Söz konusu bildirge Brüksel'de 2001 yılında yapılan 7. Konferans'ında yeniden düzenlenerek yayınlanmıştır.
Hasta çocuklarla ilgili düzenleme yok
Ülkemizde tüm sağlık hizmeti alanlar için geçerli haklar genel olarak "Hasta Hakları Yönetmeliği" içinde belirtilmiştir. Çocuklar için bu anlamda yazılı özel düzenlemeler yoktur.
Ancak hakları ortaya koyan bu tür bildirgeler yayınlandıktan sonra benzer hizmetlerden yararlananlar için de, bildirgenin içinde belirtilenler birer "hak" haline gelmektedir.
Dahası söz konusu düzenlemeyi AB gibi ülkelerin değişik biçimlerde içinde yer aldıkları üst kurumlar kabul ettiğinde, burada belirtilen haklar artık o ülkelerde yaşayanlar için de bir "hak" olarak kabul edilmektedir.
Çocukların sağlık hakları
Bu nedenle söz konusu "çocuk hastalara" ilişkin "hasta çocuklar bildirgesi"nin sağladığı hakları, bizim ülkemizdeki çocuklar için de, en azından bu anlamda hizmet veren kurumlar ve bu hizmetlerden yararlanan çocukların hastalıklarıyla ilgili örgütlenmeler kabul ve talep etmektedirler.
Bu bakımdan söz konusu bildirgede yer alan hükümleri ortaya koymak ve bunların talep edilmesini sağlamak "çocukların sağlık hizmetleriyle ilgili hakları" çerçevesinde büyük önem taşımaktadır.
Bildirgede 10 madde var
Toplam on maddeden oluşan bildirgenin ilk maddesinde "Çocuklar, ancak gereksinim duydukları tıbbi tedavi, evlerinde ya da gündüz kliniklerinde yapılamadığında hastaneye alınmalıdır" denilmektedir.
Burada çocuğun doğal ortamları içinde tedavi olmaları bir hak olarak ortaya konulmakta, ancak zorunlu durumlarda hastanede yatırılarak tedavi edilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Bunun iki nedeninden birisi çocukların gelişimi açısından "doğal" ortamlarının önemli olmasıdır. İkincisi ise "hastanelerin çocuklar için taşıdığı riskler"dir.
Çocuğun hastaneye yatarak tedavisi zorunlu hale geldiğinde talep edilmesi gereken ikinci hak olarak; "Hastanede yatan çocuklar ebeveynlerini ya da diğer yakınlarını her zaman yanlarında bulundurma hakkına sahiptir" düzenlemesi kayıt altına alınmıştır.
Çocuğun hastanede yabancılığı
Burada "her zaman" vurgusu en önemli noktadır. Çünkü çocuğun hastane ortamında yaşayacağı yabancılığın önlenmesi, ayrıca kendi anne babası kadar yakın birisinin refakatinde, gözetim ve denetiminde hizmet alması, çocuğun yalnız sağlığı açısından değil varlığı için de önemli sayılmaktadır.
Bildirgede, bu düzenlemeyi tamamlayan bir başka düzenleme de üçüncü madde ve onun alt bölümlerinde ortaya konulmuştur.
Buna göre; "Çocuk hastaneye yatırılırken, ebeveynine çocuğuyla birlikte kalabileceği bildirilmeli, çocuğun yanında kalabilmeleri için yardım edilmeli ve cesaretlendirilmelidir".
Ayrıca bu refakat için ebeveynin herhangi bir ek ücret ödememesi, dahası çalışıyorsa herhangi bir maaş kesintisine uğratılmaması gerektiği de bir hak olarak tanımlanmış durumdadır.
Anne babanın aktif katılımı
Aynı maddenin 3. bölümünde "Ebeveyn çocuğun bakımına katılabilmek için "temel bakım" ve "klinik rutini" hakkında bilgilendirilmeli ve aktif katılım için teşvik edilmelidir" denilerek tedavi ve diğer işlemlerde anne-babanın aktif katılımının önemli bir hak olduğu vurgulanmaktadır.
Bu maddede geçen bilgilendirmenin çocuğu da kapsaması gerektiği ve bunun da bir hak olduğu konusu 4. Madde ve altında yer alan hükümlerde yer almaktadır.
Bu maddede aynen; "Tıpkı ebeveynleri gibi çocuklar da, yaşları ve kavrayışları paralelinde bilgilendirilme hakkına sahiptir denilmektedir.
Halen ülkemizde yürürlükte bulunan "hasta Hakları Yönetmeliği'nde de benzer bir düzenleme çocuk bile olsa hastanın bilme ve karara katılma hakkının olduğunu ortaya koymaktadır.
Sağlık hizmetlerine ulaşamayan çocuklar
Diğer yandan aynı maddede bu bilgilenme süreci dahil, tanı ve tedavi sırasında yaşanacak olan "Bedensel ve ruhsal sıkıntılarını giderecek her türlü yöntemin uygulanmadı gerektiği" de yine özel olarak anılmış ve bir hak olarak tanımlanmıştır.
Ülkemizde henüz sağlık hizmetine yeterli bir şekilde ulaşamayan milyonlarca çocuk varken, hastanede yatarak hizmet alacak olan çocuklar için gündeme getirilen bu haklar, çocuklarımızın bir çoğu için "hayal bile edilemeyecek" düzeyde haklardır.
Dahası sağlıkla ilgili görev ve yükümlülüğü olan bir hükümetin, ülkemizdeki tek "göğüs hastalıklarına özel dal hastanesi" olan Beykoz'daki hastaneyi kapatmaya karar verdiği sırada bu haklardan söz etmek, çok daha önemli hale gelmektedir. (MS/AD)