Türkiye uygar dünyadan, AB hukukundan bir ders daha aldı. “… kızının din ve ahlak bilgisi dersinden muaf edilmeyerek din ve vicdan özgürlüğünün engellendiği yönünde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuran Alevi inanışlı babanın itirazı haklı bulundu.
AİHM, 1. Ek Protokol'ün 2. maddesinin ihlal edildiği görüşüne vararak, başvuruyu yapan kişiye Türkiye'nin mahkeme masrafı olarak Üç bin 726 avro ödemesini kararlaştırdı. Gerekçeli kararda, "eğitim sırasında, devletin, ebeveynlerin dini inançlarına saygı göstermesi gerektiği" belirtildi.”
Avrupa’da Türkiye gibi devlet dayatmasıyla zorunlu olarak bir dine bağlı mezhebin öğretildiği başka ülke yok. “27 üyeli AB'de tek bir din eğitimi modeli bulunmuyor. Her ülkenin, hatta bölgenin kendi tarihi şartları içerisinde geliştirmiş olduğu özgün bir uygulaması var. Yunanistan ve İrlanda gibi devlet okullarında din dersinin zorunlu olduğu ülkelerin yanında Fransa gibi bir asır boyunca din eğitimi bir yana, dinlerin tarihini bile okul kitaplardan silmiş ülkeler de AB'de yer alıyor.”
AB ülkelerinde din öğretiminin ülkemizden çok ayrı ölçüler içinde yapıldığı görülmektedir. Bu durum Hıristiyanlığın öyle, Müslümanlığın böyle istemesiyle ilgili değil. Din, dinsel yaşam algısına bağlı bir olaydır.“…(Almanya’da) Her dini cemaat, kendi dini eğitimini organize etme hakkına sahiptir."
Böylesine dinsel özgürlüğün yaşandığı Almanya’da, tarikatlar, cemaatler, hiçbir zaman yıkıcı, bölücü unsurlar olmamıştır. Bu kuşkular nedeniyle din eğitimini, din işlerini kendi tekelinde tutan Türkiye gibi devletin gözetimi, denetimi, ayrıca kendi resmi görüşlerini uygulama alanı olmamıştır. Türkiye’de 80 yıl devlet denetiminde yürütülen din işleri, dinsel algı taşıyan bir siyasal yapıyı yönetime taşırken, Türkiye’nin tam karşıtı bir özgürlük ortamı olan Almanya’da, öteki Avrupa ülkelerinde böyle bir gelişme görülmemiştir.
Almanya Hessen'de Süryanilik dersi var
“…Devlet okullarındaki din derslerinin organizasyonunun kiliselere ve cemaatlere bırakıldığı Almanya, Avusturya ve Belçika gibi ülkelerde, her dinin temsilcisi kendi dersini veriyor. İngiltere, Danimarka ve Norveç gibi ülkelerde ise mezhepler üstü bir yaklaşımla düzenlenen zorunlu din derslerinde genelde bütün dinler anlatılıyor. Din eğitimi, kilise ve dini cemaatlerle işbirliği içerisinde düzenleniyor.
Devletin genel çerçevesini düzenlediği ve denetim hakkının bulunduğu derslerin içeriği kiliseler ve cemaatler tarafından belirleniyor. Kilise, anlaşmazlık halinde bir din dersi öğretmeninin lisansını iptal edebiliyor. Okullarda, Katolik, Protestan, Ortodoks, Musevi gibi dinlerin yanı sıra mensubu çok az olan inançların da eğitimi veriliyor. Örneğin, on bine yakın Süryaninin yaşadığı Hessen eyaletinde, Süryanilik dersi bulunuyor."
AB ülkelerinde, bizim henüz tartışmaya bile açamayacağımız ölçüde geniş bir din öğretimi özgürlüğü yaşandığı görülmektedir. Eğitim kurumlarımızda Sünniler yanında Aleviler, Bektaşiler, Süryaniler, Katolikler kendi dinlerinin öğretimlerini yapsın önerisi getirilse, Türkiye’de yer yerinden oynar. Toplumsal algımız bu düzeyde özgürlükleri tartışmaya alışkın değil. Toplumu bu özgürlükleri tartışma noktasına taşımak, yönetim çevrelerinin işine gelmemektedir.
Bu örnekler, baskıların olumsuz, özgürlüklerin olumlu gelişmeler sağladığını net biçimde ortaya koymaktadır.
İngiltere ve Danimarka'da çok 'dinli' model uygulanıyor
“…İngiltere, Danimarka’da bütün dinlerle ilgili bilgilerin verildiği 'çok dinli' ders modeli (uygulanıyor). Bu iki ülkede de okullarda din dersi zorunlu. Fakat bu ders, bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi kilise tarafından verilen bir din eğitimi değil; ülke nüfusunun bağlı olduğu dinler hakkında tanıtıcı bilgilerin verildiği bir tarih ve kültür dersi formatında.”
Avrupa’nın hiçbir ülkesinde Türkiye’de olduğu gibi, devlet din öğretiminin belirleyicisi, uygulayıcısı, yönlendiricisi, denetleyicisi değil. Bir dinin, bir mezhebin devlet zoruyla öğretildiği tek Avrupa Birliği adayı olan Türkiye, bu anlayışını bir yana bırakmak zorundadır. Bunu başarabilmek için öncelikle anayasasından zorunlu din eğitimi yaptırımını çıkarmalıdır.
Din öğretimi vatandaşların söz ve karar sahibi olmalarıyla biçimlenen, yürütülen bir hizmet durumuna getirilmelidir. (FA/NZ)