Tarihçiler içinden geldiği sınıf ve mensup olduğu toplumsal cinsiyet durumundan bağımsız hareket edemezler. Kadınlar geleneksel tarih yazımını toplumsal cinsiyet açısından sorgulamaya başladıklarında sadece geleneksel tarih yazımının değil ona alternatif olduğunu iddia eden işçi sınıfı tarihçiliğinin ve toplumsal tarihçiliğin de kadınların deneyimlerini görünmez kıldıklarını gösterdiler.
Kadın tarihçilerin gayretiyle bugün kadınların tarihine ilişkin hatırı sayılır bir bilgi birikimi de oldu.
Türkiye işçi tarihi içinde kadın işçilerin sendikacılar söz konusu olduğunda çok fazla ilerleme kaydettiğini söyleyemeyiz. Oysa mevcut sendikaların dönem dergilerinin toplumsal cinsiyet açısından taranması halinde bile sendikal mücadelede öne çıkmış kadınların deneyimlerine ulaşmak mümkün.
Ama sendikal hareketin ve kaynak oluşturan kişilerin erkek egemen bakış açıları bazen, varolanı çarpıtıp, gerçek hikayelere ulaşmamızı engelleyebiliyor. Gerçek hikayesi engellenen kadınlardan biri de Türkiye'nin sendika genel başkanlığı yapan ilk kadını Dervişe Koçoğlu.
Şu anda Tek Gıda- İş Sendikası Arşivini düzenleyen Muazzez Pervan olmasaydı onu yapıp ettikleriyle tanımak nasip olmazdı büyük ihtimalle.
Bana "Tekgıda-İş'te [Türkiye Tütün Müskirat Gıda Ve Yardımcı İşçileri Sendikası] sendika başkanlığı yapmış Dervişe Koçoğlu var, onun hakkında bir şeyler toplayalım mı dergi için" dediğinde sevindim. Sendika başkanlığına kadar gelen kadın sayısı Türkiye'de bir elin parmaklarını bile geçmiyor biliyorsunuz.
Kısa zamanda bulduklarından bir derleme yaparak yolladı. Gönderdiği belgeler arasında Sendikacılık Ansiklopedisi'nin, Bandırma Belediyesi başlıklı bölümünde Bandırma Balıkesir Çanakkale Havalisi Tütün Ve Müskirat Gıda ve Yardımcı İşçileri Sendikası maddesinin bir fotokopisi vardı.
Ama orada Tekgıda Arşivi'nden farklı olarak 16 Ocak 1955 yılında sendika başkanlığına seçilenin Derviş Koç olduğu yazıyordu. 1955'ten 1969'a kadar yapılan genel kurulların hepsi teker teker veriliyordu üstelik.
Her yerde isim aynıydı: Derviş Koç. Ansiklopedide maddeyi yazan her kimse sendika başkanlığı kadınların görevi değildir, diye düşünmüş olmalıydı.
Bilinçli veya bilinçsiz, erkek egemen önyargılardan veya üşengeçlikten bir kadına ait önemli bir deney böylece hasır altı ediliyordu. Ansiklopedinin başında bir kadın olduğu itirazlarını duyar gibiyim. Burada önemli olanın bakış açısı olduğu gerçeğinin altını çizmek isterim.
Aynı Ansiklopedinin Seyhan Erdoğdu tarafından yazılan "Kadın işçiler ve sendikalar" isimli bölümünde Dervişe Koç Türkiye'de ilk sendika başkanlığı yapan kadın olarak geçiyor. İnternet taramalarında da "Türkiye'nin mesleğinde ilk olan kadınları" adlı başlık altında onun ismine yine Dervişe Koç olarak ilk kadın sendika başkanı olarak rastlıyoruz.
Derviş'in Dervişe olma ihtimalini soruyorum size çok düşüktür değil mi? Aynı biçimde Kemal Nebioğlu'na Kemal Nebi denmez. Erkeklerin başına böyle şeyler çok nadir olarak gelir. Okuduğum işçi tarihi kitaplarında Dervişe Hanım ismine rastlamadım.
