İstanbul Tuzla Serbest Bölgesi'nde, İsmaco fabrikasında üç kadın işçi "diğer işçileri rahatsız etmek, işyerinin huzurunu bozmak", "performans" eksikliği gerekçesiyle bildirimsiz, tazminatsız kapının önüne konuldular.
Gerçek gerekçe ise ağır çalışma koşullarına karşısında Deri-İş Sendikasına üye olmaları ve fabrikada çalışan diğer işçileri de üye yapmaları.
İsmaco dünyaca ünlü erkek gömlek tekeli olan Ermengildo Zegna'ya gömlek üreten bir işyeri. Dünyadaki gömlek ihracatının yüzde 65'ini Tuzla'dan yaptıklarını söyleyerek reklamlarını yapıyor firma yöneticileri.
Gömleklerini satın alanlar arasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Amerikan Başkanı Obama da bulunuyor.
Başarılı işçilik
377 kişi çalışıyor, çalışanların yarısı kadın. Kesimhanede, katlamada, preste, ütüde kadın işçiler var daha ziyade. El becerisi isteyen işler bunlar malum.
Zegna Türkiye Genel Müdürü Francesko Lasorte bir açıklamasında "Gömlek üretimimizi Türkiye'de yapıyoruz çünkü burada çok başarılı işçilik var" diyor. Yani üretilen işler birinci kalite.
Ama kadınların el becerileri vasıftan sayılmadığı için kadın ağırlıklı tüm işyerlerinde olduğu gibi onlar da asgari ücretin biraz üzerinde bir para alıyorlar.
Vedalaşamadan kapının önüne
Fikriye Akgül, Öznur Fazlıoğlu, Münevver Uyan -yanlarında bir de erkek arkadaşları var- işten atıldılar ve 2 Ocak gününden bu yana tahtalarla sağlamlaştırdıkları naylon çadırında gasp edilen haklarını almak, işlerine geri dönmek için direniyorlar.
Öznur "Kapının önüne konulduk" diyor ve bunu mecazi anlamda kullanmıyor. Öğle paydosunda eşyalarını apar topar toplatmışlar serbest bölgenin kapısına bırakmışlar.
Arkadaşlarına durumu anlatamamış, "Fabrikada gelenektir çıkanlar herkesle vedalaşır, bunu bile yapamadım" diyor.
"Yaklaşmayın bir şey sormayın" şeklinde uyarıyorlarmış diğer işçileri, "sanki orası hapishane onlar gardiyan ben de suçluyum" diye anlatıyor.
Fikriye de benzer bir tutum ile karşılaşmış. Onu da öğle tatilinde fabrika boşken çıkarmışlar, "kimseyle konuşma" uyarısını dikkate almayarak "Arkadaşlar beni işten çıkarıyorlar" diye bağırarak bildirmiş, o anda orada olanlara durumunu.
Fikriye'nin kadın emek hareketini takip edenler tanır. Serbest bölgelerde kadın emeğini anlatan "Bölge" adlı belgeselde hikayasi anlatılan kadınlardan biri de o.
Fıtık olursan
Münevver'in durumu biraz farklı, belinde ve boyununda ortaya çıkan yoğun ağrıyla işyeri doktoruna gidiyor birgün doktor ağrılar için ilaç veriyor ama hastanede tetik yaptırmasını öneriyor. Hastane boyun ve bel fıtığı teşhisi koyuyor.
Bu tür işyerlerinde kadın işçiler sürekli ayakta kaldıkları, presss ütü yaptıkları, bazen ağır kolileri kaldırdıkları için çok sık biçimde boyun ve bel fıtığı oluyorlar. Bu hastalıklar meslek hastalıkları tanımına girmiyorlar elbette.
Bir hafta izin alarak evde yatıyor. İmalat sorumlusu onu arayarak, niçin izin aldın, diye azarlıyor. İşbaşı yaptıktan sonra da psikolojik baskı ve yıldırma ile işten ayrılmaya zorlanıyor. İşten ayrılmayı kabul etmiyor.
Bu kez de bölümü değiştiriliyor hastalığını daha ilerletecek bir bölüme gönderiliyor. Münevver mobbing davası açıyor işyeri hakkında. Bir süre sonra da "diğer işçileri rahatsız ettiği" gerekçesiyle işten çıkarılıyor.
Günde 10 saat çalışmak
Öznur sekiz, Fikriye, altı, Münevver ise beş yıldır aynı işyerinde çalışıyor. Asgari ücretin biraz üzerinde ücret alıyorlar. Ücretler 1000 lira civarında.
"Bu para içinde, çocuk parası, erzak parası, yol parası var. Aslında biz tüm sosyal haklarımız içinde olarak asgari ücretle çalışıyoruz" diyor Fikriye gülerek. Mesai saatleri 06.50'de başlıyor. 16.50 paydos ediyorlar. Günlük çalışma süreleri 10 saat. Cumartesi günleri de çalışıyorlar.
Ustabaşılar hep erkek
Kadınların çalıştığı bölümlerde ustabaşları erkek, bunlar kendilerine yakın gördükleri işçileri el üstünde tutarken, sendikal örgütlenme içinde aktif olarak yer alanlara hakaret edip, küfürler savuruyorlar.
İşyerinde doğum ve süt izinleri konusunda daima sorun yaşıyor kadın işçiler, ya vermiyorlar, ya birleştirilmesine izin çıkmıyor.
Başka bir sorunda tuvalet kapısında bulunan kamera, tuvaletlerde kaç dakika kalındığını belirliyor kameralar. "Üstünü başını düzeltmek istiyorsun, ya da adet döneminde daha fazla kalmam gerekebiliyor" her şey dakika ile ve denetim altında.
Örgütlenmeye kalkışırsan
Tüm bunlar düzelsin diye anayasal haklarını kullanarak örgütlenmek istemişler, sonuç; işten çıkarılma. Deri-İş Sendikası işe iade davaları açmış, avukatları işin yasal yanları ile ilgileniyorlar. Ama işin bir dayanışma boyutu var.
Kadınlar, muktedir erkeklerden Abdullah Gül, dayakçı, işkenceci kocaların işlerine bıraktıkları yerden devam etmeleri için gerekli yasayı onaylarken, üzerindeki gömleği diken İsmaco işçisi kadınlar Tuzla Serbest Bölge önünde direniyorlar.
Kadın olarak ezilme ve sömürülme hallerimiz ortak o halde gelin direnişlerimizi de ortaklaştıralım.İsmacolu kadın işçiler dayanışma bekliyor. (NA/BA)