Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) zorunlu din derslerinin "eğitim hakkı"nın ihlali olduğunu belirten kararına rağmen hükümet bu konuda bir değişikliğe gitmeyi düşünmediklerini söyledi.
Fakat hükümetten gelen açıklamalar mahkemenin gerekçelerini karşılamıyor. Hükümet isteyenin muaf olabilmesinin sorunu çözeceğini söylerken, mahkeme bunun aileleri ve çocukları inançlarını açıklamaya iteceğini, ayrımcılığa yol açacağını, dolayısıyla yetersiz olduğunu belirtti.
Erdoğan: Anayasa da zorunlu kalmalı
Dün CNNTürk'te konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, henüz taslak aşamasında olmakla birlikte din derslerinin yeni anayasada da zorunlu olarak kalması gerektiğini belirtti.
Radikal'in haberine göre de Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Starasbourg mahkemesinin kararına itiraz etmeye hazırlanıyor. Bakanlık, kararın incelemeye aldığı ders kitaplarının aradan geçen sürede değiştiğini; gerekirse müfredatta da değişiklik yapılabileceğini fakat derslerin zorunlu olarak kalacağını söylüyor.
Diyanet'ten sorumlu Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu da "Kararı bekliyorduk" diyerek talep halinde çocukların dersten muaf tutulması uygulamasıyla mahkemenin kararının karşılanacağını iddia etti: "İsteyen dışında kalırsa neyin davasını açacak? O zaman gürültü çıkarmak olur."
"Eğitim hakkı ihlali"
AİHM önceki gün açıkladığı kararda Alevi Hasan Zengin'in kızı Eylem'in derslerden muaf tutulmaması üzerine 2004'te yaptığı başvuruyu haklı bularak Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) ek 1 nolu Protokol'ün 2. maddesini ihlal ettiğini söyledi.
"Derslerin demokratik bir toplumda olması öngörülen çoğulculuk ve objektiflik ilkelerine uymadığını" vurgulayan mahkeme kararında birkaç noktaya dikkat çekti:
- Zorunlu din dersleri İslamı ve İslamın Sünni yorumu odaklı veriliyor. Ramazan, beş vakit namaz, hac gibi kültürel ritüellere yer verilip Alevi inancına ait ritüellere yer verilmemesi buna örnek.
- Ders kitapları ve müfredat da bu bulguyu destekliyor.
- Hıristiyan ve Musevi öğrencilerin istek üzerine dersten muaf tutulmaları dersin İslam odaklı olduğunun kanıtı. Ayrıca, bu uygulama yöneticilerin keyfi kararına bağlı olabildiği ve aileleri ve çocukları inançlarını açıklamaya zorladığı için çözüm değil.
"Zorunlu kalamaz"
Mahkeme açıkça Türkiye'nin eğitim sistemini Ek Protokol'ün 2. maddesine uyumlu hale getirmeye çağırdı. Bu madde şöyle:
"Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz. Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde, ana ve babanın bu eğitim ve öğretimin kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı gösterir."
Buna göre hükümet ya din derslerini zorunlu olmaktan çıkaracak, ya da müfredatın tüm inançlara eşit mesafede durmasını sağlayacak. Fakat ikinci yol seçilse dahi uzmanlar varolan inanç zenginliğini tamamen ve eşit biçimde kapsamanın mümkün olmadığını söylüyor.
Türkiye'de din dersleri 1980 askeri darbesi sonrasında hazırlanan 82 Anayasası'nın 24. maddesiyle zorunlu hale getirildi. (EÜ)