Kemal Nebioğlu'nun Yazı İşleri Müdürlüğünü yaptığı, Petrol-İş Dergisi'nin Ağustos 1958'de çıkan dördüncü sayısında genel kurulda sendikanın idare heyetine seçilen ama Türk-İş delegeliğine seçilemeyen Dervişe Kocoğlu ile ilgili şöyle bir yorum yapılmış.
" Mücadele büyük oldu. 31 namzet arasından 12 kişi seçilirken eski delege, kıymetli kadın idareci Dervişe Koç seçilemiyordu. Birçok sendikacının samimiyetle üzüldükleri bu konuda akıl başa sonradan geliyordu."
Sanduktan Sendikaya TekGıda-İş'in Hikayesi isimli kitabında Zeliha Etöz, Türkiye Müskirat Tütün ve Yardımcı İşçi Sendikaları Federasyonu'nun 28 Temmuz 1956'da yapılan 3. Genel Kuruluna değindikten sonra, "Bu genel kurulda asil idare kurulu üyeleri arasında ilk kez bir kadın sendikacı da vardır. Balıkesir- Çanakkale ve Havalisi Gıda ve Yardımcı İşçiler Sendikası'ndan olan Dervişe Koçoğlu 1948'den beri aktif sendikacıdır" diyor.
Burada söz konusu olanın dokuz sendikayla kurulan daha sonra da 19 sendikaya kadar çıkan bir federasyon olduğunu hatırlatmadan geçmeyelim. Yani bugünün konfederasyonları biçimindeki bir örgütlenmeden bahsediyoruz. Türk-İş'in yönetiminde hiç kadın oldu mu?
Yavrusunu bile ihmal ederdi
Gelelim Dervişe Koçoğlu'na, Dervişe Hanım 1918'de Kıbrıs'ın Lefkoşe kentinde doğdu. İstanbul Çapa Kız Enstitüsü'nü bitirdikten sonra Bandırma Yaprak Tütün Bakım İşleme Evi'nde işe başladı. Daha sonra burada sendikal faaliyetlere katılarak, yönetim kuruluna seçildi.
Koçoğlu eşinin soyadı. Eşi Sabahattin Koçoğlu, Kürt asıllı bir sendikacı. Bu evlilikten bir de erkek çocuğu olmuş. Evlenmeden önceki soyadı ise Türkeş, yanılmadınız, Alpaslan Türkeş'in kız kardeşi, baba bir, anne ayrı üvey kardeşi olduğu yazılıyor. Muhtemelen de böyle.
Dervişe Hanım Türkiye'nin ilk sendika başkanı olmasının yanı sıra bu görevi uzun süre sürdürmüş ilk kadın; Tütün ve Müskirat Gıda ve Yardımcı Gıda Federasyonunun içinde bulunan, Bandırma Balıkesir Çanakkale Havalisi Tütün Ve Müskirat Gıda ve Yardımcı İşçileri Sendikası'nda 1955'de ilk kez başkan olduktan sonra, 26 Mayıs 1957, 16 Ağustos 1959, 12 Kasım 1961, 11 Şubat 1962, 30 Kasım 1963, 29 Ağustos 1965, 14 Mayıs 1967 tarihlerinde yapılan genel kurullarda da yeniden sendika başkanlığına seçilmiş.
1 Mart 1966 tarihli İşçi Davası Gazetesi'nde yer alan "Tek bayan sendika başkanı" başlıklı yazıda hakkında şunlar yazıyor:
"Türk- İş tarafından İsveç ve Amerika'ya gönderilen ve bu seyahatlerden geniş malumat ve muvaffakiyetle dönen sendikanın başkanı Dervişe Koçoğlu ve arkadaşları yalnız Tekel'de değil, gıda iş kollarında çalışan işçilere de el atmıştır."
