Seyirciyle ilk kez 34. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde buluşacak olan ancak yaşanan sansür skandalı yüzünden festivalden çekilen Limonata (neyse ki) seyirciyi çok bekletmeden bu Cuma günü vizyona girdi.
Leyla ile Mecnun dizsinin Mecnun’u olarak tanıdığımız Ali Atay’ın ilk yönetmenlik denemesi Limonata. Ali Atay, senaryoyu filmin başrollerinden birini de paylaşan Ertan Saban’la birlikte kaleme almış. Limonata, İstanbul’dan başlayıp Makedonya’ya uzanan bir yol filmi. Ve bir ilk film olmasına rağmen gayet eli yüzü düzgün, sinema salonlarını işgal eden diğer komedi filmlerine oranla çok başarılı olarak adlandırabileceğimiz bir komedi.
Limonata Yönetmen: Ali Atay Senaryo: Ali Atay, Ertan Saban Oyuncular: Ertan Saban, Serkan Keskin, Funda Eryiğit, Luran Ahmeti, Ciguli Yapım: 2015, Türkiye Süre: 105 dk. |
Filmin konusu kısaca şöyle: Ölüm döşeğindeki tır şoförü babası Sakip’ten (Ertan Saban) Türkiye’ye gidip kardeşi Selim’i (Serkan Keskin) bulmasını ister. Bir kardeşi olduğundan haberi bile olmayan Sakip neye uğradığını şaşırsa da babasının son isteğini kıramaz ve hakkında adı dışında hiçbir şey bilmediği bu kardeşi bulmak üzere yollara düşer. Sakip Selim’i bulur bulmasına ama bu yetmeyecek, bir de kendisiyle birlikte Makedonya’ya gitmeye ikna etmesi gerekecektir. Bu duruma en az Sakip kadar şaşıran Selim hayatı boyunca hiç görmediği babası için yollara düşmeye heveslenmez haliyle. Eli kolu bağlanan Sakip sonunda çareyi kardeşini kaçırmakta bulur ve ikilimiz kendilerini İstanbul’dan Makedonya’ya uzanan zorlu, maceralı ve komik bir yolculuğun içinde bulurlar. Kardeş olsalar da birbirlerinden çok farklı karakterde iki adamdır Sakip ve Selim. Sakip, babasının yanında, güvende büyümüş, naif ve yumuşak başlı bir insanken Selim, babasız büyümenin sıkıntısını çekmiş, başına buyruk, bıçkın bir insan olmuştur. Ama bir yandan bu kadar farklıyken bir yandan da inatçı yapıları ve dediğim dedik halleri birbirine çok benzer. Zoraki çıktıkları bu yolculukta başlarına gelmedik aksilik kalmaz kardeşlerin. Sürekli kavga ederler, yoldan çıkarlar, arabaları bozulur, hatta bir çingene düğününe konuk olurlar. Makedonya’ya vardıklarındaysa onları bekleyen bir sürpriz vardır ve zoraki kardeşler gerçek bir aile olabilmenin deyim yerindeyse hem cefasını çekip hem de sefasını sürerler.
Limonata filmini giriş, gelişme, sonuç olarak üçe bölmek mümkün. Giriş ve gelişme bölümündeki İstanbul’a geliş, kardeşlerin tanışması, ikna süreci ve yolda geçen kısımlarda filmin hem temposu hem de komedi düzeyi oldukça yüksek. Selim’in evinde geçirdikleri gece, maç ve düğün sahneleri seyirciye bol kahkaha vaat ediyor. Ancak Makedonya’ya varıldıktan sonraki sonuç bölümü için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Film bu yüksek temposunu ve komedi duygusunu bir anda kaybedip gereksiz ve ağdalı bir duygusallığa bürünüyor. Ali Atay ve Ertan Saban belki de bu dramatik konuşmaları, duygu yüklü itirafları ve göz yaşartan anları filme bir blok gibi eklemek yerine tamamına yedirebilselerdi seyircide bırakmak istedikleri etki çok daha büyük olabilirdi.
Sonuç olarak Limonata, bütününe baktığımızda iyi yazılmış, iyi oynanmış ve iyi yönetilmiş, eksiklerine rağmen başarılı bir film. Beyazperdede kaliteli komedi izlemeye hasret kalmış seyirci için sıcak havada içilen soğuk limonata etkisi yaratacaktır. İyi seyirler. (GÖ/HK)