4 Mart 1971'de dört ABD'li erin kaçırılması eyleminde bulunan Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan, erlerin serbest bırakılmasından sonra 16 Mart 1972 de Sivas'ın Şarkışla ilçesinin Gemerek nahiyesinde iki saat arayla yakalandılar. Yusuf Aslan yaralıydı.
Aynı eyleme katılmış olan Hüseyin İnan ise 24 Mart 1971'de Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde yakalanmıştı. (1)
Henüz yargılama başlamamıştı.
“Deniz, Yusuf ve Hüseyin'in Cezayir, Suriye gibi herhangi bir ülkeye gönderilmelerini isteyecektik.
Onları bırakıp bırakmayacaklarını hiç düşünmemiştik. Bu çok da önemli değildi. Önemli olan onlarsız bir mücadelenin olamayacağıydı. Yoksa biz de olamazdık” diyen Sinan Cemgil, Alparslan Özdoğan, Kadir Manga, Mustafa Yalçıner, Hacı Tonak, Ahmet Erdoğan ve Metin Güngörmüş, 31 Mayıs 1971 tarihinde Nurhak dağlarındaki Kürecik radar üssüne giderken çatışmaya girerler. Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan ve Kadir Manga katledilir. Eylem amacına ulaşamaz. (2)
16 Temmuz 1971
Ankara Altındağ Veteriner Okulu binası.
Ankara sıkıyönetim komutanlığı 1 no’lu mahkemesinde, Savcı Baki Tuğ, mahkeme heyeti başkanı Tuğgeneral Ali Elverdi’dir. Mahkemenin diğer üyeleri Hakim Albay Ahmet Tetik ve Hakim Yarbay Mehmet Turhan’dır.
Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) 1 no’lu davasından idamlara kadar geçen 9 ay 19 günlük süreç başlamıştır.
Mahkeme emir ve talimatlarla yürümekte/yürütülmekte, istenmesi gereken cezalar, uygulanacak yasalar genelkurmayca belirlenmektedir. Askeri Yargıtay, Genel Kurmay Başkanlığı'na bir yazı yazarak sanıklara "anayasal düzeni bozmak" suçundan dönemin ceza yasasının 146. maddesi gereğince idam cezası uygulanması gerektiğini bildirir, sıkıyönetim komutanlıklarına ve askeri savcılıklara bu yolda emir verilmesini ister.
Yargılamaya konu olan yapılan eylemler yerine, yapılmak istenen için uygulanan yasa maddesi 146/1 (Anayasayı kısman veya tamamen tağyir, tebdil ve ilgaya teşebbüs), istenen ceza idamdır.
Savunmalar için verilen 15 günlük komik süreç mahkeme sürecinin prosedür gereği olduğunu, verilmek istenen cezaların verileceğini ve sonucun baştan belirlendiğini göstermektedir.
Mahkeme 9 Ekim 1971 tarihinde vermiş olduğu kararında 18 sanığa idam cezası verir. Askeri Yargıtay Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan için verilen idamları onaylar; bunlar dışındaki idam cezalarını bozar. (3)
Söz sırası meclistedir.
İdamları engellemek için, THKP-C üyeleri, Mahir Çayan, Ertuğrul Kürkçü, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz ve Ahmet Atasoy, THKO üyeleri Cihan Alptekin ve Ömer Ayna ve Proleter devrimci Saffet Alp birlikte davranmaya karar verirler.
26 Mart 1972 tarihinde, idama mahkum edilen arkadaşlarıyla takas etmek üzere NATO üssünde çalışan ikisi Kanadalı, biri İngiliz üç teknisyeni kaçırırlar. Fatsa kuşatma altında olduğu için arkadaşlarının beklediği Kızıldere köyüne giderler.
TIKLAYIN - YUSUF ASLAN KİMDİR?
Kızıldere’ye kontrol amaçlı gelen jandarma birliklerini karşılayan muhtar, daha önceden hazırladığı ihbar mektubunu jandarma komutanının eline sıkıştırır. Böylece yer tespiti tamamlanmış olur. Askeri birlikler çok hızlı bir şekilde evin etrafını kuşatırlar.
