuşurken de, konuşma uzayınca "Bize mobbing mi yapıyorsunuz Avukat Bey?" diyerek çıkıştı.
Mahkeme başkanı Örsdemir'in avukatların savunmalarını kesmesi avukatların tepkisine neden olunca ise başkanın salonu umutlandıran şu sözleri söyledi, "Bakın saat kaç oldu, kaç saattir buradayız. Artık bitirin de biz de eve gidelim, bu çocukcağızlar da..."
Mahkeme başkanının sözünün devamı gelmeden salondaki ailelerden bir hayret nidası kopunca, Örsdemir durumu toparlamak zorunda kaldı; "E ne var yani, bunlar da bizim çocuklarımız, belki çoğuyla akrabayızdır bile." (MAF/HK)