Tek tanrılı dinlere kaynaklık etmiş kutsal kitaplar dört nehirden, ama sadece dört nehirden söz eder. Bu dört nehirden ikisi var ki çok önemli uygarlıklara hem kaynaklık hem de ev sahipliği yapmaları açısından kayda değerdir.
Dicle ile Fırat bir oldu mu, dağlar da, ovalar da önlerinde selama durur. İkisinin araya aldığı bölge çağlar boyu Mezopotamya olarak ünlendi. Bu bölgenin, "Yukarı Hilâl" ya da "Bereketli Hilâl" olarak da adlandırıldığı bilinir.
Her dönemde bir dolu önemli işe mührünü basmış Mezopotamya ve bu iki nehir. Bazen bacı, kardeş olmuşlar. Çoğu kez de iki sevgili: Dicle ve Fırat...
Ne hikmettir bilinmez bu iki nehre, hakareti de eziyeti de belki coğrafyası ve de doğası gereği Elazığ reva görmüş.
Önce Elazığ önlerinde asi ve deli Fırat'a gem vurmuşlar. Adına da Keban baraj gölü demişler. Fırat nehrinin doğudaki dağlardan gümbürdeyerek akıp gelen coşkusu Elazığ önlerinde durulmuş, sükunete kavuşmuş.
Sanki kimlik değiştirmiş bir baraja ödeştirilmiş koca Fırat.
Sonra sıra Dicle'ye gelmiş. Elazığ yakınlarında Maden dağlarının Maden çayı, Hazar Gölü'nün en önemli kaynaklarından(dı). Ve daha da önemlisi Dicle'nin adeta kaynağıydı Hazar Gölü'nün yanıbaşındaki Bêrmaz.
Hazar Gölü, Diyarbakır'la Elazığ arasında, Elazığ'a yarım saat uzaklıkta birinin adı Hazarbaba, diğerinin de Mastar olan ikidağın arasında kalmış bir göl.
Binlerce yıldan bu yana bölgeye doğasıyla hayat veren bir tektonik göl, çöküntü gölü.
Elazığ'a bağlı Sivrice ilçesi ile, Gezin beldesinin dışında onlarca köy, yüzlerce yazlık yerleşim amaçlı site ve binlerce konut, bir iki de turistik tesis konumlanmış eskiden adı Gölcük olan Hazar gölünün çevresinde.
Gölün etrafındaki sürekli nüfus 15.000 - 20.000 civarındayken, yazın iki katına, hafta sonlarındaysa en az üç katına çıkıyor.
Uzunluğu 23 kilometre, genişliği 5 kilometre olan göl aynı zamanda Türkiye'nin en derin gölü.
Yakın zamanlara kadar da Türkiye'nin en temiz su kıyılarından kabul edildiği için kimi plajları mavi bayrakla ödüllendirilmiş.
Sualtı arkeologlarının en çok ilgi gösterdiği göllerden biri Hazar gölü.
Su altında yerleşim izleri yakın zamanlarda belgelenmiş.
Gölün karayolu tarafından yüzünüzü karşıdaki Hazar Baba Dağı'na çevirdiğinizde adeta sırt üstü uzanmış hamile kadın görüntüsü izleyenlerle göz teması sağlar. Ve anlatılarak inanca dönüşmüş bir halk efsanesi vardır, dilden dile dolaşan, oraya dair.
Derler ki o göl, göl olmadan evvel orada bir şehir varmış. Hamile bir kadın o şehirde hangi kapıyı çalıp su ve ekmek istemişse kapı yüzüne kapatılmış. Kadıncağız da oracıkta yığılıp kalmış. Ölmeden evvel de "Umarım sular altında kalırsınız" diyerek beddua etmiş.
Yine derler ki; o kadının öldüğü gece Hazar şehri çökmüş ve göl olmuş. Kimseler de kurtulmamış. Kadınsa Hazar baba dağında şimdilerde de sırtüstü yatar, bir daha da uyanmaz olmuş.
Şimdi orası Hazar Baba dağının eteğinde 1400 rakımlı bir göl. Halk arasında Gölcük ya da diğer adıyla Hazar Gölü. Sakın ola ki öbür Hazar'la, yani deniz olarak da kabul edilen sınır ötesindeki Bahr - i Hazer'le karıştırmayasınız. Bu da bizim Hazar'ımız işte!
Hazar gölünün bir özelliği var. Elazığ, Diyarbakır, Urfa, Mardin, Batman ve Bingöl illerinin neredeyse Akdeniz'i. Nefes alma, soluklanma mekânı.
Sırasıyla bütün meyvelerın Akdeniz'den bir ay sonra tüketicisiyle buluştuğu bir yeryüzü cenneti. Çilek, vişne, kiraz, kayısı, erik, şeftali, elma ve illa ki Gezin fasülyesi. Tadına doyulmaz göl balığı da cabası.
Bütün bu coğrafyanın insanları birbirlerine "göle gidiyoruz" dediklerinde bilin ki; hemen Hazar gölü / Gölcük anlaşılır.
Bölgede başka da göl yok çünkü. Bir tek Van gölü var, o da epeyce doğuda.
Çok değil bundan 30 yıl kadar önce Hazar gölü kıyısı bakîrdi, çadır kurardık oralarda.
Ekmeğimiz bile taksiyle Maden ilçesinden günde bir kez gelirdi. Göl köylüleri çok da haz etmezlerdi çadır kampingçilerden.
Ama bugün göl etrafında sosyologlar açısından araştırma yapılacak boyutta bir değişim ve dönüşüm yaşanıyor. Artık ürünlerini yalnız yazlıkçılara değil, yıl boyu çevre illere, ağırlıklı olarak da Diyarbakır'a pazarlamanın örgütlenmesi içindeler göl çevresi sakinleri.
Ve dahi başta Diyarbakırlılar olmak üzere çevre il ve ilçelerden akın eden gölün yazlık hemşehrileri yazın gölde yeni bir dünya yaratıyorlar... (ŞD/PT)
Ağustos 2019 Hazar / Gölcük