Gazetede Koçoğlu'nun fırın işçilerinin örgütlenmesi için neler yaptığı şöyle dile getiriliyor: "Bilhassa kanun nizam tanımayan bazı fırın işverenleri ile büyük mücadeleye girişerek bu işyerlerinde günde 16 saat boğaz tokluğuna çalıştırılan ve istismar edilen, ezilen işçilerin insan şeref ve haysiyetine yaraşır ücrete ve istirahate kavuşmaları için günlerce devam eden grevin başında sabahlara kadar nöbet tutan bayan sendikacımız işverenlerin şikayeti yüzünden mahkemelere, savcılara kadar ifade vermekten yılmamış neticede haklı direnmeleri müsbet sonuç vererek işverenler dize gelip mağdur işçilerin her türlü hakları toplu sözleşme ile elde edilmesinde büyük muvaffakiyet sağlamıştır."
Bugün bile grev yerlerinde sabahlara kadar nöbet tutan sendikacı kadına rastlamak bir iki istisna dışında çok zor.
Dergi Dervişe Hanım'ın kadınlık görevlerini dikkate almadan edememiş ama yine de denklemi biraz ters kurmuş, "icabında yavrusunu bile ihmal ederek kendisini işçilere adadı" diyor.
Derginin bir anlamda da sendikasının döneminde ona sahip çıkma konusundaki bu çabası takdire şayan. Diğer yandan da sendika başkanı da olsa cumhurbaşkanı da çocuklara bakma görevi kadınlara ait olduğu mesajı da verilmeden durulamıyor.
Koçoğlu 19 Ağustos1968'de kurulan Tekgıda-İş'in kurucular kurulunda da yer aldı. Türkiye Tütün Müskirat Gıda Ve Yardımcı İşçi Sendikaları Federasyonu'nun 5 Aralık 1969'da kendisini feshederek Tekgıda-İş'e katılmasıyla birlikte Federasyon üyesi olan Bandırma, Balıkesir, Çanakkale Havalisi Tütün Müskirat Gıda ve Yardımcı İşçileri Sendikası da aynı yolu izledi, fesih kararıyla Tekgıda- İş'e katıldı.
Koçoğlu bu süreçte ve 5 Temmuz 1970'de yapılan genel kurulda Bandırma Şube Başkanlığına, 1972'de yapılan sendika genel kurulunda ise üst kurul delegeliğine seçildi. 21 Aralık 1975'te yapılan genel kurulda hiçbir yönetim kademesinde yer almadı. Böylece 11 dönem sendika başkanlığı yapan Dervişe Hanım'ın aktif sendikal görevi de sona ermiş oldu.
Günümüzde kadın sendikacıların yönetimlerde iki dönem üzerinde görev yapamaması gözönünde bulundurulduğunda işçi sendikaları tarihinde bir kadının 11 dönem sendika başlanlığı görevini yürütmesi de bir rekor sanırım.
Zaman Gazetesi Dervişe Koçoğlu'nun 5 Ocak 2002'de Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'nde kanserden yaşamını yitirdiğini yazıyor. Ölümünü bile ağabeyisi üzerinden tanımlamış gazete: " .... kızkardeşi öldü".
Onu tanıyan birkaç eski sendikacı da Türkeş'in kız kardeşi mi, diye soruyor hemen Dervişe Koçoğlu'nu tanıyor musunuz, dediğimizde. Erkek egemenliği böyle bir şey işte. Oysa Türkeş'in esamesinin okunmadığı bir dönemde sendika başkanı olmuş bir kadın var karşımızda. 84 yaşına kadar yaşamış. Türkiye ortalamasına göre hayli uzun bir ömür.
Bandırma'nın yerel gazetelerinden İlkhaber Gazetesi'nde 2010 yılında Bandırma'daki davalarımız isimli köşeyi hazırlayan avukat Turgut İnal Dervişe Koçoğlu'ndan da bahsediyor şöyle tanımlıyor onu "Çelik gibi bir iradesi ve dehşet ölçüsünde nefis bir konuşma yeteneği vardı".
Başka türlü nasıl o kadar uzun dönem bir kadın olarak sendika başkanlığı görevini yürütebilir ki? (NA/MP/BA)
* Necla Akgökçe ve Muazzez Pervan'ın Türkiye'de 57 yıl önce sendika başkanlığı yapan kadın/ Dervişe Koçoğlu başlıklı yazısı Petrol-İş dergisinin Mayıs 2012, 42. sayısında yer aldı.