Emniyet güçleri pazarlığa yanaşmaz. Niyet bellidir. 30 Mart 1972 saat 14.00 de başlayan saldırı sonucu içeride bulunanlardan Ertuğrul Kürkçü hariç hepsi katledilir. Ertuğrul Kürkçü yaralı olarak ertesi gün yakalanır.
TIKLAYIN - DENİZ GEZMİŞ KİMDİR?
İdamları engellemek amacıyla 3 Mayıs 1972 tarihinde THY uçağını Sofya’ya kaçıran Sefer Şimşek (THKO), Nuri Aynullah Akça (THKP-C), Mehmet Yılmaz (sol sempatizan), Yaşar Aydın (TİP) eylemlerinde başarılı olamazlar. (4)
Denizleri idamdan kurtarma giriminin bir diğerini Hasan Ataol* yapar.
“Artık yapabilecek bir tek şey vardı. Birisini bulup Denizlerle değiş tokuş etmek. Böyle bir kişi bir bakan veya bir milletvekili olamazdı. Amerika gibi büyük devletlerin büyükelçisi etkili olabilirdi. Ama onların yanına yaklaşmak mümkün değildi.
TIKLAYIN - HÜSEYİN İNAN KİMDİR?
Jandarma Genel Komutanı Kemalettin Eken özel olarak seçilmiş biri değildi. Ancak yanına yaklaşabileceğimiz tek etkili kişi oydu” diyerek 4 Mayıs 1972 tarihinde eylemi gerçekleştirmeye karar verirler. (5)
Ne yazık ki eylem başarılamaz, Ahmet Niyazi Yıldızhan hayatını kaybeder, Sefa Asım yıldız yaralı olarak yakalanır, Hasan Ataol ve Ergün Adaklı olay yerinden kaçmayı başarır.
İdamların yapılmaması için iki bine yakın imza toplanarak meclise verilmişti. İmza atanlar içerisinde hem imza atan hem de toplayan Metin Oktay’ı anmadan geçmek doğru olmayacaktır.
Yapılan tüm eylem ve müdahalelere, itirazlara rağmen idamlar, 11 Mart 1972 tarihinde TBMM’de, 17 Mart 1972 tarihinde Senato’da onaylandı. CHP’nin anayasa mahkemesine yaptıkları itiraz sonucu karar usul yönünden bozuldu. Bunun üzerine 24 Nisan 1972 tarihinde toplanan TBMM idamları yeniden onayladı.
3 Mayıs 1972 günü cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından da imzalanan karar 5 Mayıs 1972 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş oldu.
Ankara Merkez Kapalı Cezaevi (Ulucanlar) avlusunda 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece kurulan darağacı saat 1 – 3 arasında üç fidanı, üç devrim yoluna baş koyanı alıp götürdü. Başladı dik onurlarıyla gittiler.
Saat 01.25’de Deniz Gezmiş, “Yaşasın tam bağımsız Türkiye. Yaşasın Marksizm - Leninizm'in yüce ideolojisi. Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi. Kahrolsun emperyalizm. Yaşasın işçiler, köylüler" diyerek;
Saat 02.20’de Yusuf Aslan, “Ben halkımın bağımsızlığı için bir defa ve şerefle ölüyorum. Fakat bizi asan sizler, şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz! Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika’nın hizmetindesiniz. Yaşasın devrimciler! Kahrolsun Faşizmi!" diyerek;
Saat 03.00’de Hüseyin İnan, “Ben hiçbir şahsi çıkar gözetmeden, halkın mutluluğu için savaştım. Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım, bundan sonrada bu bayrağı Türkiye halkına emanet ediyorum. Yaşasın işçiler ve köylüler, Kahrolsun Faşizm!" diyerek çıktı son yolculuğuna.
Anılarımızda sonsuza dek yaşayacaklar. (NT/HK)
Hasan Ataol: Deniz Kuvvetleri adına ODTÜ Makine Mühendisliği Bölümü’nde okurken Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan ve Sinan Cemgil ile birlikte aynı örgütlenmede yer aldı. Ordudan ihraç edildi. Denizlerin idamlarını durdurmak için arkadaşları ile birlikte dönemin Jandarma Genel Komutanı Kemalettin Eken’i rehin alma girişiminde bulundu. Başaramadı. Türkiye’den kaçarak Filistin’e gitti. İki yıl sonra Türkiye’ye döndüğünde yakalanıp 10 yıl cezaevinde yattı.