Halk asker tarafından itilip kakılmak istemiyor.
Seçim sonuçlarını tek bir cümleyle özetlememiz gerekirse, 22 Temmuz oylamasından çıkan tek mesaj bu. Sayım az çok belli oldu, oyların yüzde 50'si sayıldıktan sonra büyük olasılıkla büyük çaplı değişiklikler olmayacak.
İslam kazanmadı ulusalcı saldırganlık kaybetti
AKP'nin seçmenlerin yarısına yakınının oyunu alarak bir kez daha dört yıl boyunca hükümet olma şansını kazanmış olması, ne İslamın kabarışına ne de AKP siyasetine verilen onaya yorulabilir.
Bu, ordunun, CHP'nin ve diğer sözüm ona laiklik koruyucularının, halkı bayrak göstererek terbiye etme zorlamasına verilen bir popüler yanıt. Oylar, büyük çoğunluğa, nereden bakılsa görünecek etkili bir mesaj için optimal bir fiziksel büyüklüğe sahip başka bir seçenek bırakılmadığı için AKP'ye kaydı.
AKP heveslenmesin
Şimdi en büyük tehlike, AKP İslamcılığının bunu, zihniyetine verilen bir onay kabul ederek, kendine toplumsal olarak sahip olmadığı bir güç vehmedip Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde olduğu biçimde, züccaciyeci dükkânına girmiş fil gibi davranması. Ne yazık ki parlamentodaki muhalefet AKP'yi böyle bir denetime tabi tutacak moral üstünlükten yoksun.
MHP'nin geçmiş sicilini yeniden üreten idamlı muhalefeti de, CHP'nin halkın değil devletin sözcüsü rolünü üstlenen muhalefeti de AKP'yi terbiye edemez. Bunu zaten Büyükanıt yapıyor. Onlara ihtiyaç yok.
Ama bu moral güce, artık Meclise gireceği kesinlik kazanan Kürt milletvekilleri ve onlarla seçim dayanışması içindeki sosyalistler sahip olacak. Ana muhalefet partisi rolünü onlar oynayacak.
Baykal'ın sonu
Bu seçimler, gözünü hırs bürümüş ulusalcıların inanmak istedikleri şekilde AKP'nin değil, CHP'nin ve Baykal'ın sonunu getirdi. Bunda Baykal'ın CHP tabanındaki emekçilerin ve aydınların beklentilerini hiçe sayarak, rotasını milliyetçilik ve militarizme çevirmesine tabanın verdiği tepkinin payı yüksek. Bu kesim İstanbul'da Ufuk Uras ve Baskın Oran'a oy verdi.
Hitap alanındakilere en koyu ırkçılığı vaz ettikçe, Baykal'ın, insanların bu çağrının adresinin MHP olması gerektiğini düşünmelerine yol açmış olmasının da payını ihmal etmemeli. CHP'nin kaybettiği oyları MHP kazandı. Özetle Baykal'ın ırkçı propagandası CHP seçmenlerinin bir bölümünü MHP'ye yöneltmiş oldu.
Cumhurbaşkanlığı kriz yaratmayacak, Büyükanıt ikinci kazanan
Parlamentoya MHP ve bağımsızların girmiş olması AKP'nin, Anayasa Mahkemesi kararından sonra, Cumhurbaşkanını seçmek için kendi adayını parlamentoya dayatamayacağını garanti ediyor. Özetle AKP 376 iskemleyi bulabilmek için en azından MHP veya bağımsızlarla uzlaşmak zorunda kalacak.
Bu sonuç, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinin bundan sonrasında bir askeri müdahale olasılığını da kendiliğinden ortadan kaldırıyor. AKP Cumhurbaşkanını kendi başına seçemeyeceği için ister istemez askerin tercihlerini de hesaba katan bir yaklaşımı benimsemek zorunda kalacak.
Bu yönden bakılınca, seçimlerin ikinci galibinin de silahlı kuvvetler olduğunu söylemek mümkün. Ordu, kendi tercihlerini dayatarak, Erdoğan'ın bileğini bükerek, Anayasal kurumlara kendi yorumunu kabul ettirerek, Cumhurbaşkanlığı konumunu kendi kontrolüne almayı başardı. Büyükanıt'ın istediği buydu. İstediğini aldı.
Baykalcılık bitti, yeni bir sol geliyor!
Seçimlerin tek mağlubu ise Deniz Baykal elbette. Bütün bir muhalefet dönemi boyunca ve seçim sürecinde, kendi partisinden başka herkese, orduya, MHP'ye çalışarak kendi tabanına ihanet eden bir başkanın orada duramayacağı açık.
Sosyalistlerin, Baykal'ın indirmediği yüzde 10 barajının altından eğilerek girdikleri Meclis'te solun ve sosyal muhalefetin Baykal sağcılığından kurtulması ve yeniden şekillenmesi için oynayacakları tarihsel rol, CHP'nin de kendine gelmesine yardımcı olacak.
Seçimler bir yandan sermayenin hakimiyetini halkın rızasına dayandırmasını sağlarken, öte yandan, bir emek solunun da doğuşunun kapısını açtı. (EK)